Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Eski Halinden Eser Kalmadı!

Melih Gökçek yönetimindeki Anakent Belediyesi’nce 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda açılışı gerçekleştirilen Gençlik Parkı’nın tarihi dokusundan eser kalmadı. Yenilenen parkta, eskiden olduğu gibi havuzda sandallarla gezinti yapabilmek, havuz kenarında çay içebilmek mümkün değil. Eskiden içki içilebilen restoranların da bulunduğu parkta, artık içki

Cumhuriyet ANKARA
6 Eski Halinden Eser Kalmadı!

Melih Gökçek yönetimindeki Anakent Belediyesi’nce 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda açılışı gerçekleştirilen Gençlik Parkı’nın tarihi dokusundan eser kalmadı. Yenilenen parkta, eskiden olduğu gibi havuzda sandallarla gezinti yapabilmek, havuz kenarında çay içebilmek mümkün değil. Eskiden içki içilebilen restoranların da bulunduğu parkta, artık içki içmek de yasak. Yer yer ağaçların kuruduğu gözlenen parkın aydınlatılmasında da sorunlar bulunuyor. Geceleri parkın birçok noktası karanlıkta kalıyor.

Ankara’nın simge yerlerinden olan Gençlik Parkı, Cumhuriyetin ilk yıllarında, bataklıklarla kaplı 28 hektar büyüklüğünde bir arazide kurulmuştu. Parkın yapımına 1936 yılında başlanmış ve 19 Mayıs 1943 yılında park, hizmete açılmıştı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda açıldığı için de parka “Gençlik Parkı” adı verilmişti. Parkın ilk projesinde, Ankara ikliminde yaşayabilecek kuşlar için bahçe, açık hava halk tiyatrosu, yüzme havuzu, atlı gezintiler için 2200 metrelik bir gezi yolu ve çocuk bahçeleri bulunuyordu. Parka 1951 yılında da İtalyan Lunaparkı’nın bir benzeri olan lunapark kurulmuştu. 1957 yılında da parkta, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) tarafından kurulan, parkı dolaşan iki minyatür tren işletilmeye başlanmıştı. Ancak 1980’li yılların başında bu minyatür trenler kaldırıldı. Parkın en önemli yerlerinden bir tanesi de eski Göl Gazinosu’ydu. Gazinoda Türk Sanat Müziği’nin önemli isimlerinden Zeki Müren gibi pek çok ünlü isim, konserler vermişti. Park içindeki havuzun önünde yer alan kadın ve erkek yontuları da parkın simgeleri arasında yer alıyordu.

Açılışı 3 kez ertelendi

Ancak park, son yıllarda önemini ve cazibesini yitirmişti. Anakent Belediyesi parkta, 4 yıl önce yenileme çalışmalarına başladı. Çalışmalar 4 yıl 4 ay sonra tamamlanabildi. Anakent Belediyesi’nce parkın açılışı da 3 kez ertelendi. Yenilenen parkın açılışı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda gerçekleştirildi. Belediye yönetimi yenileme çalışmalarına ilişkin yaptığı her açıklamada, “parkın eskisinden daha güzel olacağını” ileri sürmüştü. Oysa yenilenen parkta, parkın tarihi dokusundan eser yok. Parkta, ailelerin hoşça vakit geçirebileceği çay bahçeleri ve lokantalar bulunmuyor. Yer yer ağaçların kuruduğu gözlenen parkta, çok sayıda güvenlik görevlisi dolaşıyor. Yenilenen parkta, daha önce havuz kenarında yer alan simgesel kadın ve erkek yontularından da eser yok. Parkın en önemli simgelerinden biri kabul edilen, parkın Opera girişindeki ışıklı Atatürk panosu da Anakent Belediyesi’nce yenileme çalışmaları kapsamında kaldırılmıştı. Işıklı Atatürk panosuna ne olduğu da bilinmiyor. Öte yandan yenilenen parkın havuzunda eskiden olduğu gibi sandallarla gezinti yapabilmek de mümkün değil. Parkın aydınlatılmasında da birtakım sorunlar bulunuyor. Özellikle geceleri parkın pek çok noktası karanlık. Parkın son halinden yurttaşlar da rahatsız. Pek çok yurttaş, yenilenen parkın eskisini arattığını dile getiriyor. Çocukluğunu Ankara’da geçirmiş, parka dair pek çok anısı bulunan sanatçılar da parkın “bilerek ve isteyerek” bakımsız hale getirildiğini vurguluyorlar.



