Kentsel Dönüşüm‘de Yaşanan Darboğazlar
Geçmiş depremlerdeki istatistiklere bakarak, ‘göçecek nitelikli’ = Riskli bina oranı için bina stokunun en fazla yüzde dördü alınabilir. Bu kabule göre, ‘göçecek nitelikli’ bina sayısı İstanbul’da 36.400, Türkiye’de 252.000 olarak hesaplanır. Basında çıkan "6,5 milyon bina risklidir" şeklinde Bakanlık yetkililerince verilen beyanatlar yanlıştır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 23.10.2011 tarihli Van Depreminde enkaz altında kalan vatandaşlarımızı görünce, âdeta yüreği parçalandı ve bugüne kadar hiçbir Başbakan’ın düşünemediği şu muhteşem siyasî iradeyi ilân etti: “Bundan sonra ülkemizde deprem olunca, hiç kimse bina enkazı altında kalmayacak! Çünkü, ‘göçecek’ nitelikli bütün riskli binalar ilk fırsatta yıkılıp yenileri inşa edilecek !”. Tamamen can güvenliğini sağlamayı amaçlayan ve yıllardır savunduğumuz ‘Depremde sıfır can kaybı !’ parolasını [1~5], Başbakanımız çok veciz bir şekilde dile getirdi ve Hükümetin icraat programı içine aldı. Başbakan’ın ortaya koyduğu bu çok kesin siyasî ve insanî irade için, Nobel Ödülü verilse yeridir.
Bu çok isabetli teşhisin arkasından gelen 16.5.2012 tarih ve 6306 sayılı “Kentsel Dönüşüm Kanunu” ile 4.8.2012 tarihli “Uygulama Yönetmeliği” maalesef sorunlar ve çıkmaz sokaklar ile doludur [6]. ‘Göçecek’= Riskli Yapıların tesbiti Yönetmelik Madde 6’da, ‘Göçecek’=Riskli yapıların tesbitinin Deprem Yönetmeliğimizin 7nci Bölümüne göre yapılacağı yazılıdır. Bu çok büyük bir hata ve affedilemez bir gaflet olmuştur. Çünkü bu yöntem, basit bir bina için bile, çok zaman alıcı çok masraflı ve gereksiz yere uzun, ağdalı, karmaşık ve tutarsız bir Yöntemdir. Hangi Danışman bu yanlışlığı yapmış ise, Bakanlığımızı çok büyük bir ‘çıkmazın!’ içine itmiştir. Atalarımız boşuna : “Kılavuzu karga olanın başı dertten kurtulmaz !” dememiş ! Çünkü, betonarme binaların ‘göçme riskleri’ sadece “Hızlı Puanlama” yöntemleri ile tayin edilmelidir. Bütün dünyada bu böyle yapılır. Nitekim, Boğaziçi ile İTÜ İnşaat Fakültesinde geliştirilen P25-Metodu, yaklaşık bir saat içinde, betonarme bir binanın, depremde ‘Göçüp!’ ‘Göçmeyeceğini!’ = Riskli olup olmadığını yüzde 96 gibi yüksek bir bilimsel kesinlikle tayin edebilmektedir [7,8,9]. Eğer, hızlı puanlama yöntemlerinde bir çelişki veya itiraz ile karşılaşılırsa, ancak o zaman üç boyutlu bir bilgisayar analizine başvurulabilir. Yoksa, daha işin başında, tarama amaçlı bir çalışmada, bu 7nci Bölümü kullanmak mecburiyetini getirmek, iş bilmezlikten ve işleri çıkmaza sokmaktan başka bir şey değildir Kanun koyucu ‘Güçlendirme’ nedir bilmiyor! Kanun, ‘göçecek nitelikli’=riskli binaların sadece ‘yıkılmasını’ öngörüyor, ‘Güçlendirme’ nedir, ya bilmiyor ! veya bilmek istemiyor ! Her zayıf bina, usulünce güçlendirilebilir ve sapa sağlam bir hale getirilebilir. Ülkemiz ve dünya literatürü ‘Güçlendirilen’ bina örnekleri ile doludur. İşte size güzel bir örnek! 1967 Adapazarı depreminde ‘orta hasar’ gören Hükümet Konağı, depremden hemen sonra, Yapı Merkezi İnşaat ve Sanayi A.