Dünyanın ikinci büyük reasürans kuruluşu Münih R’nin araştırmalarına göre,
2008 yılında yaşanan 750 doğal felaket 220 bin insanın hayatına, 200 milyar
dolarlık maddi hasara mal olmuştur. 2008 yılı bu netliğiyle tarihin en yıkıcı
yılı sayılmaktadır.
Münih Reasürans grubunun yetkililerinden Torsten Jewarrek, uluslararası
topluluğun iklim değişiklikleri konusunda 7-18 Aralık 2009’da Kopenhag’da
düzenlenmesi beklenen zirvede, iklim krizinin baş sorumlusu sera etkili gaz
salımlarının 2050 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltılması için küresel
ölçekte bir anlaşmaya varılacağı umudunda. Nitekim zirve öncesi çok sayıda
toplantı yapılmış, konuyla ilgili bilimsel araştırmalar ve alınması gereken
önlemler ortaya konularak en yoğun şekliyle tartışılmıştır. Ancak söz konusu
tartışmalara bakıldığında iklim değişikliklerinin tetikçisi sera etkili gaz
salımlarının azaltılması için küresel ölçekte tüm ulusların katılacakları
yaptırımlı bir anlaşmanın gerçekleşmesi, büyük bir olasılıkla bir kez daha başka
bahara ertelenecek.
Oysa iklim değişikliklerinin şakasının olmadığı ortadadır. Münih R grubunun
raporuna ek haritada, büyük can kaybı ve maddi hasara yol açan felaketler
sırasıyla, “jeofizik (deprem, tsunami, volkanik olaylar), meteorolojik
(tayfunlar, kasırgalar), hidrolik (taşkınlar) ve iklimsel (aşırı sıcaklık,
kuraklık, yangınlar)” şeklinde yer almaktadır. Daha da kötüsü bu felaketlerin,
acil önlem alınmasında gecikildiği takdirde artarak ve şiddetlenerek süreceği
kimse için sır değildir.
İklim değişikliklerinin sorumlularının sera etkili gaz salımlarında başı
çeken sanayileşmiş zengin ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler, olduğu
bilinmektedir. Ancak acil önlemlerin alınmasının, “rekabeti etkileyeceği, ek
mali yükler getireceğini ileri sürerek” ertelenmesini sağlayanlar da bu
ülkelerden başkası değildir.
Agro Paris Tech profesörlerinden ve Nicolas-Hulof Fondasyonu Komitesi üyesi
Marc Dufumier’ye göre, geçen hafta Filipinler’de görülen ve ciddi can kaybına
yol açan taşkınların, gezegenin iklimsel ısınmasından kaynaklanıp
kaynaklanmadığı kesin olarak söylenemese de, konunun çok sayıda uzmanının ortak
görüşü, güneyde olduğu gibi kuzey ülkelerinde olan benzer felaketlerde küresel
ısınmanın ciddi payı bulunmaktadır.
Dufumier’ye göre, iklimsel ısınmaya ilişkin görüşmelerin her defasında
çıkmaza girmesinin nedeni, ısınmanın engellenmesi çabalarında gelişmiş ülkelerle
gelişmekte olan ülkeler arasındaki eşitsizlikten kaynaklanmaktadır. Gelişmekte
olan ülkeler iklim sorunuyla ilgili olarak alınması gereken önlemlerin ekonomik
gelişmelerine sekte vuracağı kaygısıyla bunun hakkaniyetle yapılması gerektiği
tezini savunmakta, atmosferi karbondioksitle kirletenlerin daha çok zengin
ülkeler olduğu gerçeğinden hareketle, Güney ülkelerinde ormanların yok
edilmesini önleyecek karbon salımının önünün kesilmesinin finansmanının
sağlanması, zengin ülkelere düşmektedir. Bunun için gerekli para zengin ülkeler
için kişi başına yılda 100 Avro gibi bir yükle sınırlıdır.
|