BR>“Birinci proje mükemmel olduğu için seçildi”
Kolokyuma hakim olan hararetli
tartışma ortamı, yerini tekrar yarışmanın en can alıcı noktalarından olan
49’uncu parsel sorununa bırakırken, Arzu Çetin Dursun’un açıklamalarını yeterli
bulmayan izleyiciler, yine yarışmanın ‘soru-cevap’ kısmında dile getirilen bir
maddeye istinaden sorular yönelttiler. Tescilli Beyoğlu Vergi Dairesi’nin
bulunduğu parselin mülkiyetinin kimseyi ilgilendirmeyeceği şeklinde verilen bir
cevabın hatırlatılması üzerine izleyiciler, “Geçiş başka, kullanmak başka!”,
“49’uncu parsel varken bir binayı gömmek başka, yokken başka!” şeklinde
itirazlarda bulundular. Seçilen proje üzerinde yoğunlaşan eleştiriler üzerine
jüri başkanı Gürel’in “Birinci proje mükemmel olduğu için seçildi” şeklindeki
açıklaması, kolokyumun gerilimini daha da tırmandırdı. Gürel’e gelen ilk cevap
ise, Mert Eyiler’dendi: “Bu yarışmanın üst-başlığı tutarsızlık olmalı!”
Eyiler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Madem mükemmel proje aranıyordu, o zaman
neden yarışma uluslararası ve çift kademeli değil de ulusal ve tek kademeli
olarak düzenlendi?” Yine şartnamenin katılığını ve jürinin ona karşı
teslimiyetçi tutumunu eleştiren Eyiler’den sonra yine söz alan Orhan Alkaya,
kolokyumun başından beri sürdürdüğü ılımlı tavrını bir miktar sertleştirerek,
tüm şehrin yakın tarihte yapılmış cahilce sanat binaları ile dolu olduğuna
dikkat çekti. Alkaya şunları ekledi: “Burada atılan adımın büyüklüğünü
küçümsemeyin! İstanbul’un en değerli noktalarından birinde, her kesimden görüş
alınarak düzenlenen bir yarışma, eşik atlamak demektir...”
Son olarak yarışmanın teknik zorluğuna getirilen eleştirilere sonuna kadar
hak verdiğini bir kez daha belirten Alkaya’ya cevap yine izleyicilerden geldi.
Turgut Alton’un, kimsenin teknik istekleri göz önüne almadığı dolayısıyla
şartnameyi de ciddiye almadığı şeklindeki yorumuna da cevap teşkil eden yorum,
ikinci mansiyon sahibi Ece Ceylan Baba’dan geldi. Kendi projelerin başından
itibaren danışmanlar ile birlikte yürütüldüğünü ve son anda imzalatılmış
raporlara karşı olduğunu söyleyen Baba’nın “40 metrelik bir salonu akustik
imkansız kılarsa nasıl 25 metreye çekeceksiniz?” sorusu, Alton tarafından
“Kolaylıkla” denilerek geçiştirildi. Yarışmacılardan Hatice Özer ise, Türkiye’de
yarışmacıların daima risk aldığını altını çizerek, bu tedirginliğin büyük bir
yük olduğunu dile getirdi. Bir tiyatro salonunun 40 metreden 25’e düştüğünde
oranlarının nasıl değişeceği konusunda tüm jürinin saatlerce ders verebileceği
berliten Özer’in, en can alıcı eleştirisi ise şu yöndeydi: “Burada alınan risk,
yani farklı arsalarda yarışmanın yarattığı fırsat eşitsizliği bize reva
görülmemeliydi.”
|