İlker Çetin / Sanat Kurumu Başkanı

Ankara’nın simgesiydi

Gençlik Parkı, sosyalleşmenin, kent kültürün simgesiydi. Şimdi bu simge yok oldu. Yani modernlik adı altında kentin kültür dokusu yok edildi. Modern olduğu söylenen yapılar yapılmaya başlandı parkta ama bu yapılarla birlikte kültürel doku da bozuldu. Şimdiki parkın görüntüsü özetle bana göre böyle.

Sedat Demirsoy / Mavi Sahne Sanat Yönetmeni

‘Bilerek bakımsız bırakıldı’

Bu ülkede uzun zamandır “12 Eylül politikası” yürütülüyor. 12 Eylül dönemini yaşayanlar bilirler. Darbe yapılmadan önce ülkede bir anarşi ortamı vardı. Bu anarşi ortamı bir türlü durdurulamıyordu. Darbe yapıldı ve anarşi bir anda durdu. Siyaset bilimciler bu süreci şöyle değerlendirdiler: 12 Eylül’den önce bilinçli olarak terör tırmandırıldı. “İyi ki darbe yapıldı denilsin diye.” Ben Gençlik Parkı’nın şimdiki durumunu da bu sürece benzetiyorum. Şöyle ki Gençlik Parkı, bilinçli olarak bakımsız hale getirildi ve “varoşlaştırıldı.” Tehlikeli bir yer haline dönüştürüldü. İnsanlar parkın içinden geçemez hale geldi. Oysa benim çocukluğumda Gençlik Parkı, ailelerin hoşça vakit geçirdiği bir yerdi. İl dışından gelen bütün misafirlerimizi önce Anıtkabir’e, sonra Ankara Kalesi’ne, oradan da Gençlik Parkı’a götürürdük. Parkın içinde yer alan havuz bir anlamda “Ankara’nın deniziydi.” Ankaralılar özellikle hafta sonlarında, havuzda sandallarla dolaşırlardı. Şimdi bu durumdan eser yok. Bir de havuzun hemen yanında gemi şeklinde bir lokanta bulunurdu. Ankara’nın bütün entellektüel kişileri bu mekâna gelirdi. Parkın önemli yerlerinden bir tanesi de aile gazinosuydu. Ben Fatma Girik gibi pek çok ünlü ismi bu gazinoda görmüştüm örneğin. Parkta içki içilebilecek mekânlar da vardı ve kimse parkta içki içildiği için en ufak bir rahatsızlık duymazdı. Şimdi parkta içki içebileceğiniz yerler de bulunmuyor. Parkın bana göre en önemli simgelerinden bir tanesi de parkın opera girişinde yer alan ışıklı Atatürk panosuydu. Yurttaşlara adeta “hoş geldiniz” diyen bir ışıklı Atatürk panosu... Ne zaman bu panoyu görsem, tüylerim diken diken olurdu. Cumhuriyet çocuğu olduğunuzu hissederdiniz. Şimdi bu panoya ne olduğu da bilinmiyor. Bir de ışıklı Atatürk panosunun olduğu kapıdan girdiğinizde sizi havuzun yanında bulunan iki yontu karşılardı. Biri kadın, diğeri erkek olan iki yontu...

