İçgüdü ile Pazarlama Arası Bireysellik
/P> Pazarlama Amaçlı Bireysellik Sanıyorum, bütün dünyada ve uluslararası düzeyde uygulanan bir girişimdir. Nasıl, İskenderiye şehrini tasarlayan, işi, acayip kıyafetlere girerek, göze çarparak “size yakışan görkemli projelerim var” diyerek Büyük İskender’den koparmışsa, başkaları da şaşırtıcı söylemlerle şöhret olmuştur. Kuşkusuz yapılarından çok, yaptıklarıyla çarpıcı, aykırı sözleriyle üne ulaşmışlardır. Benim kuşkum, her konuda olduğu gibi bizim alanımızda da küçüklü, büyüklü birçok sapmanın yaşandığıdır. Nasıl ki, tarihte egemenler, sonra da iş dünyası, itibar kazanmak veya kazandıklarını sürdürmek için herkesin görebileceği bir yere anıtlar dikmek istemişlerse, küçükler de aynı düşünceyle güçlerinin yettiği kadar hayranlık uyandıran yapılar peşindeler. Bir yanda büyükler “en yüksek, en pırıltılı kuleyi kim dikecek?” diye, öte yanda büyümekte olan küçükler de kendi aralarında yarışmaktadırlar. Başka yönleri parasal güçlerinden daha kısa olanlar -genelde insanoğlu- kendi gücüne göre bu istekle yanıp tutuşur... Bu isteği yanıtlayacak sihirbaz, çevrede görülmemiş, görenleri hayran bırakacak yapı için mimar aranıyor. Bu nedenle mimar da kendini gösterecek, arananın kendisi olduğunu kanıtlayacak imgeler peşinde olacaktır. Mimar böyle bir tasarım için en uygun kişi değilse de, sahnede şaşırtıcı beceriler gösteren, anlaşılması güç söylemler yayınlayan küçük bir dâhi olmalıdır. Tıpkı sihirbazların gösteri bittikten sonra özel yerlerde satılan araçlarını bırakıp sıradan biri olarak eve gittikleri gibi, yayınlar içinde amaca uygun örnekler arayan mimarlar kendilerini iyi bilirler. Ressam karnını doyurmak zorundadır; mimar ek olarak, müşterisiz yapı yapamaz, müşterisiz yaşayamaz. Bu durumda ortama uymak zorunluluğu var. Bir ressam, resimlerini satabilmek için kendi yaklaşımından müşterisinin koşullanmaları yönünde bir sapma gösterdiğinde para kazanır ama sanat karşısında itibar kazanamaz. Bunun gibi, mimarın piyasaya veya bir kısım isteklere uyum sağlamasının iş almak ve müşteriyi mutlu etmek için iyi bir yol olduğunu, hele Türk burjuvazisinin (!) ithal yaklaşımlara olan tutkusunu biliyoruz. Fakat, bu bireysellik yaklaşımı değil, küçük veya büyük piyasacılıktır.
|