‘İstanbul’un Rantı İstanbullulara’
Kemal Kılıçdaroğlu, AKP döneminde yaşanan yolsuzlukların Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyüklükte olduğuna dikkat çekerek talan edilen İstanbul’un rantının bundan böyle sadece İstanbullular tarafından kullanılacağını söyledi. Kentlileri doğrudan ilgilendiren 3. köprü gibi konularda referandumlar düzenleyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu,
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP döneminde yaşanan yolsuzlukların Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyüklükte olduğuna dikkat çekerek talan edilen İstanbul’un rantının bundan böyle sadece İstanbullular tarafından kullanılacağını söyledi. Kentlileri doğrudan ilgilendiren 3. köprü gibi konularda referandumlar düzenleyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, yürütecekleri sosyal projelerle güçlü bir doku oluşturacaklarını, her evde en az bir kişiye sigortalı iş imkânı sunacaklarını anlattı. Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın 23 şirketi ile holdinge benzeyen İBB’nin varlıklarını satarak kaynak elde etmeye çalışmasını da eleştirerek “Böyle bir belediye başkanı o koltukta oturmamalıdır” dedi. Kılıçdaroğlu, Topbaş’la ilgili elinde bulunan dosyaları açıklamanın öncelikli işi olmadığını, asıl hedefinin yolsuzluklar değil İstanbul’a kazandıracakları projeler olduğunu söyledi. Kendisini eleştirenlerin “Sadece yolsuzluk dosyalarına bakıyor. Projesi yok” söyleminin arkasına saklandıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Elimde dosyalar olduğunu daha önce söylemiştim. Şimdi herkes açıklamamı bekliyor. Bunlar açıklanacaktır ama öncelikli değil. CHP ve bizim seçmenimiz yolsuzluklara karşı çok duyarlıdır. AKP döneminde ortaya konan yolsuzluk dosyalarının büyüklüğü Cumhuriyet tarihinde görülmemiştir. Yolsuzluk AKP ile beraber kurumsallaştı. Bunu ben değil, Avrupa Birliği (AB) İlerleme Raporu söylüyor” dedi. Kılıçdaroğlu, İBB’ye bağlı 23 şirketin gelir gider tablosunun kamuoyu tarafından bilinmediğini ifade ederek büyükşehrin adeta bir holding gibi olduğunu ve bu nedenle olağanüstü bir kaynağının bulunması gerektiğini belirtti. Kadir Topbaş’ın 2006 yılında yaptığı “Bütçemizi şeffaf yapacağız, İstanbul’a açıklayacağız” sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Niye bugüne dek şirketlerin bilançolarını açıklamadınız? Mesela İSPARK’ta hiç harcama yok, sürekli para alınıyor. O para nereye gidiyor, nasıl kullanılıyor?” diye sordu. İBB ihalelerinin yandaşlara verilerek kaynakların savurganca kullanıldığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “1 liralık işi 5 liraya yaptırıyorlar. O nedenle 15 yılda yapamadıklarını 5 yılda yapacağız diyoruz. Para var çünkü. Bütçesi 10 milyar dolar İBB’nin” dedi.
‘Kentin sosyal dokusu iyileşecek’ Kılıçdaroğlu, İstanbul’un yoksulluk, işsizlik, dışlanmışlık gibi sosyal sorunlarla boğuşan bir kent olduğunu belirterek işsizlerden sokak çocuklarına, kadınlardan yoksullara kadar geniş bir yelpazede sosyal projeler geliştirdiklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, İstanbul’u metro sorunu kısmen çözülmüş, sosyal dokusu güçlü bir kent haline dönüştürmek istediklerini söyleyerek uygulamaya koyacakları projeleriyle ilgili şu bilgileri verdi: “Metro hattının gelişmesiyle metro çıkışlarında açılacak olan küçük işletmeler, butikler, iş merkezleri küçük esnaf için yeni iş imkânı yaratacaktır. Bir kentin kalkınması ancak yoksulluk sorununun çözümüyle mümkündür. Biz öncelikle İstanbul’un yoksulluk envanterini çıkaracağız. İhtiyaç sahibi ailelere ‘aile sigorta’ kapsamında belirli miktarda yardım yapacağız. Belediyede iş imkânı olduğunda bu ailelerden kişileri eleman olarak alacağız. O insana iş yaratınca, verdiğimiz ödemeyi keseceğiz. Ayrıca ‘Gönüllü Aile’ projesi geliştirdik. Bu sayede Şişli’deki bir aile ile Sultanbeyli’deki bir aile bir araya gelecek ve birbirlerini tanıyıp, anlayacaklar. Cumhuriyet Halk Evleri projesini partiden bağımsız İBB’nin önemli bir sosyal kurumu haline getireceğiz.” Evsizler, kimsesizler, yaşlılar ve sokak çocukları için özel bakım merkezleri yapılacağını da belirten Kılıçdaroğlu, merkezlerde görev alacak insanların gönüllülük usulüyle seçileceğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Bu merkezlerde insanlara sosyologlar, psikologlar, doktorlar, öğretmenler yardımcı olacak. İstanbul’daki kimsesiz çocuklar bir süre sonra yeraltı dünyasının elemanları haline dönüşler. Bu çocuklara sahip çıkacağız. Bu merkezlerde hoşgörü sahibi, gönüllü kişilerle çalışacağız” dedi.
