br />
Anne
Üst kattaki bölmelerde, çağdaş sanatlarla mimarinin diyaloğunu görüyoruz. Bu
bölüm Salvador Dali’nin ikonik resmi Sleep (1937) ile başlıyor. Bu sanat
eserinde vücudu olmayan büyük bir baş, ki bunun kendi otoportresi olduğunu ifade
etmiştir, koltuk değneklerinin desteğiyle havada tutulmaktadır ve kapalı
gözlerinin ardında rüyaların dünyasındadır. “Gerçeğin koltuk değnekleri”
çekildiğinde baş yere düşecek ve rüyadan uyanacaktır.
12. galerinin teması “anne”. Brassai (1889-1984) Troglodyte isimli eserinde,
ana rahminin ve efsanevi mağaranın gerçeküstücülük içindeki metaforik anlamından
bahsediyor. Freud’dan ve “ana” kavramının hakim olduğu gerçeküstü fikirlerden
etkilenen mimarların, Tristan Tzara, Roberta Matta (1911-2002) Frederick Kiesler
(1890-1965) ve Jean Arp’ın (1886-1966) eserleri bu galeride. Örneğin, Kiesler’in
Sonsuz Ev’i, bir kabuk, yumurta ve bir ana rahmi şeklinde hayat buluyor.
13. galeride ise, dünyayı duygularla yeniden yapma ümidini ifade eden deli
aşk kavramı, Andre Breton’un kitabı L’Amour fou (1937), Rene Magritte’in resmi
Lovers (1928), Rachel Kneebone’nun seramik eserleri, Hans Bellmer’in ve Gilles
Ehrmann’nın fotoğraflarıyla anlatılıyor. Güçlü eserlerin arasında özellikle
evlerin, rüyalarda olduğu gibi sihirli bir şekilde dönüştüğü veya saldırıya
uğradığı şeklindeki güçlü sinemasal imgeler düşündürücü. Yönetmen Andrei
Tarkovsky’nin son filmi The Sacrifice’da (1986), başroldeki Alexander’ın kendisi
için değerli olan şeyleri korumak amacıyla bunların sembolü olan daçasını, (Rus
kır evini) ateşe verdiği muhteşem sahneyi uzun bir süre unutmayacağımdan
eminim.
|