azartesi günü İstanbul trafiğinden bazı görüntüler sunup, onların bir sonuç olduğunu yazmıştık. Bugün trafik çilesinin ardında yatan en önemli sebepler üzerinde durmak istiyoruz. Ama isterseniz önce İstanbul trafiği denince neden bahsettiğimizi bir görelim:
* Şehir Nüfusu 12 milyon. Günlük yolcu sayısı 10 milyon,
* Motorlu araç sayısı 2.5 milyon, görevli trafik polisi 3000,
* Bulvar, cadde, sokak yol uzunluğu 4000 km.
* Dört bin otobüs, 40 bin minibüs 19 bin ticarî taksi çalıyor,
* 60 gemi/feribot, 26 deniz otobüsü günde 120 bin yolcu taşıyor,
* İş yerleri 4.5 milyon insanı şehrin merkezine çekiyor.
* İki köprüden günde 400 bin araç geçiyor,
* Her gün 240 bin kişi hava alanına gidiyor veya geliyor,
* 19 bin taksinin 5 bini yolcuyla, 14 bini ise yolcu aramak için ana yollarda geziyor.
* Trafiğe her gün 600 yeni araç giriyor. Yani İstanbul yolları her gün 3 km kısalıp, sıkışıyor. Sıkışmaması için her gün ya o kadar yol yapmak ya da bir büyük otoparkı hizmete açmak gerekiyor!
* Salıpazarı-Karaköy ve Haydarpaşa limanlarına ayda 160 gemi yanaşıyor,
* Toplam 120 km raylı sistemle günde 650 bin yolcu taşınıyor.
* İstanbul ulaşımının %89’u karayolları üzerinden % 7’si raylı sistemle, ancak %4’ü denizden sağlanıyor.
* Trakya-Anadolu transit geçişleri, mal sevkiyatı, kaza arıza ve tıkanma süreleri vs. eklenerek liste uzatılabilir...
Her madde ayrı bir yazı konusudur. Misal olarak sadece koyu harflerle verdiğimiz ulaşımın dağılımına dikkat çekmek istiyoruz.
İstanbul; Boğazın iki yakası, artı Haliç kıyıları ve Silivri’den Tuzla’ya Marmara’nın kuzey sahilleri olmak üzere 350 km kıyı şeridine sahip bir şehir. Ama denizle bu kadar iç içe olan şehirde deniz ulaşımının payı sadece yüzde dört!
60 yıl önce akar sularımızı neden değerlendiremediğimize akıl erdiremeyen bir yabancının “sular akar Türkler bakar” dediği söylenirdi. O adam şimdi İstanbul ulaşımına baksa her hâlde “deniz böylesine kucak açmış, İstanbullular karaya kaçmış” derdi, diye düşünüyoruz..
Mevcut deniz ulaşım düzeni İstanbul’un deniz kapasitesinin ancak üçte birini kullanıyor. Birkaç yılda bu kapasitenin üç katına çıkarılabileceği kanaatindeyiz.
Her deniz ulaşım noktasının toplu taşım hattıyla ve geniş otoparklarla desteklenmesi lâzım.
? Nasıl bir İstanbul?
Meseleye sadece ulaşım ve trafik nazarıyla bakmanın eksik, hattâ çok yanıltıcı olacağı kanaatindeyiz. Ne kadar yol yapılsa, köprü inşa edilse, kavşak düzenlense, gemiler yüzdürülse, ceza yazılsa İstanbul trafiği temeldeki sebeplere inilmedikçe zor düzelir.
Her şeyden önce gelecekte nasıl bir İstanbul istediğimize karar vermeliyiz. Bu kararı verirken İstanbul’un coğrafî konumunu, tarihî mirasını, sosyal ve iktisadî hayatımızdaki önemini bir daha düşünmeli. 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olacak İstanbul programıyla (varsa) daha uzun vadeli tasavvurları ve depreme dayanıklı İstanbul projesini bütünleştirmeli. İstanbul’a küresel vizyon kazandırmak için bir fırsattır.
Bize göre İstanbul’un temel meselesi göç, plânsız yerleşme ve eğitimsizliktir. Bunlarda sağlanacak iyileştirme, trafiği de ferahlandıracaktır.
İnsanların temel haklarına müdahaleyi asla savunmayız. Ama İstanbul’u korumak yaşanılır kılmak istiyorsak orada yerleşmenin ve yaşamanın bir standardı olmalı. İstanbul gibi bir metropolde sıkı kuralların olması doğaldır. Kuralsız ve sorumsuz yaşayanların, medenileşmemiş kalabalıkların istilasından şehir korunmalıdır. Hem şehre, hem eski sakinlerine, hem de yeni gelenlere yazık oluyor.
|