BR> Beklan Algan (Tiyatrocu): Kolej yıllarında,
askerlik yıllarında hep beraberdik onunla. Beraber yaşlandık, söylemekle
bitmeyecek kadar çok şey yaşadık. O, bu yurdun yetiştirdiği en büyük ve devrimci
kültür sanat neferiydi. ‘Sen benim kültür başkumandanımsın’ derdim
ona.
Haldun Dormen (Tiyatro Sanatçısı): Sanatçı
olamadığı için biraz buruktu ama sanat için öyle büyük şeyler yaptı ki, bu hiç
önemli değildi. Bir sanatçıdan daha fazlasını yaptı sanat için. Yeri
doldurulamaz bir insandı. Bu akşam seyahate çıkacağım için cenazesine
katılamayacağım, çok üzgünüm. Ama tek bir tesellim var İKSV yeni binasına
taşındı, o da onu gördü ve çok mutlu oldu.
Hülya Uçansu (İstanbul
Film Festivali eski yöneticisi): Onunla 25 yıl beraber çalışma onuruna
erişen insanlardan biriyim. Bu uzun yıllar boyunca, biz ondan imkânsızın mümkün
kılınabileceğini öğrendik. İstanbul Film Festivali şayet bugün dünya
festivalleri arasında çok saygın ve prestijli bir yere sahipse bunu Şakir
Eczacıbaşı’nın önümüze koyduğu vizyona borçluyuz. Kaybımız çok büyük,
sevenlerinin başı sağolsun.
‘Fotoğrafları ‘makine’ değil, onun
ardındaki kişiler çeker’
Bazı fotoğraflarını eleştirdiği dostu
Ara Güler’in ‘O kadar biliyorsan kendin çek’ sözleri üzerine fotoğraf çekmeye
başlayan Şakir Eczacıbaşı, Türkiye ve yurtdışında 40’a yakın sergi açtı, birçok
fotoğraf albümü yayımladı, yıllarca Eczacıbaşı Renkli Fotoğraf Yıllıkları’nı
hazırladı. “İlk günlerden bu yana fotoğraflarımı hep sokaklarda çektim.
Çarşılar, pazarlar, sokaklar, evler, araçlar, insan ve doğa parçaları belirli
bir ‘izlenimci’ yaklaşımla görüntü dünyama girdiler. 1980’lere doğru
fotoğraflarımda çizgiler yumuşarken, nesneler keskin olmaktan çıktılar” diyen
Şakir Eczacıbaşı’na göre “Fotoğrafları ‘makine’ değil, onun ardındaki kişiler
çeker. Sanatçının kişilik ve yetenek sorunlarını çözemez teknolojik kolaylıklar.
Bernard Shaw’un dediği gibi, ‘Kimse kendi iç dünya-sındakinden daha yüce bir
şeyi yaratamaz’.”
|