Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Kentsel Kalamitizm

Akıl yürütelim: malum estetik ve sistematik tüm kentsel problemleri "yeraltına" alarak çözmeyi tasavvur eden yerel yönetimlere sahibiz. O zaman hazırlayalım en görselinden projemizi; belediyelerimiz de yazan, çizen, örgütlenen, yok sayılan, muhalefet eden nerede, kim varsa hepimizi yeraltına alsın, herkes de rahatlasın canım.

BirGün Gazetesi/Gürkan AKGÜN



izim memleketin oralarda "k(g)alamit etmek" diye bir deyim vardır. Fındık toplama işi bittikten sonra, bahçelere girilir ve dallarda, yerlerde kalan fındıklar toplanır. Öyle küçümsemeyin, bayağı da iş çıkar bu toplama faaliyetinden. Niye anlattım bunu peki, şundan: Yaşamımız giderek "kentsel kalamitizim" üzerine biçimleniyor da o yüzden (kentleşme literatürüne de bizden bir kavram daha kattığımdan dolayı, ayrıca bir mağrurum şu an, en azından soylulaştırmadan iyidir).
Öyle böyle değil, bu iktidarın gelişini bir demokrasi çığırtkanlığı ile kutlayanlar, yaşam alanlarımızın giderek daraltıldığı bu ve önümüzdeki günlerde özgürleşme ve demokrasi adına başka türlü bir dille konuşmak gerektiğini kavrarlar umarım. Varoluşsal mecburiyeti kamu hizmetlerini bile gerçekleştirirken, insanlara muhtaçlık hissini kabul ettiren bu zihniyet karşısında tam da hayatlarımız, bize dair şansa bırakılan şeyleri kalamit etmekten başka bir şey değil.

Hız kesmeden yeniçeri taktiklerine aynen devam ediyorlar. Gündeme düşürüp milletin gazını aldıkları her mevzu, seçimden önce erteledikleri her şey, bir bir yüzümüze vuruluyor. IMF vadileri onaylanıyor, mahallerde evler yıkılmaya başlanıyor, daha dumanı tüten orman alanlarının satışını şimdiden netleşti-recek yasalar çıkarılıyor vesaire vesaire... Umarım hâlâ uzlaştıra uzlaştıra neredeyse bu toplumun tamamanı marjinalleştiren bu tadilat sisteminden medet umulmuyordur.

ASİ ÇOCUKLARIN UMUDU
Ama bu noktada duralım. Bizim hakikaten bir morale ihtiyacımız var şimdi. Muhalefetin içine sinmiş, neredeyse muhabbetinden zevk alınan kaybetme edebiyatını, mağlup olmanın hüzünlü kaderciliğini bir yana bırakmak gerekiyor. Oysa sol değil midir, kurucu gücü insandan başlatan? İlk iş, aklımızın mücavir alanında kalmış tüm coşkumuzu planlama sınırlarımıza dahil edeceğiz. Kendimizden başlayıp yenilenmeye, düşündüğümüz hayatı ertelemeden örmeye başlayacağız. Memlekette dinamik yok, hareket yok diye hayıflanmadan, toplum mühendisliği yapmadan, önce kalamit etmekten vazgeçeğiz, sonra bahçelere giren asi çocukların umudunu yeniden yeşerteceğiz. Tıpkı i Mayıs'ta Taksim'e girdiğimiz gibi. Hiçbir küçük faaliyeti, kazanımı es geçmeden, bu birikimi zamanla bir siyasal perspektife dönüştürebilen söylemlere, pratiklere ihtiyacımız var. Ancak bu şekilde sistemin sürdürülebilirliğine çeşitli çomaklar sokabileceğiz. Ancak bu şekilde yan yana durmayı öğrenebileceğiz. Önce dinlemeyi, anlamayı iş edinip, başka bir "biz"in doğumuna şahit olacağız. Bu iktidarın evlerimizi kapı kapı dolaşıp gösterdiği işgüzarlığın nasıl bir siyasal zemine dayandığını ve ne şekilde bir kadro hareketi olduğunu bilerek yolumuza devam edeceğiz. Bizden çaldıkları söylemleri, kavramları, hayatları, mahalleleri, kentleri tek tek geri alacağız. Bu topraklara dair politika üretirken, dünyanın diğer sokaklarında farklı bir durumun da işlemediğini bilerek dayanışma ağlarımızı kuracağız.

Şimdi karar verelim, bunları yapmaya üşenecek miyiz? Eğer yapmayacaksak fikrim, vakit kaybetmeden aramızda bir yarışma projesi açalım da yeni açılan belediye meclisine projemizi şimdiden sokmaya hazırlanalım. Kim bilir belki fon, mon bile bulur, cebimize de üç-beş kuruş para atıveririz.

Akıl yürütelim: malum estetik ve sistematik tüm kentsel problemleri "yeraltına" alarak çözmeyi tasavvur eden yerel yönetimlere sahibiz. O zaman hazırlayalım en görselinden projemizi; belediyelerimiz de yazan, çizen, örgütlenen, yok sayılan, muhalefet eden nerede, kim varsa hepimizi yeraltına alsın, herkes de rahatlasın canım. Trafik aksın, kentte rahat rahat el konulacak araziler ortaya çıksın, sermayeprojelerinin façası bozulmasın, bu arada biz de aşağıda dur durak bilmeden tartışmaya devam ederiz fena mı. Ha bir de üşenmezsek! İşte o zaman gör sen şenliği...

http://www.yapi.com.tr/haberler/kentsel-kalamitizm_56590.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!