İstanbul’un parklarında, meydanlarında
kentin simgesi durumuna gelmiş heykellerin çoğu bakımsızlıktan ve yöneticilerin
ilgisizliğinden dolayı harap durumda. Heykellerin bakımsızlık dışındaki en büyük
düşmanı ise “müstehcenlik” bahanesiyle sanat eserlerine
saldıran vandallar.
Kentteki heykellerin envanterine ulaşmak neredeyse mümkün değil. Ancak
Cumhuriyet’in ilanı’nın 50. yılı nedeniyle kentin çeşitli yerlerine 20 adet
heykel dikildiği biliniyor. Fakat bu heykellerin çoğunun da akıbeti meçhul.
Akıbeti belli olan heykellerin durumu ise hiç de iç açıcı değil. Cumhuriyet’in
50. yıldönümünde yani 1973’te Tophane’de dikilen
“İşçi” heykeli yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Heykeltraş
Muzaffer Ertoran tarafından yapılan heykel o dönem Avrupa’ya
yoğun olan işçi göçünü simgeliyordu. Heykel, dikildikten kısa bir süre sonra
ideolojik bir simge olarak algılandığı için saldırıların hedefi haline
gelmişti.
İstanbul’da Metin Haseki’nin 1973’te Gümüşsuyu
Parkı’na yerleştirdiği “Negatif Form” adlı heykel
dikildiği akşamın gecesi çalındı. Yavuz Görey’in Maçka
Taşlık Parkı’na yerleştirilen bronz soyut heykeli, 1984 yılında bir
kamyonun çarpması sonucu yıkıldı. Tamer Başoğlu’nun
Bediha Muvahhit anısına Yenikapı sahil parkına
yerleştirdiği soyut heykel de hurdacılar tarafından çalındı. Mehmet
Uyanık’ın “Birlik” isimli beton heykeli 1973’te
Beşiktaş’a dikildi. 1986’da dönemin Belediye Başkanı
Mümtaz Kola’nın “Gereksiz, hiçbir anlamı yok, yıkın” emriyle
kompresör tabancasıyla yıktırıldı. Sanatçı Kuzgun Acar’ın
“Tavus” isimli metal heykeli, Gülhane
Parkı’ndan 1984’te Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nce kaldırıldı.
Bihrat Mavitan’ın “Yükseliş” adlı alüminyum
soyut çalışması Hilton Oteli’nin Harbiye’deki giriş kapısı
önündeki alana yerleştirildi. Heykel, belediyenin tercihli yol yapımı sırasında
kayboldu.
12 Eylül mağduru heykel
Namık Denizhan, Divan Oteli’nin
karşısındaki yeşil alanda diktiği “İkimiz” adlı heykel 12
Eylül’den sonra kaldırıldı. Nusret Suman’ın betondan yaptığı,
Saraçhane’de belediye yanına yerleştirilen Mimar Sinan heykeli
de 1980 yılında kayboldu. Ferit Özşen’in
“Yağmur” isimli metal heykeli Arnavutköy’de
akıntı burnuna yerleştirildi. Heykel, yol çalışmaları sırasında belediye
tarafından söküldü. Fisun Onur’un Fındıklı
Parkı’ndaki soyut alüminyum kompozisyonu da Dalan
döneminde parkın düzenlenmesi sırasında 1985 yılında kaldırıldı. Kamil
Sonad’ın Gülhane Parkı’na yerleştirilen heykeli,
parkın yeniden düzenlenmesi sırasında yerinden kaldırıldı. Zerrin
Bölükbaşı’nın “Figür” isimli beton heykeli
Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu önüne yerleştirildi. Harbiye
Orduevi’nin bahçesi genişletilince heykel orduevinin bahçesinde kaldı.
Hüseyin Anka Özkan’ın Dolmabahçe Parkı’nda,
İnönü Stadyumu karşısında “Yankı” isimli beyaz boyalı soyut
metal heykel, boyaları dökülmüş ve üzeri yazılıp çizilmiş halde bulunuyor.
Zühtü Müridoğlu’nun “Mühür” isimli betonarme
heykeli Fındıklı Parkı’nın bir köşesinde ağaçların arasında
dikkati çekmeyecek kadar sıkışmış durumda.
