STRONG>İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Akın
Kazançoğlu ile 34. Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul’da;
İzmir’in yakın dönem projeleri, İzmir Ticaret Odası’nın gelecek kent vizyonu ve
kentin yapı sektörünün durumu üzerine detaylı bir söyleşi gerçekleştirdik.
İzmirli yapı sektörü firmalarının
yakın dönemde uluslararası faaliyet anlamında attığı adımlar ne oldu? Sizin bu
anlamdaki öngörüleriniz nelerdir?
İzmir’de “Liman Arkası” dediğimiz
bir proje var. Alsancak’tan Turan’a uzanan geniş bir alanın imara açılması
konusunda çalışıyoruz. Orada, şehrin yüzünü değiştirecek bir proje düşlüyoruz.
100 sene öncesinin Barselona’sını, Hamburg’unu düşünün… Bu gibi liman
kentlerinde “liman arkası” projeleri ile eski depolar, fabrikalar şekil
değiştirdi, yenilendi. Yeni iş merkezleri, konut ve rekreasyon alanları
oluşturuldu; kente yeni bir renk verildi ve bir dünya kenti olarak anılmaları
sürecini hızlandırdı.
İzmir Ticaret Odası olarak arzumuz, İzmir’de de
böylesi projelerin hayata geçirilmesi yönünde… Oda olarak bu sürecin
lokomotifiyiz. Eğer bu alan önümüzdeki aylarda imara açılırsa, inanılmaz bir
potansiyel teşkil edecek. 20-30 milyar Dolarlık bir yatırım bizi bekliyor
olacak.
Tüm bunlar, yalnızca yapı ölçeğinde bir gelişimi müjdelemiyor
elbette. Biliyorsunuz İzmir’in yoğun bir gemi trafiği var ve sadece bu yıl
İzmir’e gemi ile 400 bine yakın kişi geldi. Üstelik bilhassa Kuzey Afrika’daki
olaylar sonrasında rotalar İzmir’e çevrildi. Dolayısıyla bu rakamın 600 bine
çıkmasını bekliyoruz. Bu da kentin tanıtımını güçlendirecek, kent ekonomisini
canlandıracak.
Sanırım kentsel
ölçekten başlayarak firma ölçeğine doğru yayılan bir tür uluslararası açılım
politikası öngörüyorsunuz.
Tabi… İzmir’in en büyük hedefi EXPO.
2015’i alamadık ama 2020 konusunda girişimlerimiz olacak. Başbakanımızın
geçtiğimiz hafta “İzmir’de EXPO yapacağız” açıklaması, ümit verici. Çünkü bu
organizasyon da kente belli bir canlılık ve uluslararası bir boyut getirecek.
EXPO, 6 ay sürüyor, milyonlarca insanı ağırlıyor ve bu, büyük bir potansiyel
teşkil ediyor. Bunların hepsi de sektöre yansıyacak.
Elbette EXPO, İzmir’in uzunca süredir var
olmak istediği bir uluslararası arena…
Geçtiğimiz sene kıl payı
kaybettik. Karşımızda güçlü bir kent vardı, Milano… Bir deneyim oldu ama
inşallah 2020’yi iyi hazırlanarak ve geçmişte yapmış olduğumuz hatalara
düşmeyerek alabiliriz.
“Liman
Arkası”ndan söz ettik; Kemeraltı’nı bir süredir konuşuyoruz… Yakın gelecekte
İzmir’i bekleyen diğer kentsel ölçekli projeler nelerdir?
İzmir’in
fuar alanı, kente dar gelmeye başladı. Şimdi havalimanı yolunda, serbest
bölgenin yanında yeni bir fuar alanı geliştirilmesi söz konusu… Bu proje de
gerçekleştirilirse, beraberinde getirdiği turizm potansiyeli ve gerektirdiği alt
yapı ile kente artı bir canlılık sağlayacak.
Öte yandan biliyorsunuz
İzmir, sınırlı bir coğrafya. Bir gerdanlık gibi yayılmış olan bir körfez var;
arkada ise dağlar… Dolayısıyla yerleşim sınırlı… Bizim muhakkak surette
yapacağımız şey ise, kenti yenilemek; gecekonduları ve eski yerleşimi daha
çağdaş, daha yaşanabilir mekanlar haline getirmek… Yani bu yeni projelerin
yanında, insanlarımızın yaşam kalitesini artıracak projeler yürütmemiz ve
bunları “hakçılık” ve “habitat” ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirmemiz
önemli.
