Maliye Bakanlığı'ının 5 No'lu sirkülerin ikinci bölümünde yer alan işlerin
Gelir Vergisi Yasası'nın 42. maddede tanımı yapılan ve çerçevesi ile koşulları
belirlenmiş bulunan ‘Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve
onarım işleri' ile ilgisi yoktur. Biz beton üretimini
gerçekleştirip, kendi mikser ve pompalarımızla müşterilerimize satmaktayız. Bazı
müşterilerimiz kamu kuruluşlarına yıllara sari iş yapan müteahhitlerdir. Bizim
müşterilerimize sözleşme kapsamında takvim yılını aşan hazır beton teslimleri
dolayısıyla yaptığımız iş yıllara sari inşaat işi olarak değerlendirilebilir mi?
(5) nolu katma değer vergisi sirkülerinde "Başkanlığımızca Bayındırlık
ve İskan Bakanlığı'nın görüşü çerçevesinde inşaat taahhüt işi kapsamında
değerlendirilebileceği anlaşılan işler belirtilmiştir" denilmekte ve
hazır beton imal edilip mikserlerle götürülerek kalıplara dökülmesi işi
(çimento, çakıl, kum ve suyun trans mikserle karıştırılarak ve şantiyeye
nakledilerek pompalarla daha önce hazırlamış betonarme kalıplara basılması)
inşaat taahhüt işi olarak sayılmıştır. Bu çerçevede tünel, stat gibi projelerde
alt yüklenici olarak gerçekleştirdiğimiz hazır beton teslimleri yıllara sari
inşaat işi olarak değerlendirilebilir mi?
Gelir Vergisi Yasası'nın 42
inci maddesi hükmü gereği olarak "Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat
ve onarım işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve
tamamı o yılın geliri sayılarak mezkûr yıl beyannamesinde
gösterilir."
Mükellefler bu madde kapsamına giren hallerde her inşaat ve
onarım işinin hâsılat ve giderlerini ayrı bir defterde veya bir defterde veya
tutmakta oldukları defterlerin ayrı sayfalarında göstermeye ve düzenleyecekleri
beyannameleri işlerin ikmal edildiği takvim yılını izleyen yılda, ilgili vergi
tasalarındaki süreleri içersinde vermekle yükümlüdürler.
Yasal düzenleme
gereği olarak bir inşaat ve onarma işinin Gelir Vergisi Yasası'nın 42 inci
maddesi kapsamında yıllara sâri inşaat işi sayılabilmesi için;
* İş,
inşaat ve onarım işi olmalıdır. Bu bağlamda dekapaj işleri de inşaat işi olarak
kabul edilmiştir. * İnşaat ve onarım işi başkalarının hesabına ve taahhüde
bağlı olarak yapılmalıdır. * İnşaat ve onarım işi birden fazla takvim yılına
sirayet etmelidir.
Yasa maddesinde yer alan inşaat
kavramı "Malzeme ve işçilik kullanılmak suretiyle, meydana getirilen
bir gayrimenkulün yapı kısmına ait faaliyetlerin tümünü" kapsamaktadır. Onarım
ise, bir gayrimenkulünün iskeleti dışında harap olan kısımlarının yeniden
yapılması ile ilgili büyük boyutta tamirat ve yenileme faaliyetlerini ifade
etmektedir.
Karada, denizde, yeraltında, yerüstünde yapılan inşaat ve
onarım işini mükellef kendisi için yapıyorsa bu işi Gelir Vergisi Yasası'nın 42
inci maddesi kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Dolayısıyla bu madde
kapsamındaki bir işin başkasına yapılmasının taahhüt edilmiş olması gerekmekte
olup söz konusu işin yılı aşacak şekilde yapılmak üzere üstlenilmesi
halinde "Birden fazla takvim yılına sirayet eden" işten bahis
edilebilecektir.
Diğer yandan Katma Değer Vergisi Yasası ile ilgili
olarak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 5 numaralı sirküler konut yapı
kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinin katma değer vergisinden
istisna tutulması ile ilgili olup, bu bağlamda katma değer vergisi açısından
istisna kapsamında olduğu kabul edilen işler yer almaktadır. Bu bakımdan söz
konusu sirkülerin ikinci bölümünde yer alan işlerin Gelir Vergisi Yasası'nın 42
inci maddesinde tanımı yapılan ve çerçevesi ile koşulları belirlenmiş bulunan
"Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarım işleri" ile ilgisi
yoktur. (V. Seviğ) DEKAPAJIN
KAPSAMI
Gelir Vergisi Kanunu'nun 42 inci maddesinde yıllara
sirayet eden inşaat ve onarma işleri arasında "Dekapaj" işlerinden bahis
edilmektedir. Dekapaj işi içersinde bir sahanın tesviyesi dâhil
midir?