Ş. tarafından, her iki yönde betonarme perdeler ilâve edilerek güçlendirilmiş [10] ve 18.8.1999 Marmara depreminde, en ufak bir çatlak dahi olmaksızın, Bakanlığın ‘Kriz Merkezi’ olarak kullanılmıştır. Güçlendirmenin başarısına bundan daha iyi bir örnek verilebilir mi? Kaldı ki, Japonya’da kuzey Fukushima eyaletinde1969 yılında inşa edilen K-İlkokul Binaları, çelik çaprazlar ile güçlendirilmiş ve 11.4.2011 Fukushima Hamadöri depreminde (M=7.1) bu okullarda bir çatlak dahi oluşmamıştır. Dolayısı ile ‘göçme nitelikli’ = Riskli binayı her şeyden önce güçlendirmek üzere ele almalıyız. Eğer, güçlendirme maliyeti, yeniden inşa etme maliyetinin yüzde 35’inden daha az ise, bina kesinlikle yıkılmamalı, usulüne uygun bir yöntem ile, muhakkak güçlendirilmelidir. Böylece, hem zaman kazanırız, hem de millî varlığı, gereksiz ve fuzulî yere heba etmemiş oluruz. Kentsel Dönüşüm Kanununun en büyük eksiği ve kusuru, ‘Güçlendirme’ olgusuna yer vermeyişidir. Kanun koyucu, Yüce Meclisimiz ilk fırsatta bu eksikliği ve yanlışı gidermelidir! ‘İskândan arındırma’ ve ‘Yıkma’ süreleri yetersiz! Binanın ‘Göçme nitelikli’ olduğu kesinleştikten sonra, binanın boşaltılması ve yıkılması için maliklere 60 gün süre verilir. Bu süre sonunda, elektrik, su ve doğalgaz bağlantıları kesilir (Madde 4.3). Kat malikleri kendileri yıktırmamışsa, idare gelip binayı yıkar (Madde 5.3). Kat malikleri 60 gün içinde, meskenini ve/veya işyerini nasıl güçlendirsin veya nasıl değiştirebilsin ki? ABD California’da yıkılması gereken binalara en az 2 (iki) yıl süre verilir. Bu süre zarfında, mal sahibinin binasını ya usulünce güçlendirmesi veya yıkıp yeniden inşa etmesi istenir. Kanun yapıcı ‘Güçlendirme’ olgusunu görmediği veya bilmediği için 60 gün içinde ille binayı ‘yıkmak’ telâşesi içine girmektedir. Kat malikleri hastası ile, yaşlısı ile, bu anormal süratli yıkım temposuna ayak uyduramazlar. Bir sürü haksızlıklar, sokağa atılmalar, yersiz yurtsuz kalmalar toplumda büyük sancılara, kişilerle yetkili organların çatışmasına yol açabilir. ‘Yıkma’ işlevini durdurmak hukuken imkânsız! Kat maliklerinin kesinleşmiş ‘yıkma kararı’ na karşı İdare Mahkemelerinde dava açmak hakkı vardır. Ancak, durum komedi trajiktir. Çünkü, İdare Mahkemesi ‘Yürütmeyi Durdurma kararı alamaz!’ Bu, deli saçması bir durum değilse nedir? Dava ‘yıkımı’ durdurmak için açılıyor! Ne var ki, Hakim davacıyı haklı bile bulsa, ‘yıkımı’ önleyemiyor! ‘Yıkımı’ önlemek için açılan bir davada, haklı dahi olsanız, ‘Yıkımı’ önleyemiyorsunuz. Hukuk esaslarına, hukuk mantığına, bu kadar çapraz karşıt ve ters düşen, âdeta ‘Gestapo’ mantıklı bir kanun Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarına reva görülebilir mi? Kanun koyucu Yüce Meclisimiz bu ‘Yürütmenin durdurulmasına karar verilemez!’ cümlesini Madde 6.9’dan çıkarıp atmalıdır! Yoksa, Türkiye’de anayasal hak ve hürriyetlerin, hukukî teminatların varlığından söz edilemez! ‘Riskli Bina’ sayısı ve uygulama süreleri? Geçmiş depremlerdeki istatistiklere bakarak, ‘göçecek nitelikli’ = Riskli bina oranı için bina stokunun en fazla yüzde dördü alınabilir [11]. Bu kabule göre, ‘göçecek nitelikli’ bina sayısı İstanbul’da 36 400, Türkiye’de 252 000 olarak hesaplanır. Basında çıkan ‘6,5 milyon bina risklidir’ şeklinde Bakanlık yetkililerince verilen beyanatlar yanlıştır. Beton kalitesini karot alarak tayin etmek, binayı zayıflatıyor. Karot yerine, beton kalitesi hiç tahribatsız ‘ultrason’ cihazı ile tayin edilmelidir. Donatı tayini için, betonu murç ve keski ile delmek de, binayı tahrip eder. Betonu kırmak yerine, özel röntgen cihazları kullanılmalıdır. Kat malikleri, betonlarının kırılmasına izin vermedikleri için, sistem kilitlenmektedir. Kavram Kargaşası İki çeşit ‘Kentsel Dönüşüm’ vardır. a) Biri gecekondu yörelerindeki çarpık kentleşmenin, çağdaş, modern, sağlıklı şehirleşmeye dönüştürülmesidir ve yaklaşık on yıldır uygulanmaktadır. Gecekondu yöreleri tamamen