armara Denizi'nden geçmekte olan ana fayın kuzeyinde kalan bölümünün "tahta" gibi sağlam ve dirençli, güneyindeki bölümün ise "sünger" gibi yumuşak ve güçsüz olduğu saptandı.
Marmara'ya çok sayıda araştırma gemisinin gelmesinde ve fayın belirlenmesinde büyük rol oynayan Fransız yerbilimci Prof. Xavier Le Pichon, İstanbul'a yaptığı son ziyaretinde, Türk bilim adamlarına yeni bulguları ve düşüncelerini anlattı.
Pichon, Marmara Denizi'nin batısından Silivri açıklarına kadar uzanan kırığın 1912 Mürefte depremine ait olmadığını, çünkü buradaki fayın aktif olduğunu belirterek, "Bunun nedeni, Tekirdağ Havzası ve Ganos fayı üzerinde çok sayıda deprem kümelenmesi mevcut. Yani burada küçük küçük depremcikler meydana geliyor. Yani Ganos fayı faaliyet halinde ve deprem üretmeye hazır" dedi.
Pichon'un bu tezinin giderek kabul görmeye başladığını belirten Prof. Dr. Celal Şengör de, "Bilindiği gibi 1912 Mürefte depreminin Marmara Denizi içinde doğuya doğru uzanıp uzanmadığı tartışılıyor. Özellikle küçük depremlerin dağılımından, 1912 depreminin çok büyük bir olasılıkla denizin içlerine yani doğuya doğru uzanmadığı görüşü egemen olmaya başladı. Yani Marmara'daki fayın İzmit'ten Tekirdağ Mürefte'ye kadar olan kısmı depreme hazır kırılmayı bekliyor. Bu olasılık giderek güç kazanmaya başladı" diye konuştu.
Şengör, bu görüşün, Marmara Denizi için yapılan uzay çalışmalarıyla güç kazandığını belirterek, şöyle dedi:
Uydular izliyor
"Uydular, Marmara'daki istasyonlar sayesinde bütün yer hareketlerini birkaç milim ölçeğinde izliyor. Görülen şu ki; Marmara Denizi'nden geçen ana fayın güneyi, yani denizin güney tarafı ve kıyılar adeta bir sünger gibi deforme olurken, kuzeyi yani İstanbul'un güney kıyıları ve İstanbul'un bulunduğu bölge bir tahta parçası gibi daha çok direnç gösteriyor. Yani bu şu demek, fayın kuzeyindeki İstanbul'un jeolojik yapısı daha sağlam, depreme direnç gösteriyor. Fayın güneyinde kalan bölümü yani denizin iç kısmı ile Marmara'nın güney kıyılarının bulunduğu bölümse, seyrek ve genç kayalardan oluşuyor. Bu nedenle daha kolay deforme oluyor. Yani güneydeki ile kuzeydeki jeolojik yapı aynı değil. Değişik kayaçlar var. Kuzeyde daha yaşlı dirençli kayaçlar var; buna mukabil güneyde daha yumuşak ve genelde daha az kayalar var. Asimetrik deformasyon mevcut. Yani kuzeyde iç deformasyon daha az. Dolayısıyla deprem olduğu zaman kuzeye vereceği zarar güneye denizin içine vereceği zarardan daha az. Bu İstanbullular için iyi bir haber olabilir; fakat ne yazık ki bu fark çok büyük değil."
Marmara depreminin büyüklüğü 7.6 olacak
Şengör, Marmara Denizi'nde meydana gelecek depremin büyüklüğünü maksimum 7.6 olarak tahmin ettiklerini, bunun ardından da Çınarcık Havzası'nda bulunan normal fayların da 7 büyüklüğünde bir deprem üreteceğini düşündüklerini anlattı. Marmara Denizi'nde yapılan bilimsel çalışmaların büyük ölçüde tamamlandığını, ancak eksik olanın siyasi irade olduğunu belirten Şengör, "Çünkü bu fay bir düşman, ciddi bir deprem yaparsa, biz bu depreme bilgisiz ve hazırlıksız yakalanırsak, Türkiye'nin bağımsızlığı tehlikeye girer" dedi.
|