Keçiboynuzunun Ağır Metalli Suyu Arıttığını Keşfettiler

Manisa'daki bir kolejin kimya öğretmeni ve dört öğrencisinin iki senelik çalışması sonucu keçiboynuzunun özellikle sanayi kesimindeki ağır metal içeren suları yüzde 100 oranında arıttığı ortaya çıktı.

DHA'nın haberine göre, insan sağlığında olumlu etkileriyle bilinen ve afrodizyak özelliğiyle de cinsel gücü artırdığı öne sürülen keçiboynuzunun yeni bir özelliği daha ortaya çıktı. 12'nci sınıf öğrencisi İmge Uskan (17), 11'inci sınıf öğrencisi Fatih Yeğin (17), 10'uncu sınıf öğrencileri Fatma Savran (16) ve Cansu Kınık (16) kimya öğretmenleri Serpil Yapıcı ile birlikte geliştirdikleri, "Keçiboynuzu İle Ağırmetal Adsorbsiyonu Projesi' ile keçiboynuzunun ağır metal içeren suları yüzde 100 oranında arıttığı görüldü.

‘Suyu doğal yöntemle temizlemek önceliğimiz’

‘Keçiboynuzu İle Ağırmetal Adsorbsiyonu Projesi’ üzerinde iki yıldır çalıştıklarını dile getiren okulun kimya öğretmeni Serpil Yapıcı, Manisa'nın sanayi şehri olmasının ve Gediz Nehri Kirliliği'nin kendileri için önemli bir faktör olduğunu söyledi. Özellikle sanayi bölgelerinin yoğun olduğu illerde ağır metalli suların doğaya salındığına dikkati çeken Yapıcı, "Özellikle sanayi bölgelerinde ağır metal kirliliği çok fazla oluyor. Bu faktörlerden yararlanarak su kirliliğini ön plana çıkardık. Ardından bu su kirliliğini nasıl doğal yoldan temizlenebilir sorusunu sorduk kendimize. Doğada bitkiler mutlaka ağır metalli suları kendilerine emiyorlar. İnsanlar olarak bu bitkilerin çoğunu tüketiyoruz. İnsanlar kadar hayvanlar da bitki tüketiyor. Böylece bitkinin aldığı ağır metal insanlara da bulaşıyor ve toksit etkisi oluşuyor. Bu nedenle de kanserin başlangıcı yaşanıyor. Önümüzde bu kadar etken varken ağır metalli suları doğal yöntemlerle maliyeti düşük olarak arıtmanın yöntemini bulduk" diye konuştu.

‘Keçiboynuzunun ağır metalleri emme özelliği var’

Proje üzerinde çalışırken birçok TÜBİTAK çalışmasını incelediklerini ifade eden Yapıcı, keçiboynuzunun ağır metalli suları arıtabildiğini ortaya çıkardıklarını kaydetti. Yapıcı, "Doğal yöntemlerle nasıl suyu arıtabiliriz diye düşünürken, keçiboynuzunu keşfettik. Daha önce böyle bir yöntem denenmemişti. Keçiboynuzu ülkemizde de rastladığımız bir bitki türü. Birçok Avrupa ülkeleri ile Amerika'da sıkça yetiştiğini öğrendik. Keçiboynuzu, ağır metalleri emebilme ve kendi içinde tutabilme kimyasal özelliğine sahip bir bitki. Önce ağır metal içeren sularda, ardından bir çeşme suyuna ağır metal ilave ettik. Ardından da ezip, toz haline getirdiğimiz keçi boynuzlarından bu sulara karıştırdık. Her iki yöntemde keçiboynuzunun ağır metalli suları süzerek yüzde 100 arıtılabildiğini ortaya çıkardık. Keçiboynuzun ağır metal olarak kurşun ve bakırı en iyi şekilde arıtabildiğini tespit ettik" diye konuştu.

‘Arıtılan su cilde zarar vermiyor’

Ağır metal içeren suyun keçiboynuzu ile arıtılmasından sonra PH seviyesi kaliteli, cilde zarar vermeyecek temiz su elde edildiğini dile getiren Yapıcı, şöyle devam etti:

"Keçiboynuzunu önce öğüttük. Sonra değişik elekler kullanarak 0,35 mm boyutuna kadar küçülttük. Sonra ağır metal içeren suyun arıtmasını sağladık. Tanecikler ne kadar küçük olursa metali emmesi daha iyi oluyor. Tanecik ne kadar küçük olursa yüzeyindeki ağır metalleri emme özelliği daha yüksek olur. Yaptığımız çalışmalarda arıtılan suyun sudaki PH seviyesinin 7 ile 9 arasında yani cildimize zarar vermeyen bir PH derecesi olduğunu gördük. Bu da önemli bir unsur. İçerisinde ağır metal içeren 1 litre suyu 50 miligram keçiboynuzu ile temizleyebiliyoruz."

‘Sanayicilerimiz bunu kullanabilirler’

Kimya öğretmeni Yapıcı, keçiboynuzunun keşfettikleri arıtma özelliğinin sanayiciler tarafından kullanabileceğini ifade ederek, "Sanayicilerimiz az bir maliyetle bu yeni keşfi kullanabilirler. Özellikle organize sanayi bölgelerinde sanayinin atık suları kimyasal yollar ile arıtılıyor. Ama bunu biz doğal yolla yapmayı tercih ettik. Böylece ne doğaya ne insana zarar vermiş oluyoruz. Sanayicilerimiz bu konuda kapsamlı bir çalışma yapabilirler" diye konuştu.

‘Harvard Üniversitesi'nde tanıtılacak’

Projeyi uluslararası boyuta taşıyacaklarını dile getiren Yapıcı, öncelikle proje için TÜBİTAK'a başvurduklarını ve ardından yurt dışında çeşitli üniversitelerde düzenlenecek konferanslarda öğrencileriyle tanıtımını yapacaklarını dile getirdi.