yıkılmakta ve sakinleri TOKİ’nin inşa ettiği modern toplu konutlara yerleştirilmektedir. b) Diğeri, depremde göçecek olan ve dolayısı ile, can güvenliğini tehdit eden bu ‘riskli’ binaların tarama yolu ile bulunup çıkarılması, güçlendirilmek veya yıkılıp yeniden inşa edilmek sureti ile, ‘sıfır can kaybı’ hedefinin yakalanmasıdır. Maalesef yetkililer birbirinden çok farklı bu iki ‘kentsel dönüşümü’ birbirine karıştırarak, birine ait sıkıntıları, rakamları ve çözüm önerilerini diğerine ait olanlarla karıştırıp tutarsız rakamlar, sebep ve netice ilişkileri ileri sürüyorlar. Meselâ, "ülkede 6,5 milyon riskli bina var!” diyor Sayın Bakanımız. Halbuki, yanlış ! Depremde göçecek nitelikli ‘riskli bina’ sayısı sadece 252 bindir. Referanslar [1] Tezcan, S.S., (2004), “ Depremde Sıfır Can Kaybı Projesi ”, TEMPO Dergisi, Sayı:22/859, s. 50-52, İstanbul, Mayıs-Haziran 2004. [2] Tezcan, S.S., (2004), “ İstanbul Depreminde Sıfır Can Kaybı İçin 1 Milyar Dolar Yeter”, Sabah Gazetesi, 13 Haziran 2004, İstanbul. Ayrıca, “Hedef Sıfır Can Kaybı”, İdealist Gazetesi (Haftalık Siyasi-Aktüel Magazin Gazetesi), Yıl: 2, Sayı:79, İstanbul, Haziran 2004. [3] Tezcan, S.S., Bal, İ.E., (2004), “Sıfır Can Kaybı Projesi, İstanbul’un Kurtuluş ReçetesiOlacak”, a) Dünya İnşaat Dergisi, Sayı: 2004-08, Sayfa: 21-22, Ağustos 2004, İstanbul. [4] Tezcan, S.S., (2004), “Sıfır Can Kaybı Projesi Uygulanmalı ”,Dünya İnşaat Dergisi, Yıl: 21, Sayı: 2004-10, s.35-38, Ekim 2004, İstanbul. [5] Tezcan, S.S., (2007), “İstanbul’da Deprem Taraması bir Fiyasko! 9.5 Trilyon Havaya uçtu” Derya Sazak ile röportaj, Milliyet Gazetesi, 19 Şubat 2007, p.13, <www.milliyet.com.tr> / “9.5 milyon TL’lik Denetim Skandalı” 23.02.2007 Milliyet, “Zeytinburnu Faciası” Derya Sazak, <dsazak@milliyet.com.tr>. [6] Tezcan, S. S., (2012), “’Riskli’ Binalar ile ilgili Kanun Tasarısının Sakıncaları ”,Şantiye İnşaat Makina ve Mimarlık Dergisi, Mayıs 2012, Sayı :287 , s: 154-159, İstanbul, [7] Bal, İ.E.,Tezcan, S.S., and Gülay, G.,(2007), “Betonarme Binalarda Göçme RiskininBelirlenmesi için P25 Hızlı Değerlendirme Yöntemi”, 6’ıncı Ulusal Deprem MühendisliğiKonferansı, imo@imoistanbul.org.tr/www.imoistanbul.org.tr,16-20 Ekim 2007, Maslak, İstanbul . [8] Bal, İ.E., Tezcan, S., ve Gülay, G., (2008), “Binaların Göçme Riskini Hızla Belirleme Yöntemi-P25 ”, Şantiye İnşaat Makina ve Mimarlık Dergisi, Kısım I: Yıl: 19, Aralık 2007, Sayı: 234, s112-116, Kısım II: Yıl: 19, Ocak 2008, Sayı: 235, s.118-121, İstanbul, santiye@santiye.com.tr , www.santiye.com.tr, Tel: +90. 212. 570 39 46. [9] Bal, I.E., Gulay, F. G., ve Tezcan, S. S., (2012), “Betonarme Binaların Depremde Göçme Risklerini Tayine Yarayan P-25 Metodu ve diğer Hızlı Planlama Yöntemleri, Mukayeseli değerlendirme Raporu”, ISBN No : 978 – 975 - 93005–5 – 5, Cilt I ve Cilt II, Yüksek Öğrenim ve Eğitim Araştırma Vakfı Yayınları / 90 212. 352 65 59 / tezokan@gmail.com / www.egitim-arvakfi.org. [10] Arıoğlu, E., Anadol, K., ve Arıoğlu, Ü., (1972), “1967 Akyazı Depreminde Orta Hasar gören Sakarya Valilik Binası, Onarım ve Takviye Projesi,” TUBITAK Türkiye Deprem Mühendisliği Sempozyumu, Doğuş Matbaacılık ve Tic. Ltd. Şti., ODTÜ, 2-5 Şubat 1972, Ankara, s:83. [11] Tezcan, S.S., (2009), “İstanbul Şiddetli bir Depreme Hazır Değil ”, İnşaat Dünyası Dergisi, Türkiye’nin Uluslararası Yatırım, Proje ve Müteahhitlik Dergisi,Mayıs 05 / 2009, İstanbul Sayı : 313, s : 224 – 225, Bileşim Yayıncılık AŞ, <insaat@bilesim.com.tr>,<www.bilesim.com.tr> |