Gelir Vergisi Yasası'nın (GVY) 42 inci maddesinde 5035 sayılı
yasanın 48 inci maddesiyle yapılan değişiklikle dekapaj işleri inşaat ve onarım
işi kapsamına alınmıştır.
Dekapaj işi, genellikle baraj inşaatlarında ve
yeryüzüne yakın olup galeriler açılmak suretiyle işletilmesi rasyonel sayılmayan
kömür yataklarının üzerini açmak suretiyle yapılmaktadır. Bir başka açıdan
dekapaj, kazı ve döküm sahalarında yol, su, kanal yapımına kadar uzanan bir dizi
işi de içeren faaliyetleri kapsamakta ve yapılan bütün işler ile bir bütünlük
oluşturmaktadır. İnşaat yapılacak alanda öncelikle bu alanın inşaata müsait hale
getirilmesi işleri de bu kapsamda mütalaa edilmektedir. Kayalık arazide inşaat
yapımı için söz konusu taş ve kayaların temizlenmesi dekapaj olarak kabul
edilmektedir.
Yukarıdaki nedenlerle GVY'nin 42. maddesi uyarınca "Birden
fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır)
ve onarım işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve
tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterilir.
YARGI KARARLARINDA Kurumlar
Vergisi
Danıştay 4. Dairesi'nin E.2004/532, K.2004/2094
sayı ve 27.10.2004 tarihli Kararı; "Vergi Mahkemesi Kararında (…)
vergi inceleme raporunda da belirtildiği gibi başta borçlu ULB firması olmak
üzere aynı grup bünyesinde yer alan (…) Şirketinin ve davacı (…) Şirketlerinin
tasfiyeye girdikleri, gerek (…) Şirketi gerekse davacının İrlanda hukuk sistemi
gereği borçlu şirket hakkında takibe geçerek İrlanda Yüksek Mahkemesinde dava
açtıkları, borcun ödenmeyerek kesinleştiği, ULB firmasının tasfiye sürecinde
davacının alacağının tasfiye hesap durumunda yer aldığı sabit olup, alacağın
dava ve icra yoluyla tahsiline çalışıldığının açık olduğu dolayısıyla davacının
ULB firmasından olan alacağının varlığı ve tahsili yönünde başta dava yolu olmak
üzere takip gayreti açık olduğundan bu alacak için karşılık ayrılıp gider
kaydedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle vergi ve cezaların
kaldırılmasına karar vermiştir. Karar aynı gerekçelerle hukuka
uygundur."
Danıştay 4. Dairesi'nin E.1996/3222, K.1997/4002 sayı
ve 5.11.1997 tarihli Kararı; "VUK'un 31/8. maddesinde takdir
komisyonu kararlarında, takdirin dayanağının ve takdir hakkında izahatın
gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mükellefiyet kaydını sildirmeyen şirket
hakkında beyanname verilmediğinden re'sen takdire gidilmesi yerinde ise de,
anılan kanun maddesi uyarınca takdir edilen matrahın dayanağının gösterilmesi
gerekirken bu yapılmadan genel ve soyut ifadelerle matrah takdiri yerinde
değildir. Davacı şirket tarafından 1988 yılı kurumlar vergisi beyannamesi kıst
dönem için verilmiş olup, 1993 yılında şirketin faaliyetini sürdürdüğü ve kazanç
elde ettiği yolunda bir tesbit ve araştırma yapılmaksızın ticaret sicilinden
kaydının silinmemiş olması, şirketin faaliyette olduğunu göstermeye yeterli
değildir. Öte yandan, defter ve belgelerin mahkemece istenmesine rağmen ibraz
edilmemiş olması kanuna aykırı yapılan tarhiyata haklılık kazandırmaz. Buna
rağmen salınan vergi ve kesilen ceza için açılan davanın reddinde isabet
bulunmamaktadır."