Ankara’ya ilk kez gelen yurttaşlar bu yontularla birlikte fotoğraf çektirirlerdi. Parkın en büyük eylentilerinden bir tanesi de küçük trenlerdi. Bu trenler öyle planlanmıştı ki parkı çepe çevre dolaşırlardı. Trenlerin için iki istasyon bulunuyordu. Biri ışıklı Atatürk panosunun bulunduğu kapıda, diğeri de parkın Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na (CSO) bakan kapısında. Sonra bu trenler kaldırıldı. Yani park özetle bilinçli olarak bakımsız, önemsiz hale getirildi. Cumhuriyetin izleri birer birer silindi.



1953'te Gençlik ParkıNurkut İlhan / Sanat Kurumu Üyesi, Oyuncu

‘Tarihi dokusunu bozmuşlar’

Çocukluğum Gençlik Parkı’nda geçti desem abartmış olmam. Çok özel, önemli bir yerdi orası. Parkın Opera girişinin hemen karşısında eskiden “Hergele Meydanı” diye anılan bir meydan vardı. “İtfaiye Meydanı” da derlerdi oraya. Orası tamamen yaya bölgesiydi. Oyunlar oynardık. Şimdi o meydan yok. Sokakta oynarken abim, ikiz kardeşim ve ben Gençlik Parkı’na giderdik. Parkın içinde yer alan büfeleri dolaşırdık. Annem de parkta doşacağımızı bildiğinden harçlık verirdi bize. Ne kadar karnımız tok olsa da büfede satılan tostlardan yerdik. Abim sucuklu kaşarlı tost yerdi, bense sadece kaşarlı tost... Bir de biz Ankaralı çocuklar hep denize özlem duyardık. Ne zaman denizi özlesek Gençlik Parkı’na giderdik. Çünkü parkın içinde yer alan havuz, bizim deniz özlemimizi giderirdi. Havuzun üzerinde iki köprü buluyordu. Şimdi de bulunuyor ama eskisi gibi gösterişli değil. Biz büyük köprünün üzerinden geçmek isterdik. Çünkü büyük köprünün hemen karşısında gemi şeklinde bir lokanta bulunurdu. Ne zaman kardeşlerimle bu köprüden geçsek, o lokantaya bakıp, “Aaa bak gemi geçiyor” derdik. Hatta şimdi gülerek anımsıyorum, biz o gemiyi gerçek sanırdık. Hatta bir keresinde babama “Baba bu gemi neden hiç hareket etmiyor, yoksa bozuk mu?” diye sormuştum. Nice sonra anladım oranın aslında bir lokanta olduğunu ve gitmek istedim o lokantaya. Ancak çocuk olduğum için bana garsonlar izin vermemişti. Bir gün babama söyledim, “Eee hadi gidelim o zaman beraber” dedi ve o lokantada inanılmaz güzel sohbetler ettiğimizi anımsıyorum. Bir de parkın içindeki lunapark biz çocuklar için çok önemliydi. Ben dönme dolaptan çok korkardım. Ama dönme dolaba binenleri izlemeye de bayılırdım. Çığlıklar atılırdı, bana hayli heyecanlı gelirdi. Ayrıca parkın içinde yer alan havuzun etrafında çay içilebilecek mekânlar vardı. İnsanlar özellikle hafta sonları yiyeceklerini alır, bu mekânlara gelirlerdi. Herkes yaptığı yiyecekleri bir yandaki masaya ikram ederdi. Sonra yan masalarla koyu sohbetler başlardı. Yazlık sinema havası vardı bu mekânlarda. Şimdi parkta tek bir şey içemiyorsunuz. Çünkü içilecek mekân yok.

