b>Ali Müfit Gürtuna İstanbul'un son yıllarda yaşadığı bütün sorunların izleyicisi. Hele de kentin susuzlukla karşı karşıya kalma tehlikesi yağış azlığına bağlanınca isyan ediyor. "Bütün su havzalarını yapılaşmaya açarsanız olacağı budur" diyor. Eski Belediye Başkanı Gürtuna söyleşimizde İstanbul'un yeni yönetimini ve AKP'yi bakın nasıl topa tutuyor:
- Kimi kamuoyu yoklamalarında AKP'nin oyunu artırarak yeniden birinci parti olacağı varsayılıyor. Kamuoyu yoklamalarının doğru bir biçimde yapıldığını düşünüyor musunuz?
Gürtuna - Birkaç yoklama şirketi AKP'nin üstü örtülü şirketleri. Dolayısıyla oralardan kamuoyu yoklaması olarak aktarılanlar yönlendirme anketleri olduğu, medyamız da bunları objektif anketlermiş gibi takdim ettiği için yüksek oranlar ortalarda uçuşuyor. Seçim Türkiye için çözüm olmayacak.
- Neden?
Gürtuna - Türkiye bu seçime gerilerek gidiyor. Bir yanda yoksulluk, yoksunluk, yolsuzluk, işsizlik, öbür yanda siyasetin getirdiği güvensizlik hali, bunun devlet kurumlarına yansıması umutları da yok ediyor. Geleceğe yönelik umutların yok edildiği şu ortamda doğrusu ben orta vadede endişeliyim. Birisine meydan okuyorsanız birileri de bu meydan okumayı görecektir. Belki muhalif olarak bunları söylemem doğru değil ama ülkenin geleceği açısından söylüyorum.
- Hükümet gerginlikten yakınıyor. Ama gerginliği yaratan yine kendileri değil mi?
Gürtuna - Bir ülkede var olan psikolojik iklimden hükümet sorumludur. Ama ne yazık ki hükümet hep gerilimden medet umar bir tavır içinde oldu. Bu tür gerilimler kaosu da beraberinde getirir. Ülke yönetilemez hale gelir. O kaos, döner onu üretenleri yutar.
- Acaba bu gerilim ortamı Başbakan'ın kendi psikolojisini de yansıtıyor olabilir mi?
Gürtuna - Yansıtıyor olabilir. Ama birileri ona bence yanlış akıl da veriyor.
- Birileri yanlış akıl veriyor olabilir de insanın kendi aklı da yok mu?
GÜRTUNA - Kendi aklı birilerinin verdiği akılla örtüşünce tehlike orada büyüyor.
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bugünkü yönetimini nasıl görüyorsunuz?
Gürtuna - Bugün İstanbul'da bir cinayet işleniyor. Katledilen İstanbul. Katledenler hükümet - belediye ortak yapımı. Su sorunu çıkıyor. Hemen "küresel ısınma" mazeretini buluyorlar. Bizim dönemimizi sorumlu tutuyorlar. Bir taraftan su toplama alanlarını daraltıyorsunuz. Şehrin nüfusunu artırıyorsunuz. Planları altüst ediyorsunuz. Ondan sonra da suyu az kullanın, böyle çelişki olamaz. Biz 2040 yılına kadar su sorununu bitirmiş, onu projelendirmiştik. Bırakın 2040'ı, üç yıl geçmeden su sorunu yeniden ortaya çıktı.Gerek hükümete bağlı kurumlara gerekse ilçe ve Büyükşehir belediyelerine planla çok kolay oynama yetkisi verildi. Kafalarına göre bir plan yapıyorlar. Böylece şehri de o bölgeyi de mahvediyorlar. Düşünün ki Çocuk Esirgeme Kurumu için ayrılan araziler bile bu TOKİ ve başkalarının eliyle hep ranta kurban ediliyor. Buna belediyelerin yaklaşımı da destek verince, İstanbul gittikçe nefesi kesilen bir şehir haline geldi.
Hayat standardı düşüyor
- Ne kadar boş arazi varsa buralara hemen gökdelenler dikme yoluna gitmiyorlar mı?
Gürtuna - İstanbul'un en merkezi yerlerindeki bütün boş alanlar yüksek yoğunluklu yapılara açıldı. Bizim yaklaşımımız, İstanbul'da hedef nüfus artışı değil, hayat standardının artışıydı. Ama bugün hayat standardı düşürülüyor ve nüfus artışı ortaya çıkarılıyor.
- Bugün İstanbul için sizce en temel çözüm nedir?
Gürtuna - Bu rant zihniyetinin kesinlikle ortadan kaldırılması lazımdır. Çok açık çağrıda bulunuyorum. Samimiyseniz bu yoğunluk artıran bütün planları iptal edin. Benim dönemimde varsa o da iptal edilsin.
- Belediyeler varoşlarda evlere bu yaz sıcağında bile torba torba kömür, erzak, altın, hatta büyük marketlerin çeklerini dağıtıyorlar. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır?
Gürtuna - Bu varoşlar da zaten göçle birlikte ortaya çıktı. Her şeyden önce insanları kendi çıkış noktalarında tutmak gerekiyor ki göç etmesinler. Aç, işsiz, sağlıksız ve eğitimsiz kalınca zorunlu olarak göç ediyor. İşin özü işsizlik. Bunun da temel nedeni Türkiye'de uygulamaya sokulan tarım politikaları.
- Ekonomik istikrar var, deniyor. Bu söylem asılsız mı?
Gürtuna - Türk Hazinesi'nin bütün imkânları, "Borç ödüyoruz" diye uluslararası sermayeye akıtılıyor. Oysa üretilen değerler bölgelere, şehirlere, sektörlere göre yatırım olarak dağıtılmalıdır. Bunu yaparsanız göçü de önlersiniz. İthal mal yağmuru geliyor. Biz de onları kullanıyoruz diye büyüdük oluyoruz. Bu sürdürülemez. Bu yapı tam bir iflas halidir.
- AKP'nin oy depoları ne olacak o zaman?
Gürtuna - Sorundan beslenenler, sorunu çözemezler. İnsanları sadakaya, birkaç torba erzağa muhtaç olmaktan kurtarıyor musunuz? Önce insanları fakirleştir, sonra da aş dağıtıyorum diye duygularıyla oyna.
|