üfusu büyüyen bir ülkedeyiz. Aynı zamanda yaşam tarzı değişmekte olan, şehirleşme oranının hızla arttığı bir ülkedeyiz.Üstelik deprem kuşağının üstünde oturuyoruz. O halde, sağlıklı konut ve yaşam alanları üretiminin ekonomik ve sosyal olarak en temel önceliklerden birisi olduğunu söylemek için yeterli sebebimiz var.
Peki yeterli çaba ve icraat var mı bu konuda ? Pek yok gibi. Konut kredileri patladı, TOKİ şu kadar proje yapıyor filan diyoruz ama, gidilecek o kadar çok yol var ki...Yılda 600 bin yeni ve kaliteli konut ihtiyacı olan bir Türkiye var önümüzde. Üstelik bu sadece kentleşme ve nüfus artışının sonucunda ortaya çıkan ihtiyaç. Bir de, depreme karşı tedbir olarak düşünülen “kentsel dönüşüm projelerini” hesaba katarsak, ortaya devasa bir potansiyel çıkıyor. Bu potansiyelin harekete geçirilmesi için ise iki temel konuyu hallediyor olmamız lazım: Kaliteli ve altyapısı hazır arsa üretimi ile finansman. Arsa’nın devlet eliyle üretilebilir olduğunu varsayalım. Ama finansman, piyasa şartlarında oluşması gereken çok bileşenli bir konu.
Kaynak ve Kullanım
Konut’un nasıl finanse edileceği yarın İstanbul’da enine boyuna tartışılacak. GYODER’in üçüncüsünü düzenlediği “Konut Finansmanı ve Türkiye” konferansında ekonominin bu çok önemli bileşeni birçok yönüyle ele alınacak. Konu “ev” yani insanların öz yaşam alanı olunca konunun toplumsal yönü de ehemmiyet kazanıyor. GYODER’in vizyoner başkanı Haluk Sur, bu “sosyal sorumluluk” noktasına dikkat çekiyor. “Ekonomi sadece arz ve talepten oluşmamalı, ekonomik faaliyetlerin sosyal sonuçları da en az arz-talep dengesi kadar önemlidir” diyor Sur. Gecekondu meselesi devasa bir problem olarak orta yerde dururken, sağlıksız kentleşmenin acısını tüm şehirler çekerken, konut sektörünü yalnızca ekonomik boyutuyla ele almak “abesle iştigal” olur. İnsanların gelirleriyle mütenasip ödemelerle ev sahibi olabilmeleri için sağlıklı finansman altyapılarının oluşması gerekir. Dolayısıyla “konut finansmanı”nın sadece iktisadi değil, aynı zamanda sosyal sonuçları da olduğu gerçeğini unutmamalıyız.
|