Yalıtımla Hem Siz Kazanın...
Başkent Moda Günleri Marshall’la...
İSO 500 Listesinde İMSAD Üyesi...
İstanbul’un Rengine Karışın
Tüketicilere ‘kendilerine özgü bir yaşam tarzı’ öneren Marshall, kentsel standartların yükseltilmesi anlamında da İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesini destekliyor. Marshall, bu desteğini de ‘en renkli kültür başkenti İstanbul’ ifadesi ile somutluyor. Aslında renk burada bir metafor. Marshall Satış ve Pazarlama Müdürü Gökhan Erel,
Marshall'ın 2007 yılı için hazırlattığı 'Boya Sezonu Açılıyor' reklamı, 13 bin 500 çok çalışkan nalburun beklediği 'an' üzerine odaklanıyordu. Sabahın erken saatlerinde 'o beklenen an' için dükkanlarına koşturan nalburlarla birlikte, onların yürüyüş güzergahlarından başlayarak şehrin yeniden renklenmeye başladığına tanıklık ediyorduk. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘İstanbul’un geri kazanımı projesi’ olarak dillendirilen İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesi süreci de, her anlamda ‘renkli’ bir İstanbul vadediyor. Kültürler arası iletişim, yenilenecek fiziksel çevre, artacak sanat üretimi, kamusal diyalog bunlardan bazıları. Renkleri ve danışmanlığı ile tüketicilere ‘kendilerine özgü bir yaşam tarzı’ öneren Marshall, kentsel standartların yükseltilmesi anlamında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesini destekliyor. Marshall, bu desteğini de ‘en renkli kültür başkenti İstanbul’ ifadesi ile somutluyor. Aslında renk burada bir metafor. Marshall Satış ve Pazarlama Müdürü Gökhan Erel, ‘renk’in tırnak içerisinde okunması gerektiği düşüncesinde. “İstanbul’a bir ‘gusto’ arandığını söyleyebiliriz” diyen Erel, bunu, modernleşmenin her bir yana cam binalar dikilmesi olarak algılanmasına bir isyan olarak değerlendiriyor. Gökhan Erel ile bir boya firması için 'renk'in ne anlama gelebileceğinden sosyal sorumluluk projelerine, İstanbul Kültür Başkentliği sürecinden İstanbul'un renklerine kadar lafın lafı açtığı uzun bir röportaj yaptık. MesutT: Marshall için renk ne anlama geliyor? Marshall, eski sahibi Yorgo Toprakçıoğlu’nun Türkiye’de inşaat sektöründe daha boya ve renk kavramı yokken 53 yıl önce Amerika’dan getirdiği bir şirket. Türkiye’de renk, çok dar anlamıyla anlaşılmış; bir Akdeniz ülkesi olmamız nedeniyle beyaz hep çok ön plana çıkarılmış. Bu anlamda boya şirketlerinin renk alternatiflerine yönelmesi de pek cazip olmamış. Fakat pazarda rekabetin gelişmesi ve insanların da boyadan beklentilerinin değişmesi neticesinde durum değişmiş. MesutT: Beklentilerde nasıl bir değişmeden bahsediyoruz? Boya, 20 – 30 yıl öncesine kadar hala bir temizlik malzemesiyle eş değer bir işlev taşıyordu. Ancak mimari olgular değiştikçe, insanların renk hislerinin de değiştiğini farkettik. Mimari açıdan bakarsak, eski Osmanlıda kullanılan birçok renk 60’lı 70’li yıllar Türkiye’sinde unutulmuş. Ancak, o kültürün hatırlanmaya başlaması ile ve Sedat Hakkı Eldem gibi mimarların yetişmesi ile yeniden çok renkliliği keşfetmişiz. Ayrıca boya ve renk teknolojisi de çok hızlı gelişti. Artık elimizdeki bilgisayar destekli makineler ile 6 milyon renkten herhangi birini 30 saniyede beğeninize sunacak hale geldik. Renklerin kombinasyonları çok önem kazanmaya başladı; çünkü yan yana geldikleri zaman çok kötü olan ya da bir sihir etkisi yaratan kombinasyonlar var. Dolayısıyla, boya firmaları olarak sadece renkleri üretmek değil, aynı zamanda trendler yaratmak, insanların his dünyasını değiştirmek ve modayı teşvik etmek gibi misyonlar üstlendik. 20 yıl önce sektöre ilk adım attığımızda ‘renklere ve zevklere karışılmaz’ gibi olan söylemler, şimdi değişti. Artık insanların rengine de zevkine de karışmak zorundasınız; çünkü trendleri siz ayarlıyorsunuz. Biz şirket olarak 3 yıl önce moda tasarımcılarıyla çalışmaya başladık. Moda dünyasından aklınıza gelebilecek önemli insanların birçoğu ile çalıştık ve kendimize hedef kitle olarak da hanımları belirledik.
|