‘Siyasi irade eksikliği kaynak yetersizliğinden doğuyor’ Bir kente gökdelenlerin inşa edilmesinin gayet normal olduğunu, ancak buna o kentin mimarlarının ve şehir plancılarının karar vermesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Buna belediye başkanı karar verirse yanlış yapmış olur” dedi. Kılıçdaroğlu, depremi bekleyen kent olarak İstanbul’da hazırlık çalışmalarının çok ağır gitmesini eleştirdi. Siyasi irade eksikliğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, “İrade eksikliği kaynak yetersizliğinden doğuyor. İmar değişiklikleri ile süratli bir kent yenileşmesi sağlanacak” dedi. Kılıçdaroğlu, kentsel dönüşüm yerine kentsel yenileme kavramını savunduklarını belirterek “Kentsel dönüşümde bir alandaki binaları, gecekonduları yıkıyorlar. Orada yaşayanlara kentin başka bir yerinde bina yapıp ‘gelin burada oturun’ diyorlar. Orası olağanüstü bir rant alanı oluyor ve yandaşlarına tahsis ediyorlar. Bizim bahsettiğimiz kentsel yenileşmede, diyelim bir bölgede 7 bin gecekondu ya da sağlıksız yapılanma var. Oraya özgü bir imar durumu geliştireceğiz. O imar durumu sonucunda alanın rantı çok büyüyecek. Biz planları çizeceğiz, yeşil alanları sosyal donatı alanlarını belirleyeceğiz. Müteahhitler de gidip ev sahipleri ile anlaşacaklar. Belediye herhangi bir bedel ödemeyecek. İstanbul’un rantını İstanbullu kullanmış olacak. Sulukule’de, Tarlabaşı’nda bu yöntemi uygulayacağız. Yasal olarak geri dönüşü mümkünse mağdur olan hak sahiplerine haklarını vereceğiz” dedi. İstanbul’daki meydanların yetersizliğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, kültür merkezlerinin de kent geneline yayılmasının önemine işaret etti. 2010’da Avrupa’nın kültür başkenti olacak İstanbul’da yapılan hazırlıkları yetersiz bulan Kılıçdaroğlu, AKM’nin yıkımı için yapılan girişimleri de eleştirdi. Barajsız proje “Kışın debisi yükselen Melen Çayı’ndaki suyu biriktirmek ve kirli suyu dinlendirip arıtabilmek için baraja ihtiyaç var” diyen Kılıçdaroğlu, su havzalarında 24 bine yakın kaçak yapı olduğunu, İSKİ’nin bu yüzden İBB’ye dava açtığını belirtti. Kılıçdaroğlu “Havzaları mutlaka korumak gerekiyor. Yasadışı olaylara göz yumarsanız iyi bir yönetici olamazsınız” diye konuştu.
