Malatya'da gerçekleştirilen
İnşaat Sektör Kurulu Türkiye İstişare Toplantısının sonuç
bildirgesinde, ruhsat işlemlerinin özelleştirilmesi, imar durumu bilgisine her
vatandaşın rahatlıkla ulaşabilmesi, İmar Kanunu'nun yoruma gerek kalmayacak
şekilde yeniden düzenlenmesi, ruhsat başvuru evraklarının azaltılması ve yapı
denetim hizmet bedelinin gelişmişlik düzeyine göre bölgesel katsayı
uygulamasıyla hesaplanması önerildi.
MÜSİAD'ın ev sahipliğinde ve geniş bir katılımla Anemon
Otel'de dün gerçekleştirilen toplantının sonuç bildirgesinde, sektöre ilişkin
yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri yer aldı. Türkiye'nin kalkınmasında,
işsizliğin azaltılıp istihdamın arttırılmasında çok büyük payı olan inşaat
sektörünün önündeki en büyük engellerden birinin ruhsat, harç ve iskan alımı
aşamasındaki sorunlar olduğu vurgulandı. Mevcut yapı stokunun sadece yüzde
30'luk kısmının ruhsat ve iskanı bulunduğuna işaret edilen bildirgede, bu
tablonun, yapıların gayrinizami ve uygunsuz bir şekilde yapıldığı, az miktarda
bulunan ve imara uygun olarak inşa edilmiş olanların bile ekonomik, hukuki veya
başkaca nedenlerle iskansız olduğu çarpıcı gerçeğini gözler önüne serdiği
belirtildi. Öneriler
Ruhsat alımında yaşanan bürokratik
sürecin sıkıntılarına da yer verilen bildirgede, sorunlara ilişkin çözüm
önerileri şöyle sıralandı: ''İmar durumu
bilgisine her vatandaş rahatlıkla ulaşabilmeli. İmar Kanunu yoruma gerek
kalmayacak şekilde sadeleştirilerek yeniden düzenlenmeli. İmar Kanunu'nda son
derece karmaşık ve yoruma açık maddeler bulunmaktadır, bunun yerine sade,
günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte ve yoruma gerek bırakmayacak
netlikte yeniden düzenlenmeli. İmar durumu müktesep hak olarak kalmalı ve bu hak
en az 5 yıl devam etmeli. Ruhsat başvuru evrakları azaltılmalı. Çap, röperli
kroki, imar durumu, istikamet ve kot kesit alımı için ayrı ayrı müracaat yapmak
yerine, tek birimden tek evrak olarak alınması yeterli olmalı. Yapı denetim
hizmet bedeli gelişmişlik düzeyine göre bölgesel katsayı uygulamasıyla
hesaplanmalı. Ruhsat ve iskan harçları çeşitleri azaltılmalı. Ruhsat harç
hesaplarında belediyeler arası ücret dengesizliği giderilmeli ve harçlar merkezi
hükümet tarafından tespit edilmeli. Ruhsat harç hesaplarının sadeleştirilmeli ve
internetten ilan edilmeli. Ruhsat işlemleri tek merkezden koordine edilmeli ve
tek bir birimden tüm işlemler halledilmeli. Belediye müracaatlarında online
takip sistemi ve buna bağlı birim oluşturulmalı.''
''Ruhsat işlemleri özelleştirilsin''
Ruhsat işlemlerinin özelleştirilmesi istenen
bildirgede, eskiden devlet tarafından yapılan araç muayenelerinin artık özel
sektör tarafından yapılmasının, bazı Avrupa ülkelerinin kendi ülkelerine gitmek
için alınacak vize başvuru ve takip işlemlerinin bile özel sektöre devretmiş
olması gibi benzer konulardaki örneklerin bu önerinin gerçekleşmesini mümkün
kılabileceği belirtildi. Bunun hem belediyelerin görevini sadece denetim
otoritesi ve onay makamı görevine dönüştüreceğini ve bütün sorumluluğu özel
sektöre yıkacağı, hem de yatırımların hızlı bir şekilde başlamasının önünü
açacağı ifade edilen bildirgede, ayrıca özelleştirmenin oluşturacağı ilave
istihdamla ülke ekonomisine katkı sağlanacağı kaydedildi.
Bildirgede ayrıca iskan işlemlerinin
basitleştirilmesi önerisine yer verildi. Yerel yönetimlerin ruhsat için müracaat
edenleri belediyelerin tek gelir kapısı olarak görmemeleri gerektiği vurgulanan
bildirgenin sonuç bölümünde, ''İlgili personelin keyfi tutumlarına maruz kalmak,
yüksek bedelden ruhsat harçları ödemek, ayrıca ruhsat temin edilmesi için uzun
ve yorucu bir süreçte yoğun uğraşılar vermek anlaşılır bir durum değildir''
değerlendirmesinde bulunuldu. Dünyada ekonomik
açıdan da yükselen bir değer olan Türkiye'ye yatırım yapacak yabancı sermayenin
önünün bürokratik engellerin ortadan kaldırılarak açabileceği belirtilen
bildirgede, işlem yapılırken yabancı yatırımcının korunduğu kadar yerli
yatırımcının da aynı bürokratik kolaylıklardan faydalanmasının sağlanması
istendi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Uzun
Toplantı kapsamında düzenlenen 'İnşaat
Sektöründe Ruhsat, Harçlar ve İskan Aşamalarında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm
Önerileri' konulu panelde konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı İrfan Uzun, Bakanlığı tanıtarak, çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi.
