Dünya Bankası Grubu 'Küresel Ekonomik Beklentiler 2015' raporuna göre, düşen petrol fiyatları mali tamponların yeniden inşası için uygun bir fırsat sunuyor. Yüksek iç borcu veya enflasyonu olan ülkelerin, büyümede yaşanabilecek bir yavaşlamayla başa çıkmak için kullanabileceği para politikası seçenekleri sınırlı olurken, bu ülkelerin gelecekte büyümeyi destekleyecek mali teşvik tedbirleri uygulamasının gerekebileceği belirtilen raporda, şöyle denildi:
"Ancak gelişmekte olan ülkelerin çoğunun küresel ekonomik kriz esnasında mali teşvik tedbirleri uyguladığı düşünülürse, 2008 öncesine göre daha kısıtlı bir mali hareket alanına sahip olduğu görülüyor. Ayrıca bazı gelişmekte olan ülkelerde özel sektör borcu son yıllarda önemli oranda artış gösterdi".
Petrol fiyatlarının düşüşüyle ilgili analize göre, düşen petrol fiyatları, daha güçlü bir küresel büyümeyle desteklenmesi halinde, gelişmekte olan ithalatçı ülkeler için önemli bir kazanım sağlayabilecek. Petrol fiyatlarındaki düşüş, birkaç yıl boyunca sürpriz şekilde artan petrol arzı, talepte aşağı yönlü bir sürprizin yaşanması, dünyanın belirli noktalarındaki jeopolitik risklerde azalış, Petrol İhraç eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) politika hedeflerinde dikkate değer değişikliklerin olması ve doların değer kazanması gibi birçok faktörün birleşme noktasını oluşturuyor.
Ilımlı petrol fiyatlarının, petrol ihraç eden ülkelerden ithal eden ülkelere doğru gelir kaymasına eşlik edecek şekilde 2015'te de devamlılık göstermesi bekleniyor. Petrol ithal eden birçok ülkede düşük petrol fiyatları büyümeye katkı sunarken, enflasyondan kaynaklı, dışsal ve mali baskıların azaltılmasını sağlıyor.
Öte yandan düşük seyreden petrol fiyatları petrol ihraç eden ülkeler için dikkate değer riskler oluşturuyor. Analize göre petrol gelirlerindeki azalış, bu ülkelerin büyüme görünümlerini ve mali pozisyonlarını olumsuz etkileyecek. Petrol fiyatlarının düşük seyretmeye devam etmesi halinde, yeni petrol sahalarında arama ve geliştirilme faaliyetleri için gerekli yatırımların zayıflamasının söz konusu olabileceği belirtilen analizde, "Bu durum özellikle bazı düşük gelirli ülkelere ve şist (kaya) petrolü, katranlı kum ve derin deniz petrol sahaları gibi klasik olmayan kaynaklara yapılan yatırımı riske sokabilir" ifadeleri kullanıldı.
İşçi dövizleri, en büyük döviz kaynağı
Küresel ticaretteki trendler ve işçi dövizi akışlarının gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisiyle ilgili görüşlere de yer verilen raporda, küresel ticaretin 2012 ve 2013 yıllarında, kriz öncesi yüzde 7 olan ortalama yıllık büyüme oranının çok altına düşerek, yüzde 3,5'in altında arttığı belirtilerek, bu durumun son yıllarda gelişmekte olan ülkelerin büyümesini yavaşlattığı vurgulandı. 2000 yılından itibaren, gelişmekte olan ülkelere giden işçi dövizlerinin ortalamasının, doğrudan yabancı yatırımların toplam hacminin yaklaşık yüzde 60'ı olduğu belirtilen çalışmada, işçi dövizlerinin, gelişmekte olan çoğu ülke için en büyük döviz kaynağını oluşturduğu belirtildi.
Raporla ilgili değerlendirmelerde bulunan Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Başekonomisti Kaushik Basu, "Petrol büyük olasılıkla bir süre ucuz kalacağından, petrol ithalatçısı ülkeler akaryakıta sağladıkları desteği düşürmeli veya kaldırmalı ve gelecekteki teşvik çabaları için ihtiyaç duyulan mali alanı yeniden inşa etmeli" dedi.
Politika cephesinde, mali açığın hem niteliği hem de niceliğinin yanı sıra harcama kararlarının da önem arz ettiğini belirten Basu, gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin altyapıya yatırım yapmaları ve yoksulluğu azaltacak sosyal programları desteklemelerinde fayda olduğunu dile getirdi. Bu tür politikaların gelecekte verimliliği artırma ve uzun vadede mali açıkları azaltma imkanı sağlayabileceğini aktaran Basu, "Bu yılki küresel ekonomik beklentiler öngörünün ötesine geçiyor ve küresel ekonomimizin durumunu daha derinlemesine anlamamıza imkan veriyor" ifadesini kullandı.
Dünya Bankası Kalkınma Beklentileri Direktörü Ayhan Köse ise mali tamponların yeniden inşa edilmesinin ekonomik zorluk dönemlerinde ekonomik faaliyetin desteklenmesi için gerekli alanın oluşturulmasına imkan vereceğini bildirdi. Belirsiz büyüme görünümünün, kısıtlı politika seçenekleri ve muhtemelen daha da sıkılaştırılacak küresel mali koşulların ilave mali tampon ihtiyacını şimdi daha belirgin hale getirdiğini anlatan Köse, şunları kaydetti:
"Petrol fiyatlarındaki düşüş, petrol ithalatı yapan ülkelerdeki politika yapıcıları için sosyal programları finanse etmenin yanında mali politikaya ve yapısal reformlara başlamak için bir fırsat penceresi sunuyor. Petrol fiyatlarındaki sert düşüş, petrol ihraç eden ülkeler için, yüksek seviyede yoğunlaşmış ekonomik faaliyetin özünde bulunan ciddi kırılganlıkları hatırlatıyor ve orta, uzun vadede ekonominin çeşitlendirilmesine yönelik çabaları güçlendirme ihtiyacına işaret ediyor".
|