1970'li yıllar...Çocukluğuma dair anımsadığım en önemli ayrıntılardan bir tanesi de ışıklı Atatürk panosu. Parkın Opera girişinde yer alan pano “özgürlüğü” temsil ederdi bir anlamda. Şimdi bu panonun yerine ufak bir demir kapı yapılmış. Bana göre hiçbir estetik özelliği olmayan bir kapı. Özgürlüğün kapısı hiç o kadar dar olur mu dedim kendi kendime yenilenen parktan adımımı attığımda. Ayrıca yenilenen parkta pek çok güvenlik görevlisi dolaşıyor. Ne gerek var diye düşünüyorum. Çünkü eskiden böyle değildi. Samimi ortamlar vardı parkta. Bu kadar çok güvenliğin olması samimiyeti yok etmiş gibi görünüyor. Parkın en önemli simgelerinden bir tanesi de eski Göl Gazinosu’ydu. Zeki Müren gibi isimlerin konser verdiği gazino... Şimdilerde bu bina Sanat Kurumu tarafından kullanılıyor. Belediye o binayı da yok etmek istedi ancak mahkemelik olduğu için dokunamadı. Mahkememiz devam ediyor ve biz kazanacağımızdan eminiz. Yani belediye her fırsatta “modern bir alan” yapacağını duyurmuştu ama ben modern bir alan göremedim parkta. Bunun yanı sıra parkın içindeki büfeleri işletenler halkı çok iyi tanırdı. Bir büfede şişman bir ağabey vardı. Hep dondurma alırdım kendisinden. Ne zaman dondurma almaya onun yanına gitsem yanağımı okşardı. Sadece bana öyle davranmazdı, her çocuğa ilgi gösterirdi. Şimdi bu türlü sıcak ilişkilerin kurulduğu büfelerin yerinde yeller esiyor. Bir de park alabildiğine yeşildi. Pek çok ağaç vardı. Bu ağaçların büyük bir çoğunluğu yenileme çalışmaları kapsamında kesildi. Belediye şimdilerde yaptığı açıklamada 1700 ağaç daha dikeceğini söylüyor parka. Demek ki parkta bu kadar ağaç katledilmiş. Yani bana göre parkın yeni yapısı tarihi dokusunu bozmuş.

http://www.yapi.com.tr/haberler/eski-halinden-eser-kalmadi_72693.html

Read Comment Section
6 Yorum Yorum Yaz
  • Benim ilk ziyaretim 1962 de olmuştu. O zaman 5 yaşındaydım. Aradan yıllar geçti ve 1975 te yine geldim ve her tarafı cıvıl cıvıl olan parkın bu hala gelmesi çok üzücü.Gençlik Parkı her kesime hitap etmeli... İçki içmem ama yasaklanmasına da karşıyım. YANITLA
  • İ.Melih Gökçek'ten de bu beklenirdi zaten.daha fazlası olsaydı şaşmak lazım.. YANITLA
  • Melih Gökçek yönetimindeki Anakent belediyesi, para kazandırdığı mimar ve mühendislerin dışında, ne zaman mimarları, mühendisleri, sanat adamlarını, sivil toplum örgütlerini dinledi ki Gençlik Parkının yenilenmesinde dinlesin. İşte sonuç. Ankara gibi kısıtlı tarihi ve doğal güzellikleri olan bir kent, bir değerini kaybetti. YANITLA
  • Elektrik mühendislerinin elektrik enerjisi üretimine karşı çıktığı, mimarların prestij yapılarına karşı çıktığı, bir yapı sitesinde yapılan güzel bir hizmete sırf ideolojik yaklaşımla karşı çıkılan yanlı bir haber yer alabiliyorsa, bu ülkede çalışanın ve üretenin işi gerçekten zor. YANITLA
  • Bu yeni haline gelmesini sadece Melih Gökçek mi yapmıştır. Bu işte emeği geçen mimar ve mühendisler yok mudur, hiç etkileri olmamış mıdır. Syn. Öner Tokcan Yönetici değil midir, bu işin Başında... YANITLA
6 yorumdan 5 tanesi gösteriliyor.  1  |  2  |  DEVAMI
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!