le geçirmek istediğim belgeyi, İstanbul Life yayımladı.
CowParade İstanbul'da başlıklı haritada, nerede hangi inekler var, bunu kim yapmış sorularının yanıtını bulabilirsiniz. İneklerin izini sürebilirsiniz. Ben bir gün inek turuna çıkacağım.
İnek, benim çok sevdiğim hayvanlar arasında. Evcil hayvanlardan daha çok kendime yakın hissederim. O masum bakışları, geç algılaması, benim için saflığın simgesidir. Ona kutsal varlık muamelesi yapılmasını da olağan karşılıyorum, hatta destekliyorum.
İstanbul'un çeşitli yerlerinde sergilenen ineklerin birkaçını gördüm, önünde durup seyrettim.
Sütaş'ın ana sponsorluğunda gerçekleştirilen bu sevimli etkinlik, beni birkaç açıdan ilgilendiriyor.
Sanatçının, yaratıcı gücünü başka sanatçılarla karşılaştırabiliyor olması. İnekle, birtakım kavramlara, mesleklere, zevklere göndermeler yaparak, tek bir hayvan ekseninde yaratıcılık çeşitliliğini gözlemleyebilmek.
"Dikkat inek çıkabilir!" uyarısı bende şu duyguyu uyandırıyor. Keşke çıksa!..
Hürriyet'ten iki sanatçı arkadaşımızın Reha Erdoğan ve Latif Demirci'nin inekleri, bir süre gazetemizin kapısında bizi karşıladı.
Bugün itibarıyla, İstanbul'da tam 193 özel tasarım inek var.
La Fontaine'in masallarını okuyanlar, onun "Hayvanlar áleminden yarattığım kahramanlarla insanlar álemini anlatıyorum" sözünü anımsarlar.
Ben şahsen ineklere bakarken, kendime pay çıkarmadan edemedim.
İnek haritasının önemli bir özelliği var.
Alışveriş yaptığınız yerlerdeki, mahallenizdeki inekleri buradan görebilecek, önünden fark etmeden geçmeyeceksiniz.
Benim yolumun üstündeki birkaç inekten söz edebilirim.
Nişantaşı kahvelerinin bulunduğu caddede, kocaman bir kahve fincanının içine yatmış bir inek duruyor. Beyaz bir fincanın içinde keyif yapıyor.
Bir inek çoğumuzun konumunda. Yüzükoyun yatmış babydollu inek, laptopuna telefonla konuşuyor, bakıyor. La Fontaine'i çağrıştırmamak mümkün mü?
Hele bir çanta mağazasının önündeki pek şirin. Yaldızlı ineğin bedeni iki çanta kulpunun arasında, inek bir çantaya dönüşmüş.
İneklerin en yoğun bulunduğu semt Nişantaşı. Bütün caddelerinde bir değil birkaç inek var.
Bahadır Baruter'in İnek Lombak'ı da görülmeye değer.
Kentlerin caddelerinde, parklarında, bu tür sergilerin, heykellerin süreklilik kazanmasını hepimiz isteriz.
Boş sokaklar, boş alanlar, parklar beni rahatsız ediyor.
İstanbul'u, ineklerin izini sürerek dolaşmak hem eğlendiriyor hem de içimizdeki yaratıcılığı kışkırtıyor.
|