Danıştay 3. Dairesi'nin E.2002/1071,
K.2004/909 sayı ve 8.4.2004 tarihli Kararı; "İhtirazi kayıtla beyan,
mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen
vergilere karşı dava açamayacaklarına ilişkin hükmün bir istisnası
niteliğindedir. Vergi mevzuatında, ihtirazı kayıtla beyanname verilebileceğine
ilişkin açık bir hükme yer verilmemiş ise de İYUK'un 27/3. maddesinde ihtirazi
kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerden dolayı açılan
davaların, tahsil işlemini durdurmayacağı düzenlemesi ise mükelleflerin beyan
ettikleri matrahlara karşı dava açma olanağının tanındığı anlaşılmaktadır.
İhtirazi kayıt, beyannamede gösterilen matrah veya matrah kısmı üzerinden
tahakkuk eden vergiye yönelik olabileceği gibi ticari bilanço zararı ve indirim
ve istisnalar nedeniyle zarar beyan edilen ya da kar beyan edilmekle birlikte
geçmiş yıl zararlarının mahsubu veya risturn, yatırım indirimi gibi kazançtan
yapılacak indirimler nedeniyle vergilendirilmesi gereken kurum kazancı doğmayan
ve izleyen yıla devreden zarar miktarını ya da yararlanılabilecek yatırım
indirimi tutarını azaltacak durumlarla da beyannamelerin ihtirazi kayıt
konularak verilmesi ve idari davaya konu edilebilmesi mümkündür. Davacı şirketin
gider indirimi kısıtlamasına tabi olmaması gerektiği ihtirazi kaydıyla verdiği
1999 takvim yılına ait kurumlar vergisi beyannamesinde; ticari bilanço
zararından, finansman gider kısıtlaması nedeniyle hesaplanan tutarın da dahil
edildiği kanunen kabul edilmeyen giderlerin düşülmesi suretiyle 947.000.000.000
lira zarar beyan edilmiş ve düzenlenen tahakkuk fişinde kurumlar vergisi
tahakkuk etmemiştir. Söz konusu ihtirazi kaydın, 1999 yılı ve izleyen yıla
devreden zarar miktarını etkilemesi karşısında, ihtirazi kayıtla verilen
beyanname üzerinden yapılan tahakkukun davacının hukukunu doğrudan etkileyen,
kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliği taşıdığının kabulü
gerektiğinden, vergi mahkemesince davanın esasının incelenmeksizin reddine karar
verilmesinde hukuka uygunluk
görülmemiştir." ÖZELGELERDE Kurumlar
Vergisi
"Bir masrafın genel gider olarak yazılabilmesi için,
gelirin elde edilmesi için yapılmış olması, yapılan masraf ve iş arasında
illiyet olması ve harcamanın yapılan işin önemi ölçüsünde olması gerekir. Dernek
üyeliği tamamen şirket tüzelkişiliğinin kendi iradesi sonucu olup, faaliyetin ve
gelirin idamesi için zorunlu bir harcama niteliğinde değildir. Bu sebeple,
dernek faaliyetlerinin devamlılığı için derneğe ödenen aidat ve diğer giderlerin
kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün
değildir." "Serbest Bölgeler Kanunu'nun geçici 3. maddesi ve 1 seri
no'lu KVK Genel Tebliği'nin serbest bölgelerde istisna uygulamasına ilişkin
5.12.3.3. bölümünde yer alan açıklamalar uyarınca, Serbest Bölgede üretim
faaliyetinde bulunan şirketlerin, bölgedeki faaliyetlerinden elde ettikleri
gelirler gelir ve kurumlar vergisinden istisna olmakla beraber, serbest bölge
faaliyeti dışında elde ettikler gelirin bu istisnadan yararlanması mümkün
değildir. Bu itibarla, serbest bölgede yer alan şubenin bölgede bulunan ve
şirket aktifine kayıtlı, amortismana tabi iktisadi kıymet olarak
nitelendirilebilecek gayrimenkul ve çeşitli makine ve teçhizatlarını söz konusu
bölgede faaliyette bunan bir firmaya satmasından elde ettiği gelir, kurumlar
vergisinden istisnadır. Bu arada, istisnanın faaliyet konusu ile sınırlı olması
sebebiyle, istisnadan yararlanılabilmesi için satışa konu iktisadi kıymetlerin
faaliyet ruhsatında yer alan üretim faaliyetinde kullanılmak için bölgeye
getirildiğinin ilgili makamlardan alınacak yazı ile tevsik edilmesi gerekir."
|