‘Güzel İstanbul’ hurdalıkta
Gürdal Duyar’ın “Güzel İstanbul” adlı
yapıtı, Karaköy’de Yüksek Kaldırım Caddesi’nin bittiği
noktadaki küçük alana yaptırıldı. Heykelde, denizden yeni çıkmış, saçlarını
geriye doğru savurarak oturmuş çıplak bir kadın tasvir ediliyordu. Sanatçının,
İstanbul’un güzelliğini, denizini çıplak bir kadın figürüyle özdeşleştirdiği
heykel müstehcen bulundu ve politik baskılar sonucunda kaldırıldı. Yakınındaki
genelevle ilişkilendirilen heykel Karaköy’den kaldırılıp önce
Kumkapı’ya götürüldü. Daha sonra tepkiler sonucu buradan
kaldırılan heykel Yıldız Parkı’nın ücra bir köşesine hurdaların
arasına atıldı.
‘Heykellerin görünmesi engelleniyor’
İstanbul’daki heykeller üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan fotoğraf
sanatçısı Ferda Çağlayan, kentin parklarında, meydanlarında,
heykellerin çoğalmasıyla bu sanatının kitlelere ulaşabileceğini belirterek,
“Zarar görseler de insanların heykele aşina olmaları, ilişki kurmaları,
yakınlaşmalarının başka yolu yoktur. Asıl sorun heykellerin yapıldıktan sonra
hiçbir bakım ve onarımının yapılmamasıdır. Oysa bu şehirde kaldırımlar bile 2-3
yılda bir değiştiriliyor” dedi. Açık alanda yer alan heykellerin önemli bir
kısmının yeri, ışığı, çevresiyle ilişkisi ve estetik açıdan sorunlar taşıdığını
anlatan Çağlayan, “Heykellere sahip çıkması gereken belediyeler; heykelleri
afiş, pankart direği gibi kullanıyor. Heykelin önüne çevresine fidan, bitki,
çiçek dikerek heykelin etkisini azaltan, görülmesini engelleyecek orijinal
uygulamalara imza atıyorlar. Heykelin bu kadar horlandığı bir ülkede, sanatı
daha fazla sokağa taşıyacak projelere, sorumluluk duyan sanatçılara, sanatçı
örgütlerine ihtiyaç vardır” diye konuştu.
Heykeltraş Cemil Güntepe ise heykellerin yıpranma
nedenlerini şöyle anlattı: “Birincisi doğal koşulların getirdiği aşınmayla gelen
süreç. İkincisi bakımsızlık. Üçüncüsü ise darp. Darpın nedeni, Türkiye’de bu
sanatın yok sayılması. Bazı zihniyetteki insanlar bazı heykelleri kabul
edemiyorlar.” Heykellerin bakımının ve yenilenmesi için toplumun her kesimine
görevler düştüğünü ifade eden Güntepe şöyle devam etti: “Öncelikle insanların
kültür seviyelerinin yükseltilmesi gerekiyor. Zamanla yıpranan bir heykeli,
temizlemeyi bilen bilimsel bir ekibin çalışması gerekiyor. Orjinaline sadık
kalınarak, yenileme yapılmalıdır. Bu konuda rant döndüğünden yenileme
çalışmaları olumlu sonuçlar vermiyor. Bu bakım yerel yönetimlerin görevidir.
Onların da bu görevi yerine getirdiği söylenemez. Devletin tüm birimlerinin
bağlantılı bir şekilde çalışması gerekiyor.”
Sanata tahammülleri yok
Antalya Kemer’de MHP’den belediye başkanı seçilen
Mustafa Gül’ün göreve gelir gelmez ilk icraatı ilçenin
Çınarlı Kavşağı’nda bulunan “Aşk Heykeli”ni
müstehcenlik gerekçesiyle kaldırmak oldu. 2007 yılında açılışı yapılan heykel o
dönemde tartışmalara yol açmıştı. Heykeli yapan Zafer Sarı,
telif hakları yasası gereğince savcılığa suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de 1994 yılında
Altınpark’ta bulunan heykeltıraş Mehmet
Aksoy’a ait “Periler Ülkesi” heykelini “Ben böyle
sanatın içine tükürürüm” diyerek kaldırtmıştı. Asya- Avrupa
Bienali’nde birincilik ödülü alan heykelin kaldırılması büyük
tartışmalara neden olmuştu. Heykeltıraş Aksoy’un açtığı dava sonucu 2005 yılında
heykel yerine yerleştirildi.
|