Büyük kentlerimiz artık “çok merkezli”... Eğer “boş gezenin kalfası”
değilsek, oturduğumuz ve işlerimizin yoğun olduğu merkezler dışındakilere pek
gidemiyoruz. Örneğin, yıllardır Keçiören’e gitmediğimi fark ettim. Beni
Keçiören’e çeken neden ise bir “mahçubiyet”ti. Uzunca süredir Ankara’nın kültür
yaşamına olumlu ve ciddi katkılarda bulunan VEKAM’ı (Vehbi Koç ve Ankara
Araştırmaları Merkezi – k.1994) ziyaret etmeyi planlıyordum ama hep “öncelikli”
dediğimiz, iş, yazı, konser, gezi derken bu ziyareti bir türlü
gerçekleştirememiştim. Sonunda yaz gevşekliğinden yararlanarak, Sayın
Başbakan’ın da oturmak için tercih ettiği Keçiören’in yolunu tuttum. Ama âdeta
gözlerime inanamadım.
Büyüme, genişleme ve “sözde” modernleşme, tamam! Ama gördüklerim karşısında
Fazıl Say’ın kulaklarını çınlattım, içimden “İşte Fazıl’ın kastettiği bu” dedim.
İnanılmaz kötü bir imar anlayışı, çirkin renk ve desenli bina cepheleri...
İbadethane anlayışına yakışmayacak, apartmanlarla iç içe yapılmış camiler, ya da
caminin dibine sokulmasına izin verilmiş apartmanlar! (Tabii, yalın, düzgün
cepheli olanlar da var) Kimi kahvehanelerden (cafe) yükselen kötü müzik
sesleri... Yani “arabesk” bir durum. Fazıl’ın açtığı tartışmayla, son aylarda
kültür gündeminde üzerinde konuşulmaya çalışılan kavram! Balede bir pozisyonun,
mimarîde ince taş işlemeciliğine verilen addı bu. Ama günümüzdeki Türkçemizde
kullanılışının bunlarla ilgilisi yok. Yoz ve kitleleri karamsarlığa sürükleyen
müzik için kullanıldı önceleri ama bu kavram topyekûn bir durumu tanımlıyor
artık! Ben de, Keçiören’deki gözlemim ile Fazıl’ın açtığı tartışmaya insanların
yaklaşımındaki farklılıkları da gördükten sonra kafamda hemen “güncel bir sözlük
maddesi” çiziktiriverdim:
Arabesk (Türkçede): Estetikten yoksun, zevksiz, çirkin, yoz, düzeysiz. Kitsch
(Almanca)
Bağ evleri, birer kültürel vaha
Geçtiğim yollardaki gözlemlerden sonra, VEKAM’ın kullanımındaki iki eski
Ankara evi birer “kültürel vaha” gibi geldi. Koç ailesinin bir süre “kışlık”
olarak da kullandığı, 1923’de Mareşal Fevzi Çakmak’tan satın alınan,
restorasyonu 1993’te tamamlanan bağ evi, günümüzde VEKAM’ın yönetsel ve arşiv
binası. Merkezin çalışmaları, yüksek lisans çalışmalarını “karşılaştırmalı
kültür” konusunda biçimde ABD’de yapmış olan, deneyimli Zeynep Önen yönetiminde
genç, hevesli ve küçük bir kadroyla sürdürülüyor. Amaçlardan birincisi vakfın
kurucusu Vehbi Koç’la ilgili görsel ve yazılı belgeleri bir araya getirip
sınıflandırarak araştırmacıların hizmetine sunmak. Diğeriyse Ankara ve
çevresinin tarihini ve kültürünü incelemek, bu konularla ilgili çalışmalara
yönelik yazılı, görsel, işitsel belgeleri toplamak, derlemek ve yayımlamak
yoluyla bilimsel araştırmalara katkıda bulunmak. VEKAM, Ankara üzerine araştırma
yapan herkesin dünyada ilk başvuru kaynağı olmayı hedefliyor. Yayınlar,
etkinlikler, bugüne kadar yapılanlarla ilgili bilgiye bilgisunarda www.vekam.org.tr adresinden
ulaşabilirsiniz.
|