b>Can Dündar, NTV'de ilgiyle izlenen programı "Neden?"de çok isabetli bir kararla önceki akşam İstanbul'u masaya yatırdı. 2 eski Belediye Başkanı Dr. Nurettin Sözen ve Ali Müfit Gürtuna, AKP Milletvekili (eski Beyoğlu Belediye Başkanı) Nusret Bayraktar, 2 öğretim üyesi İTÜ'den Prof. Nadir Yayla ve Bilgi'den Prof. İhsan Bilgin'le birlikte İstanbul'un bugünkü tıkanmışlığının nasıl aşılabileceğini tartıştık.
Tahrik edici unsur, tabii ki Başbakan Erdoğan'ın İstanbul'a vize uygulanması ve plakaların dondurulması önerisiydi. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş, gündüz saatlerinde bir basın toplantısı düzenlemiş ve sorumluluğu eski belediye başkanlarına atarak, İstanbul'u yanlış planladıklarını, gelecek varsayımlarının yanlış çıktığını savunmuştu.
İstanbul soyuluyor
2.5 saat boyunca sadece İstanbul'u düşünüp, diğer 5 konuşmacının farklı bakış açılarıyla çözüm önerilerini alt alta koyduğumda benim vardığım sonuç şu oldu: İsterseniz 50 yıl sonrasını doğru tahmin eden planlama yapın, son 3 yılda hayretle tanık olduğumuz gibi aklınıza her gelen yere gökdelen dikmeye kalkıp, 100 metrekare üzerine 2 katlık imar iznini 6 kata çıkarırsanız, İstanbul tıkanır, çöker. 4 katlık yere 14 kata izin verdin mi orada rant da oluyor, rüşvet de!
Programı izleyen Prof. Dr. Burhan Şenatalar'ın, dün sabah telefonla arayarak, kendi evinin bulunduğu mahalleden verdiği aşağıdaki örnek bile, son dönemde İstanbul'un nasıl soyulduğunu gözler önüne seriyor:
"Şişli Camii'nin karşısında Fulya'ya inen caddede Kadıköy'e minibüsler kalkar. Oradan aşağı doğru inerken gökdelen inşaatları peydahlandı. Üstelik orada zaten rezidans olarak kullanılan bir gökdelen var. Sağlı-sollu inşaat halindeki gökdelenleri geçip Fulya'nın aşağısına indiğinizde de dolu bir gökdelen daha var (Polat Towers). Bitmedi! Polat'ın ve Fulya Stadı'nın çevresine de yeni rezidanslar yapılıyor; Cevahir Alışveriş Merkezi de orada. Şimdi bu bölgede trafiğin kilitlenmemesi mümkün mü? Oranın trafiği kilitlenecek ve belki 3 saat açılamayacak."
Al gülüm ver gülüm! Birilerinin cebi dolarken, bütün şehir nüfusu zararlı çıkıyor. Kilitlenen trafikte çılgına dönen İstanbullu, kendi hakkını kendi aramaya başlayınca, orman kanunları geçerli oluyor.
"Devleti takan yok"
Dün Tufan Türenç, Hürriyet'teki yazısında İstanbul için devleti göreve çağırıyordu:
"Ne vize, ne de plaka sınırlaması...
Her şeyden önce İstanbul'a devleti getirip oturtmak gerekir.
Kenti talan etmek isteyenlere...
Dağa taşa gecekondu konduranlara...
Ormanları yok edip kaçak villalar, siteler yapan ve bunları milyon dolarlara satanlara...
Kaçak apartman, kaçak gökdelen dikenlere...
Güzelim Boğaz'ı betona dönüştürenlere...
Bunların tümüne dur diyen, yakasına yapışıp hesap sorabilen devleti egemen kılmak gerekir. Çünkü İstanbul'da devlet yok.
Daha acısı devleti takan yok."
Kural tanımazlığın bir süredir hızla tırmandığı İstanbul, son aylarda birdenbire tıkandı, çöktü. Adına ister devlet deyin, ister hukukun üstünlüğü deyin, ister kimsenin gözünün yaşına bakmadan kuralların uygulanması deyin... İstanbul'un acil müdahaleye ihtiyacı var.
|