anrıçalar rüyasında Büyük İskender’e İzmir’in yeniden
Kadifekale’nin eteklerinden deniz kıyısına kadar uzanan alanda
kurulmasını ve halkın oraya yerleştirilmesini söylemiş. İşte İskender’in
rüyasındaki ikinci İzmir’in gizli tünelleri bulundu.
Yıl 1948! İzmir
Eşrefpaşa’da Tınaztepe İlkokulu 3. sınıf öğretmeni Cahide Erkal, her çarşamba
günü öğleden sonra öğrencilerine kentin ören yerlerini, müzelerini gezdirirdi!
Cahide öğretmen bir gün öğrencilerini Kadifekale’ye de götürdü! 3-5 yıl
öncesinde orada, geceleri ışıldaklar düşman uçaklarının sokakları ve evlerinde
karartma uygulanan İzmir’e gelip gelmediklerini anlamak için savunma amaçlı
olarak gökyüzünü tararlardı. Askeri bölge olduğu için Kadifekale’yi gezmek
yasaktı. Savaş bitmişti ve öğrenciler okullarına yakın Kadifekale’ye ilk kez
gidiyorlardı. Heyecanlıydılar!
Öğretmenleri önce öğrencilere kenti
kuşbakışı gösterdi. Körfez’in sonuna ve Yamanlar Dağı’nın eteğine doğru bir kıyı
semtini işaret etti. Bayraklı semti denilen o yerde en eski İzmir kurulmuştu. 5
binyıl önce bir adacık üzerindeki ilk İzmir, sonraları nehirlerin getirdiği
alüvyonlarla kıyıyla birleşerek bir yarım adaya dönüşmüştü.
Ardından,
öğretmenleri kalenin eteklerinden aşağıya bakıldığında sütunlar ve bazı eski
kalıntıları seçilebilen bir yeri işaret etti. 2. İzmir orada kurulmuştu.
Arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan o yer İzmir’in devlet agorası idi. Hem
kentin çarşısı, hem siyasal yönetimin bulunduğu, yeni kentin kalbiydi.
Öğrencilerini kalenin kapısından içeri soktu. 9-10 yaşlarındaki çocuklardan
biri, kendini bir kuşatma sonrasında kalenin kapısından zaferle içeriye giren
bir film kahramanı gibi hissetti! Kalenin içinde in cin top
oynuyordu.
Bazı eski çöküntülerin başına gidildi. Çöküntülerde kubbemsi
tarihsel kalıntılar görülüyordu. Bazı alanlara da inilebiliyordu. Birkaç öğrenci
ile birlikte o öğrenci de dik yamaçtan aşağıya indi. Kemerleri dökük bu
yerlerden daha ileri gidilemiyordu. Çökme tehlikesi olasılığına karşılık,
güvenlik nedeniyle yerel yönetimlerce kapatılmıştı.
Büyük İskender'in
rüyası
Cahide öğretmen çocukları bir çam ağacının altında
topladı ve şunları anlattı: “Görkemli bir yaşamın olduğu ilk İzmir, birkaç bin
yıl sonra, gerilemiş ve halk sıkıntı içine düşmüştü. İÖ 334’te Makedonya Kralı
Büyük İskender, Anadolu’da Pers egemenliğine son vermeden önce bu kaleye
avlanmaya gelmişti. Yorgun düşünce bir pınarın yanında, bir çınar ağacının
altında uyuyakalmıştı. Eski yazarların anlattığına göre o an bir rüya görmüş.
Oradaki tanrısal öçle simgelenen tanrıça Nemesis Tapınağı varmış. Rüyasında
tanrıçalar ona İzmir’in yeniden Kadifekale’nin eteklerinden denizkıyısına kadar
uzanan alanda kurulmasını ve halkın oraya yerleştirilmesini söylemişler.
Gerçekten kent, İÖ 300’lerin sonunda Büyük İskender’in önerdiği yerde
kurulacaktır.”
Öğretmeninin anlattıklarını bir “masal” gibi dinleyen o
öğrenci, yıllarca sonra Büyük İskender’in rüyasını öğrenen halkın Klaros’taki
Apollon tapınağı bilicilerine başvurarak kentin yerinin ve kurulma zamanının
uygun olup olmadığını sorduklarını öğrenecektir. Biliciler, halka “Kutsal
Meles’in ötesindeki Pagos’a yerleşmeye gidecek olan bu insanlar, üç ya da dört
kez daha mutlu olacaklar” yanıtı vermişler.
Pagos, Kadifekale’nin antik
adıdır. “Kutsal Meles” ise o öğrencinin ailece, öteki Eşrefpaşalılar gibi piknik
yaptıkları, uçurtmasını uçurduğu, bazılarının olta ile balık avladıkları ve adı
günümüze kadar değişmeden gelen, yalnızca sonundaki “s” harfi “z” olarak değişen
Melez Çayıdır.