‘Belediye iflasta’ İETT işçilerinin aylıklarının aylardır ödenmediğini de anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Topbaş ‘Çok değerli bir arazi vardı elimizde Dubai şeyhine sattık ama olmadı, engellendik’ diyor. Oradan gelecek parayla İETT işçilerinin maaşını ödeyecektik diyor. Bir belediye başkanı bunu söylüyorsa, o belediye artık iflas etmiştir. Bir belediye başkanı bunu diyorsa, o koltukta artık oturmamalıdır. Çünkü siz ancak varlıklarınızı satarak çalışanın maaşını ödeyebiliyorsunuz demektir. Girişimci belediyeciliğin özünde üretim vardır. Her şeyi sattınız diyelim, o zaman kenti nasıl yöneteceksiniz? Kenti nasıl cazibe merkezi haline getireceksiniz? Topbaş ve ekibinin kent vizyonu yok. Ciddi bir açmaz bu... Devlet bütçesinden sonra en büyük bütçeye sahip kurumu yönettim. Para nasıl toplanır, nasıl harcanır gayet iyi bilirim. 5 yıl içinde hem farklı bir İstanbul hem geliri için merkezi hükümete yalvarmayan bir İstanbul görecekler. Başbakan beni Diyojen’e benzetiyor ya, ona Diyojen’in bir sözünü hatırlatmak isterim ‘Gölge etmeyin başka ihsan istemem’... Bunlar gelir, bizim 15 yılda yapamadığımızı 5 yılda yaparlarsa ben halka nasıl hesap vereceğim telaşına düştü.” İşçilere sendika Kılıçdaroğlu, taşeronlaşmaya sıcak bakmadığını vurgulayarak “İşçiler çalışıyorsa sendikalı olabilmeli. Eğer merkezi hükümet kurallar belirler ve şu sayının üzerinde işçi çalıştıramayacaksınız derse, sizin bazı hizmetleri yerine getirmeniz gerekiyorsa o işi ihale etmenin dışında bir şansınız yok. Ama belediye içinde taşeron işçi çalıştırılmasına karşıyım” dedi. 80 km. metro İstanbul’un ulaşım sorununun ancak metro projeleriyle giderilebileceğinin de altını çizen Kılıçdaroğlu, AKP zihniyetinin, eski İBB Başkanı Nurettin Sözen’in başlattığı metro projesini “kerhen” devam ettirmenin ötesine gidemediği vurguladı. İBB’nin 10 milyar dolarlık bütçesinin pek çok yatırım için yeterli olduğunu da yineleyen Kılıçdaroğlu, “İBB bütçesi sıradan bir bütçe değildir. Türkiye’nin 1-2 milyon dolar için IMF kuyruğunda beklediğini düşünürseniz İBB’nin bütçesinin önemi daha net anlaşılır. Bu kaynakları ve öncelikleri iyi belirlerseniz ve harcamaları savurgan bir anlayışla yapmazsanız, bu parayla çok şey yapabilirsiniz” dedi. 15 yıldır geçmeyen 1/100 binlik Çevre Düzeni Planı’nın İBB Meclisi’nden çıkmak üzere olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, “Biz geleceğiz 1 yılda çıkaracağız dedik diye şimdi çıkarıyorlar. Eğer 1/100 binlik plan gerçekten sağlıklı yapılmışsa uygulanır” dedi.
Raylı sisteme geçilebilir Avcılar-Zincirlikuyu arasında hizmet veren metrobüs hattının eksikleri olduğunu ve eksikliklerin giderilmesi için de bir dizi proje geliştirdiklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, metrobüs hattının iptal edileceği yönündeki endişelerin yersiz olduğunu söyledi. Hattın ileriki dönemlerde raylı sisteme dönüştürülmesinin daha kârlı olacağını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bu projenin önünü kesmek, durdurmak doğru değil. Ancak özellikle duraklarda kurulan üst geçit sistemleri çok sağlıklı değil, düzenlemeye ihtiyaçları var. Sistemi raylı hale getirmek de gerekebilir. Bu sayede yolcu kapasitesi 1’e 8 oranında artar, belediye de ciddi kâr elde eder. Biz mevcut yönetimin başlattığı bütün projelere devam edeceğiz. Biz İstanbul’un sorunlarını kökten çözmek ve kentin kaynaklarının savrulmasını engellemek istiyoruz” dedi. |
-
Kılıçdaroğlu'nun yolsuzluklar konusunda söyledikleri tamamen doğru, çünkü rakamlar çok yükseldi, dolayısıyla rantlar da arttı. Problem Kılıçdaroğlu'nun sistemi düzeltmeye yönelik çözüm arayan değil, varolan sistemden faydalanmaya çalışan kafa yapısında. Öyle olmasaydı İstanbul'un rantı İstanbul'lulara demez, rant dağıtımının şifresi olan devletçi ekonomiyi (belediye şirketleri, devlete ait üretim ve hizmet şirketleri vb) ifşa ederdi. YANITLA
-
Hepsi aynı seçim vaadlerinden, torpil ve tanıdık meselesinden başka bir şey değil. taşeronun amacı sadece kısa dönem içinde yapılması gereken bir işin alt yüklenicilere yaptırılmasıdır. daimi olarak yapılan işleri de bu sınıfa sokmuşlar; temizlik, zabıta, sağlık gibi v.s işlerin ne alakası var taşeronla YANITLA
-
evet öyle, neden o zaman kanun teklifi verip bu işi halledip iktidar olmuyolar YANITLA
-
o zaman niye taşeronlaşmayla ilgili teklif vermiyolar ak parti hükümetini niye sıkıştırmıyolar.taşeron şirkette calışıp kamu işi yapanlar icin niye kanun teklifi vermiyolar YANITLA