Dün Sabah'ın manşetinde Zübeyde Yalçın
imzalı haberi okuyunca, "Bu sadece yerel seçime değil genel seçime de bir
işaret" diye düşündüm. Çünkü yeni düzenleme, görünürde değil belki ama derininde
çok geniş bir kesimi ilgilendiriyor. Başta büyük kentler olmak üzere Türkiye'nin
birçok kentinde kaçak yapı ve gecekondu meselesi hala bir "sorun" olarak
duruyor.
Bu soruna daha 2004'te neşter atılması gerektiğini Başbakan
Erdoğan şöyle anlatıyordu: "Şehirlerimizi bir ur gibi saran gecekondu
düzenini ortadan kaldırmak bizim en büyük idealimizdir. Çatıya çıkıp oradan
kiremit sallayanları acınır hale getirirsek bu işi başaramayız..."
Çok değil bir yıl sonra o sorun devam ederken yeni sorunlar çıkmasın diye
TCK'ya devrim niteliğinde 184'üncü madde
konuldu. O madde, kaçak yapı yapana da, izin verene de, hizmet götürene de 2 ila
5 yıl arasında hapis cezası getiriyordu: Kaçak yapıyı engelleme açısından
184'üncü madde bir dönüm noktası oldu. Gerçi beklenen etkinlikte uygulanmadı ama
varlığı bile caydırıcıydı.
Şimdi aradan 3 yıl geçti. AK Partili Milletvekilleri Mevlüt
Çavuşoğlu ile Veysi Kaynak sözünü ettiğimiz 184'üncü
maddede bir değişiklik yapılması için Meclis'e yasa teklifi sundular. Dedikleri
şu: "Yapı ruhsatiyesine uygun olarak inşaatı tamamlanmış olup da henüz yapı
kullanma izni alınmamış binalar hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz."
Doğrusu da zaten uygulanmaması. Çünkü ortada bir "Yapı
Ruhsatı" var. Yani kaçak veya gecekondu değil. Peki, yasayla ne
yapılmak isteniyor? Sorunun cevabını yasa teklifini hazırlayanlardan AK Parti
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'a sordum. İşin
mantığını şöyle anlattı: "Ruhsat almış ancak çeşitli nedenlerle iskan alamamış
yapılara belediyeler veya diğer kurumlar hizmet götürmüyor."
3 katlık izinle 6 kat yapılıyor
Böylece bu yasayla uygulamada yaşanan yeni duruma çare üretilmek isteniyor.
Elbette bu tür örnekler olabilir. Ancak bunun için bir yasal düzenlemeye gitmek
ve bunu da 184'üncü maddeye ekleyerek yapmak gerçekten ilginç. İlginç çünkü bu
tür sorun yaşayanların çok fazla olduğunu sanmıyorum.
Ama ciddi anlamda başka bir sorun var. Bu ülkede "ruhsatını almış iskan
bekleyen" yapılardan çok ruhsata uymamış, kaçak yapı tutanağı tutulmuş, hatta
savcılığa sevk edilmiş onlarca yapı var. Hepsinde de yaşam sürüyor. Ama
oralara elektrik, su ve doğalgaz vermek suç...
İşte iki örnek: İstanbul Boğaziçi'nde 3 bini aşkın yıkım
tutanağı var. Aynı şekilde İstanbul Florya'da 6-7 katlı onlarca
kaçak lüks bina var. Onların da hepsi hakkında yıkım kararı var. Yani yapılaşma
izni sınırlı ya da 3 kat izni olan yere 6 hatta 7 kat yapı yapılıyor. Proje
proje olmaktan çıkmış, doğal olarak iskan da verilmemiş... Büyük olasılıkla bu
değişiklik halihazırda 184'üncü maddeden haklarında tutanak tutulan, hatta
savcılığa verilen yapı sahiplerini ve onlara göz yuman yerel yöneticileri
rahatlatmaya yönelik bir girişim. Yasanın içeriğinden bu anlaşılmıyor ama böyle
yorumlanacağına ilişkin şüpheler var. Bu da çok açık şekilde af demektir.
Eğer yasa böyle yorumlanmaya açık halde geçerse, devrim niteliğindeki 184'ncü
maddenin de içi boşaltılmış olacak. Nerden nereye... Daha önce de yazdım,
bizdeki tek parti iktidarlarının ilk dönemleri "devrimci" ikinci dönemleri
"statükocu" oluyor. Aynı şeyi isimler değişse de bir kez daha
yaşıyoruz...
|