O öğrenci, Cahide öğretmenin anlattığı öyküde Büyük
İskender’in Kadifekale’deki rüyasını İS 2. yy’da yaşayan gezgin coğrafyacı
Pausanias anlattığını ve üç Roma İmparatoru Marcus Auereliaus, 3. Gordianus ve
Philippus Arabs’ın İS 2. ve 3. yy sikkelerine de konu olduğunu da yıllar sonra
öğrenecektir (üstte).
Cahide öğretmenin anlattıkları orada bitmeyecek ve
şu bilgileri anlatacaktır: “Aşağıda gördüğünüz Agora ile Kadifekale arasındaki
kuşakta, yer altında gizli tüneller varmış. Denize yakın yeni kente bir düşman
saldırısına karşı, insanlar bu gizli tünellerden geçerek İzmir’in savunmasını
Pagos Kalesi’nde yapmayı planlamışlar. Ancak ilk Pagos Kalesi sonraki
yüzyıllarda yıkılacak, yerine ortaçağdan başlanarak Osmanlılar zamanında da sur
duvarlarına yapılacak ekler ile bugünkü Kadifekale ortaya
çıkacaktır.”
Gerçekleşen efsane
O
öğrenci 60 yıl boyunca bu yeraltı tünellerinin gerçek olup olmadığının yanıtını
düşünüp durmuştur! Öğretmeninin bu olguları nasıl bildiğini oldum olası merak
etmiş, bir sonuç elde edememiştir. Taki şubat ayında Cumhuriyet’te küçük bir
haber olarak yayımlanan “Binlerce yıllık tünel bulundu” başlığını okuyunca çok
sevinecektir. Haberde, Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’un kazılarını sürdürdüğü Agora
yakınındaki bir evin avlusunda, ayrıca Kadifekale’ye doğru 821. sokakta
tünellerin iki girişini bulduğu bildirilmekteydi. Cahide öğretmenin anlattığı,
yıllarca o öğrenci gibi pek çok eski İzmirlinin belleklerine kazınmış “tünel
efsanesinin” de gerçek olduğu saptanmıştı.
2 m. yüksekliğinde,
1m. genişliğindeki tünellerin uzantıları henüz tam olarak saptanamadı. Bazı
yerlerde dümdüz, bazı yerlerde kıvrımlarla ilerleyen tüneldeki gaz birikimi
arkeologların ilerlemesini ve genel bir planının çıkarılmasını engellemekteydi.
Tünellerin Kadifekale ile Agora arasında su ulaşımına da katkıda bulunduğu
anlaşılıyordu.
Şimdi öncelik, bu tünellerin tümünün bir planının
çıkarılması olmalıdır. Bu konuda Türkiye’de sayıları 10’dan fazla olan
mağaracılık ve mağara araştırma derneklerine önemli bir bilimsel görev düşüyor.
Dernekler, bir an önce arkeoloji kazı heyeti ile bağlantıya girip görev
almalıdırlar. Bu aşamada ve sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, İzmir
Ticaret ve Sanayi Odaları’nın, TÜRSAB’ın, İzmir Büyükkent ve Konak
belediyelerinin pamuk ellerini ceplerine uzatarak bu çalışmalara maddi destek
sağlamaları gerekiyor. Konak Belediyesi tünel çıkışının bulunduğu ve satışa
çıkarılan bir evin alınacağını açıklayarak şimdiden devreye girdiğini
gösterdi.
Sonraki aşamada ise bu tüneller güçlendirilip belirli yerlerde
halkın ve turistlerin ziyaretlerine açılmalıdır. Kapadokya’nın yeraltı
yerleşmelerinin getirisi örnek alınmalıdır. Bir başka nokta, bu tünellerin hemen
hemen üzerine gelen Kadifekale’nin eteğindeki antik tiyatro açığa çıkarılmalı ve
sonrasında da yitik antik stadyumun araştırılması gündeme
taşınmalıdır.
Cahide öğretmen, bir başka çarşamba günü öğrencilerini
Agora’da gezdirmekle kalmayacak, Bayraklı’daki adı Hitit metinlerine göre
“T-ismurna (Smurna) olan sonraları “Smyrna’ya (İzmir’e)” dönüşen, günümüzde
Tepekule denilen ilk kente de götürecektir. O yıl, orada Doç. Dr. Ekrem Akurgal
ilk kez arkeolojik kazılara başlamıştı. Kenti öğrencilere Akurgal
gezdirmişti.
50 yıl sonra o öğrenci, öğretmeni Cahide Erkal’ı İzmir’de
bulacak, bu kez o öğretmenini Bayraklı’ya götürecek, ordinaryüs profesör olmuş
Akurgal’la tanıştıracak ve her iki öğretmenine teşekkür edecek, 1998’de kazının
50. yıldönümü nedeniyle Cumhuriyet’te ilk İzmir’i okurlarına
tanıtacaktır.
Tünelin iki girişini bulan Dr. Ersoy’u kutlar, ayrıca
kendisini aydınlatan değerli öğretmeni Cahide Erkal’a da nice sağlıklı yıllar
dileğiyle bu sütunlarda bir kez daha teşekkür eder.
|