Tüm bunlar, tabi ki
İzmir’in nüfusunda belli bir miktarda artış ve hatta patlama getirebilecek
girişimler…
Bekleniyor, tabi ki bekleniyor. Aslında üzüldüğümüz,
İzmir nüfusunun eski artış ivmesini kaybetmiş, hafif çapta da olsa bu anlamda
durağanlık yaşanmış olmasıdır. Dolayısıyla İzmir bir patlama yapabilir diye
düşünüyorum.
Kentin göç alması,
bir kent aktörü olarak arzuladığınız bir şey midir?
Burada patlama
beklentim, göç almak üzerine kurulu değil. Çünkü sadece nüfus artışı değil, yeni
yatırımlar ve yeni kazanılan kentsel alanlar da bir “patlama” yaratacaktır.
Mesele, yalnızca bina yapmak da değil! Orada yaşayan insanların sosyal yapısını
ve yaşama kalitesini artırması da bir “patlama” olarak
değerlendirilebilir.
Biliyorsunuz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul için 2023 vizyonunu açıkladı ve çok
büyük ölçekli bir kentsel ve coğrafi müdahale önerdi. Siz de bizim için İzmir’in
2023 vizyonuna yönelik bir portre çizebilir misiniz?
Başbakanımızın
getirdiği bu projeyi, elbette takdir ile karşılıyoruz. Bizim de İzmir’de Ticaret
Odası olarak Üçkuyular ile Bostanlı, Karşıyaka arasında bir alt ve üst geçit
yaratma projemiz var. Bu da İzmir için ikinci bir boğaz gibi olacak; kentin iki
yakasını birleştirebilecek.
Sonraki sayfa: "Hükümete yeni
pazarlar vaat eden bölgelerde barter anlaşmaları yapmalarını
önerdim"
>>>>>>> "Hükümete yeni pazarlar
vaat eden bölgelerde barter anlaşmaları yapmalarını önerdim"
2009 ekonomik krizinin üstünden geçen 1,5
senelik dilimin ardından İzmirli yapı sektörü firmalarının güncel durumunu
paylaşabilir misiniz? Badireler ne derece atlatılabildi?
Biliyorsunuz
bu badireler 2000 yılından bu yana aralıklarla yaşandı. Sektör de çıkıştan inişe
geçti. İnanılmaz küçülmeler yaşadık. 1,5 yıldır ise ivme kazanmaya başlamış
durumunda. Ancak 2007’ye dönüş anlamında daha zamana ihtiyaç var. 2012-2013’te
tekrar eski gücüne kavuşmuş olacağına, sektörün yeniden çıkışa geçeceğine
inanıyorum.
Öte yandan Türk inşaat sektörü, dünya sıralamasında Çin’den
sonra ikinci sırada yer alıyor! Türkiye’nin dış müteahhitlik hizmetleri
bakımından da büyük faaliyetleri var. Bilhassa Kuzey Afrika ülkelerinde ve Türki
Cumhuriyetlerde büyük bir potansiyelimiz var. Bu bölgelere, Afrika ülkelerine
Bakanımız ile birlikte ziyarete gittik; son olarak da geçtiğimiz günlerde
Başbakanımız ile Moskova’daydık. Oralarda da dış müteahhitlik hizmetleri üzerine
temaslarda bulunuldu. Amaç, inşaat sektöründe yeni pazarlar bulmak… Sonuçta bir
Pazar kapanırsa, bir diğeri açılıyor; ayrıca mevcut olanı da büyütmek gerekiyor.
Tek bir coğrafyaya odaklanmamak gerekiyor. Orada –Libya’da ve Mısır’daki son
olaylar gibi- bir şey olursa, tüm pazarınızı kaybediyorsunuz.
Ben
hükümet yetkililerine, yeni pazarlar vaat eden bölgelerde yine hükümet bazında
barter anlaşmaları yapmalarını öneriyorum. Bu nasıl olacak? Siz, diyelim ki
Afrika ülkesinde iş yapacaksınız, ama gelişmekte olan bu ülkeye dair bir
garantiniz yok! Ve diyelim o ülkede petrol çıkıyor (Örneğin, Ekvator Ginesi’ne
gittik; İngilizler ve Amerikalılar inanılmaz bir kaynak bulmuşlar). Bu noktada
hükümetimiz, o bölgeden petrol alabilir. Siz de o bölgede inşaat yaparsınız.