Türkiye'de şehirlere doğru giderek artan insan akışının şehirlerde
gecekondulaşma ve altyapı başta olmak üzere birçok sosyal sorunların oluşmasına
sebebiyet verdiğini vurgulayan Uzun, altyapı ve şehirlerin de Türkiye'nin
günümüzde geldiği noktaya getirilmesini hedeflediklerini vurguladı. Uzun,
''Yaşanabilir çevre, marka şehirler, kentsel dönüşüm uygulamaları, yapı stokunun
iyileştirilmesi ve afete duyarlı bir Türkiye oluşturmak temel
hedeflerimizdendir'' dedi. Bakanlık olarak
'sürdürülebilir çevre ve yaşam kalitesi yüksek yerleşmeler' hedefine ulaşmak
için çalışmalara başladıklarını kaydeden Uzun, güçlendirme ve rehabilitasyon
ihtiyacı olan kentlere yeni finansman modelleri geliştireceklerini, sağlıksız
yapılaşma bölgelerini planlı, nitelikli ve sağlıklı yerleşmelere
dönüştüreceklerini anlattı. Kentsel dönüşüm hakkında katılımcılara bilgi
veren Uzun, bakanlıklarının kentsel dönüşüm uygulamalarına zaman kaybetmeden
başladığını bildirdi. Yapı ruhsat ve yapı kullanma izniyle ilgili konularda
katılımcıları bilgilendiren Uzun, hukuki açıdan yaşanan sorunlara da değindi.
Uzun, katılımcılardan yaşadıkları sorunlara ilişkin mevzuat değişikliği
taleplerinin kendilerine iletilmesini isteyerek, yapılacak çalışmalarda bunları
değerlendireceklerini kaydetti. ''TOKİ
pek çok zorlukla karşı karşıya kalıyor''
TOKİ Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Şahin de, inşaat
sektörünün 2002 yılından beri hızla ilerleyemeye başladığını belirterek, bu
yıldan günümüze kadar büyüme oranlarıyla ilgili bilgi verdi. İnşaat sektörünün
Türk ekonomisindeki payının yüzde 30'lara, tarım dışı istihdamdaki payının ise
yüzde 10'lara ulaştığını vurgulayan Şahin, sektöre ilişkin sorunların
aşılmasında kamu ve özel sektör ile sivil toplum kuruluşlarının ortak gayret
sarf etmesinin önemsediklerini ifade etti. TOKİ olarak 2003-2011 yılları
arasında 516 bin konut sayısına ulaştıklarını bildiren Şahin, 2023 yılına kadar
ikinci bir 500 bin konut hedefleri olduğunu kaydetti.
Bazı belediyelerin iskan harçlarında gelirlerini artırmak için belediye
meclis kararıyla harç talep ettiklerini, bu taleplerin kanunsuz olduğunu
vurgulayan Şahin, bu uygulamaların hem idarelerini hem de sektörü zor durumda
bıraktığını söyledi. Belediyelerle yaşanan sorunları anlatan Şahin, TOKİ'nin pek
çok zorlukla karşı karşıya kaldığını, bunun da konut sunum sürecini olumsuz
etkilediğini belirtti. Konut sunumunda her kurumun verdiği desteği artırmalarını
beklediklerini vurgulayan Şahin, ''TOKİ özellikle son 9 yılda hızlandırdığı
uygulamaları ve geliştirdiği modellerle sektörde rekabet içinde olan bir yapı
değil, yönlendirici, denetleyici ve eğitici bir sorumlulukla adeta bir şemsiye
görevi görmekte ve ihtiyaç sahibi hedef kitlelerin talep ve ödeyebilirliklerini
ön planda tutarak üretimde önemli bir rolü üstlenmiş durumdadır'' diye konuştu.
Kentsel yenileme programları çerçevesinde bugün
itibariyle 169 projede toplam 232 bin 596 konutluk gecekondu dönüşüm çalışması
yapıldığını, 134 bölgede de 63 bin 222 konutluk uygulama başlattıklarını
bildiren Şahin, bunların 32 bin 33'ünün tamamlandığını söyledi. Şahin,
amaçlarının Türkiye'deki konut sorununa çağdaş standartlarda çözüm üretmek
olduğunu, ihtiyaç sahibi hedef kitlelere sağlıklı konut imkanı sağlamak olduğunu
sözlerine ekledi. ''Ana muhalefet
kentsel dönüşümle ilgili kara propaganda yapıyor''
Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa
Kara da, inşaat sektöründe çalışmaların şeffaflıkla yürütülmesinin
önemine işaret etti. Kentsel dönüşümün ne denli önemli bir çalışma olduğunu
vurgulayan Kara, ''Ama maalesef ana muhalefet partisi bunu büyük bir siyasi
argüman haline getirerek, siyasete alet ederek kentsel dönüşümü fakirin elinden
arsaların alınıp zengine peşkeş çekilecek diye bir kara propaganda yapıyor''
diye konuştu.
|