Haliç ya da namı değer Altın
Boynuz... Tarih boyunca birçok farklı kültüre ev sahipliği yapan
İstanbul'un bu eski liman kenti, son günlerde kaybettiği popülaritesini geri
kazanma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Yıllarca endüstriyel atıklar yüzünden
kirlenen Altın Boynuz'da yeniden yapılanma süreci 1980'li yıllarda başladı. İlk
olarak iş yerleri şehir dışına taşındı, ardından inşa edilen kanal sistemleri ve
kolektörlerle sular temizlendi.
Deniz kenarlarına yemyeşil parklar kuruldu. Mezbahanın yerini kongre merkezi
aldı. Ardı ardına semtte müzeler, sanat merkezleri açıldı. Üniversite
kampuslarının da Haliç'e girmesiyle semt, gençlerin de uğrak yeri haline
dönüştü. Kısacası uzun yıllar ihmal edilen Haliç, yeniden hak ettiği değere
kavuştu ve İstanbul'un en popüler bölgelerinden biri oldu. Üstelik semtte 7'den
70'e herkesin yapacak bir şey bulması mümkün...
Rakı-balık keyfi bir başka
İstanbul'da deniz, manzara ve tarih bir arada olur da rakı-balık keyfi olmaz
mı? Birçok gazeteci, sanatçı ve işadamı özellikle pazar öğleden sonraları balık
yemek için Haliç'e geliyor. Sahilde Eminönü'ne doğru giderken sağda pek çok
balık restoranı alternatifiniz var. Aralarında en ünlüsü Cibali Balıkçısı. Tuzda
levrek, kalkan buğulama, fener kavurma spesiyalleri. Hafta sonları canlı fasıl
var.
Limitsiz fiks mönü seçenekleri de unutulmamış. Ortalama 60 TL'ye fiks mönü
almak mümkün. Hafta sonları ise radika, turp otu, deniz börülcesi gibi Ege
otları da bulunuyor. Cibali dışında Barba Giritli de balık yiyebileceğiniz bir
başka mekân. Antakya mutfağı denemek isteyenler ise yine aynı sırada bulunan
Ottoman'ı tercih edebilir. Gerçekten oldukça ilginç bir mönüsü ve lezzetli
değişik yemekleri var. Rakı-balığa alternatif ekmek arası balık ve bira keyfi
yapmak isteyenler Galata Köprüsü'nün alt katındaki restoranların yolunu
tutabilir.
"Yok, bu da bana göre değil," diyorsanız hemen Karaköy tarafındaki balık
pazarında istiridyeden ıstakoza kadar her çeşit balık satılıyor. Dilerseniz
istediğiniz balığı pişirtip burada yiyebilirsiniz. Ancak içki servisi olmadığını
hatırlatalım.
Mangalda kurufasulye
Şu sıralar Keremcem'den Hıncal Uluç'a, Şansal Büyükağa'dan Fehmi Koru'ya
kadar pek çok isme sahildeki Çanak Mangalda Kurufasulye'de kuru fasulye yerken
rastlayabilirsiniz. Buranın özelliği kurufasulyenin mangal ateşinde güveçler
içinde pişmesi. Etli, pastırmalı ya da sade çeşitleri var. Haliç'teki bir diğer
önemli restoran ise Tarihi Haliç İşkembecisi. 24 saat açık. Burada damar,
işkembe, tuzlama, kokoreç, kelle söğüş gibi pek çok çeşit var. Tatlı olarak
zerdeyi mutlaka deneyin derim, içindeki safran Kaz Dağları'ndan geliyormuş.
İşadamlarının favori mekanları
Haliç'te seçenekleriniz uykuluk, balık ya da işkembeyle sınırlı değil. Koç
Müzesi içinde yer alan Halat Restaurant ve hemen müzenin karşısındaki Cafe du
Levant Fransız restoranı, şık atmosferde yemek yemek isteyenler için ideal.
Halat'ta Rahmi Koç'un kendi maket tekne koleksiyonundan parçalar dekorasyonun
bir parçası haline gelmiş. Rahmi Koç, Güneri Civaoğlu, Mehmet Barlas, Hıncal
Uluç, restorana sık sık gelen isimler. Mönü Akdeniz ağırlıklı. Mönüde yok ama
Rahmi Koç'un favori yemeği tekir ve kalkan buğulama imiş. Güneri Civaoğlu ise en
çok mantar soslu bonfileyi sipariş ediyormuş. Cafe du Levant ise Fransa'dan
aynen sökülüp monte edilen orijinal bir restoran. Yemekleri kadar dekorasyonu da
ilgi çekici. Yemek için olmasa bile, çay saati molası için mutlaka uğrayın.
Uykuluk denemeden olmaz
Haliç'e gelip de uykuluk yemeden dönmek olmaz. Üstelik bahar ayı, tam da
uykuluk zamanı. Çünkü kuzuların en lezzetli olduğu dönem. Haliç, özellikle de
Sütlüce bölgesi, uykulukçularıyla ünlü. Kuzunun boğazındaki timüs bezinden elde
edilen uykuluğa burun kıvırmadan önce, uykuluğun Paris'te Michelin yıldızlı
restoranların mönüsünden eksik edilmediğini hatırlayın. Çınar Altı, Sadrazam
Kemal, Altın Boynuz uykulukçulardan bazıları. Ama en meşhur olanı, Sadrazam
Mahmut'un Yeri. Burada uykuluklar bütün olarak geliyor ve masa başındaki
mangallarda dilerseniz kendiniz pişirebiliyorsunuz. Yanında da kaymakla pişen
'sadrazam pilavı' tavsiye ediliyor. Fransa'da 60 avroya (yaklaşık 120 TL)
satılan uykuluğun Sütlüce'deki fiyatı ise sadece 10 TL.
|