Dolayısıyla ben, ona ödeyeceğim parayı size öderim. Mal karşılığı hizmet
sayesinde yatırımcı rahatlamış olur! Çünkü siz, Türk firma olarak oraya
gidiyorsunuz, inşaat karşılığı para alamayınca da sıkıntı çekiyorsunuz. Hükümet
de gidip, başka yerden 100 Liraya alacağı petrolü 95 Liraya alacak. Yani hükümet
de kazanacak! Üstelik kendi iş adamının önünü açacak. Böyle bir modelin
uygulanmasına ihtiyaç olduğuna inanıyorum.
Sonraki sayfa: "İzmir
olarak İstanbul’u da biraz kıskanıyoruz"
>>>>>>> "İzmir olarak
İstanbul’u da biraz kıskanıyoruz"
Uluslararası İzmir Yapı Fuarı, Yapı
Fuarı-Turkeybuild İstanbul’un nasıl bir yansımasını teşkil
ediyor?
Türkiye ekonomisinin en büyük lokomotifi elbette İstanbul;
ondan sonra gelen ise İzmir… Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul ise her geçen gün
hızla büyüyor; geçtiğimiz sene yaklaşık olarak 10 holde gerçekleştirilirken
fuar, bu sene 13 holde düzenleniyor. Yani yüzde 30’un üzerinde bir büyüme
kaydetmiş. Bizler de, İzmir Ticaret Odası olarak İstanbul Yapı Fuarlarına
yıllardır katılıyoruz; hiçbir karşılık almadan, masrafları Oda olarak karşılamak
üzere üyelerimizi buraya getiriyoruz. Üstelik bu sene bizim için de rekor bir
sayı oldu! Geçtiğimiz yıllarda –yönetmelik gereğince- yalnızca 80 üyemiz ile
katılabiliyorduk. Bu sene ise o yönetmeliği özel bir madde ile “deldik” ve 125
civarında, yani bir uçak dolusu üye ile Yapı Fuarı İstanbul’a geldik.
Yani İzmir Ticaret Odası’nın İstanbul Yapı
Fuarı katılımında da yüzde 30’un üzerinde bir büyüme
gerçekleşti…
Kesinlikle! Hatta yüzde 40’larda… Sonuçta bizim burada
olmamız, üyelerimizin teknik görgüsü ve yeni çıkan ürünler hakkında bilgi
alabilmeleri açısından son derece önemli. Fuarlar her üyenin kendi vizyonunu
geliştirmesi açısından etkin ve verimli buluşmalar. Biz de Oda olarak gerek
yurtdışı gerekse yurtiçi fuar katılımlarına destek veriyoruz.
Öte yandan
İzmir Ticaret Odası olarak kentimizde ekonominin canlanmasını oldukça
önemsiyoruz. Dolayısıyla İzmir Yapı Fuarı’nın da üç hol yerine dört holde
gerçekleştirilmesi için çabalıyoruz. Sayın Genel Müdür Barış Onay olsun, Genel
Müdür Yardımcısı İsmail Özcan olsun,
diğer tüm arkadaşlarımızla ve elbette uzun yıllardır beraber yol kat ettiğimiz
değerli büyüğüm Doğan Hasol ile birlikte YEM’i, kardeş kuruluş olarak görüyoruz.
Birlikte hizmet üretmekten de mutluluk duyuyoruz.
Biliyorsunuz İzmir’de
YEM ile birlikte aktiviteler de gerçekleştiriyoruz. İki sene önce Dante O.
Benini’yi getirdik; geçen yıl Tezuka’yı getirdik. İnşallah bu sene de
etkinliklerimiz devam edecek. Bizler de Yapı Fuarlarına olan desteğimizi
sürdüreceğiz. Ama sadece Ekim ayında İzmir Fuarı ile birlikte değil de, başka
dönemlerde de etkinlikler düzenleyebilmeyi diliyoruz. Üyelerimiz bunu
bekliyorlar. İstanbul’da YEM senede onlarca aktivite gerçekleştiriyor. Sonuçta
İstanbul’u da biraz kıskanıyoruz! (gülüyor)
|