Konutun Bilimsel Olmayan Kısa Hikayesi
/P> AKDENİZ GELENEĞİ Endülüs, mahalleleri kastanyet sesleriyle dolan ortası bahçe meydancıklara sahip. Bunu orta Anadolu'nun eski çıkmaz sokaklarına benzetsek ... Sokaklar, duvarlar her şey insanın sırtını sıvazlayan ölçekte ... Elhamra Sarayı'nda odalar salonlar hep küçük ölçekte, avlular da öyle, bahçelerdeki setler, bölünmeler de öyle... Orada, içerde ve dışardaki ölçekler uyum içinde, şiirsel bir çevre! Saray dışarıya duvarlarla kapalı ama birkaç yerde, Topkapı Sarayı’nın köşesindeki "Ioggia" gibi zeytinliklerle bezenmiş tepelere açılıyor. Elhamra içindeki oval avlulu Rönesans sarayı bütün güzelliğine rağmen Arap sarayının bitişiğinde ezici bir ölçeğe sahip. Ayrıca Elhamra'nın çinileri ve rölief bezemeleri, pırıltıları ve ışık desenleriyle mekanlara özel yüzeyler ve çizgiler getiriyor. Büyük Sahra’nın vahalarındaki saraycıklar ve evlere, sanki aynı duygular Endülüs'ten oralara taşınmış. Kazbah veya medineler, sanki her biri bir dev saray, bölümlerinde farklı aileler yaşıyor, tabii avlular, avlular, avlular ... Napoli civarındaki Erkolaneum da zengin evleri dışarıya kapalı avluya dönük.
Fakirlerin saklayacakları bir şey yok, zaten avlu yapacak yer de yok. Ortaçağda
kalenin içi tıkış tıkış, Rönesansa doğru kavgalar içeriye girmiş, kale içindeki
güçlü ailelerin evleri de kale gibi küçük kulelerden oluşmuş ... Rönesans'ın
sarayları gerçeklen saray, fakir evleri dip dibe fakat çok güzel sokaklar
oluşturmuşlar. .. Ama içleri zindan hücreleri gibi, konfor sıfır. ..
|