UNESCO Dünya Mirası Komitesi, İstanbul'u
Dünya Mirası Listesi'nden çıkarmamak için 1 yıl süre daha verdi. Eksikliklerin
2010'a kadar tamamlaması için bir dizi öneride bulunuldu. İspanya'daki toplantıda "Tehlike Altındaki Miras Listesi"ne alınması
gündeme gelen İstanbul, 1985 yılından bu yana Dünya Kültür Mirası Listesi'nde
yer alıyor.
UNESCO Dünya Mirası Komitesi'nin genel toplantısında görüşülen
Dünya Kültür Mirası taslak raporunda Osmanlı döneminden kalma ahşap binaların
korunmasına, Sulukule'ye, Sultanahmet'teki Four Seasons Oteli'ndeki ek inşaata,
Haliç'teki metro köprüsü inşaatına ve İstanbul'un trafik master planı gibi
uygulamaların İstanbul'un kültür mirasını tehdit ettiği değerlendirmesine yer
veriliyor.
İstanbul'u en iyi bilenlerden tarihçi Prof. İlber Ortaylı ile
sanat tarihçisi Prof. Semavi Eyice ise İstanbul için asıl tehlikenin "insan"
olduğu konusunda hemfikir. Prof. Ortaylı'ya göre kurtuluş için hemşehri lazım:
"Gayri İstanbullular şehrin altını üstüne getiriyorlar. İstanbul'a hemşehri ve
vatandaş lazım her şeyden evvel. Kitle onlar; hemşehri falan değil." Prof.
Eyice'ye göre ise: "O İstanbul yok artık ve 'İstanbul güzel' demekle iş
bitmiyor. Halkı düzeltmek şart. Bu yapılmadan İstanbul düzelmez."
Ortaylı: Gayri İstanbullu şehrin altını üstünü
getiriyor
İstanbul için tanınan bu 1 yıllık ek sürede neler
değiştirilebilir? Herhalde "Bazı şeyleri durdurabilirler" diye ümit
ediyorlar. Vardır durduracakları şeyler.
Listede Four Seasons’ın ek inşaatı da
var... Four Seasons’a izin vermişler; nasıl yaparlar bilmiyorum. Ben
o dosyayı yazdım; karşı çıktığım zaman baktım, maalesef kurul adama izin vermiş.
Tasavvur edemiyorum; izin veriyorlar ve adam başlıyor. Başladıktan sonra da
Teknik Üniversite’den tasdik alması lâzım. Böyle bir kurul olur mu kardeşim;
insaf ya insaf...
UNESCO, "Ben burayı dünya mirası listesine alırım" diyor, para
mara verdiği yok. Az gelişmişlere yaptığı yardım önemli. "Kurallara uyarsın"
diyor. Bunlar çok bayılıyorlar, "Biz miras listesindeyiz" diye. Keyiften dört
köşeler.
Üç kuruş rüşvetle yapılıyor, üç buçuk kuruş bile
değil
Uyarıları ciddiye mi almıyoruz? Ciddiye
almamaktan ziyade, kendi hayatını, kazancını her şeyin önünde gören insanlar var
bu memlekette. Gidiyorsun mesela, Kovacılar Caddesi'ne. Kovacılar Caddesi,
Süleymaniye’de. Git orada bak evlere; ahşap evleri yıkıp
biriketten yapmışlar. Bunlar nasıl olur bilmiyorum. Üç kuruş rüşvetle yapılıyor;
üç buçuk kuruş değil. Ondan sonra oradaki Arpayemini Mescidi vardır. Onu acayip
bir şekilde restore etmişler. İçindeki mezar taşlarının yarısı yok. Bir de böyle
bir mezarlığı restorasyona girişti mi, taşları çalıyor o müteahhitler. Taşları
çalıp götürüyor herif. Böyle mezar taşı meraklısı bir sürü hödük herifler çıktı.
Kendi evlerinin bahçelerine bunları koyuyorlar. Böyle iptidai bir memleket yani.
Böyle insanlar var. Caminin yanında bir buçuk katlı ahşap vardı. Onun yerine
kocaman betonarme bina çıkmışlar. İstanbul’a bunu yapan
insanlar yabancı da buraya. Ben neyi savunacağım? Bizim insanımız değil ki
onlar. Bunları yapanlar bizim adamımız olamaz, garip insanlar. İstanbul’a layık olmak için etrafı gezeceksin devamlı. Türkiye’de
iktidara gelen her parti ve belediye bir rezillik yapmış vaziyette İstanbul’a.
Kontrol edemiyorlar, bu kadar açık. Nedir Süleymaniye’nin
altı? İnsan utanır bundan. Süleymaniye’nin altındaki binaları görün.
İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması kentin
durumunu kolaylaştırır mı? Bu hiçbir şey ifade etmez. Kendin
adam olacaksın. Kendin sahip çıkacaksın malına. Maalesef, İstanbul İstanbullu
olmayan insanlarla dolu ve bunlar her şeyi yapıyorlar. Korkunç insanlar var
böyle; bilemezsin. Nasıl yamyam herifler!
Menderes zamanında yıkılan mescitleri kim
fotoğraflamış?
1950’den sonra göç başlıyor... Menderes’in
yıktığı Sinan Mescitleri'ni kim belgelemiş o zaman? Fotoğraf makinası o zaman
kimde vardı? Kaç hoca Menderes zamanında yıkılan mescitleri fotoğraflamış,
belgelemiş? Ben çocuktum tabii. Benim için -12-13 yaşındaki çocuk için- fotoğraf
makinesi lüks bir şeydi. Ellerinde bir fotoğraf makinesi yok muydu bunların?
Beşiktaş’taki Sinan Paşa Camii’nin hamamını yıktı Menderes. Nerede, resmi var
mı?
Peki ne olacak bu işin sonu? Böyle
heriflere bırakmazlar hiçbir yeri. Çok açık bir şey. İstanbul’da oturanın
İstanbul’dan haberi yok. Gayri İstanbullular gelip şehrin altını üstüne
getiriyorlar; olur mu böyle şey? Ne yapayım yani vatandaşsa? Laf mı! Vatandaş
diye evime de girsin bari.
Pietro'nun kenarına gökdelen dikilir
mi?
Yönetici ve erk sahiplerinin sorumluluğu yok
mu? Onlar da zayıflar; bazı şeyleri engelleyemiyorlar.
Süleymaniye’nin dibine 6-7 kat kaçak bina çıkmışlar. Biriket, yığma veya
aşağılık beton binalar. Dünyada böyle bir şey olabilir mi? Sinan eseri bu;
Süleymaniye... St. Pietro Katedrali'nin kenarına gökdelen dikebiliyor musun veya
Notre Dame’ın kenarına? O eserler, bunun yanında nedir ki: Hiç!
|