br >
O acılı insanlardan biri
Korkunç depremin büyük acılarını yaşayan binlerce kişiden biri de
Emine Cebeci. Cebeci, eşini trafik kazasında kaybetti. Bir kızı
ve bir oğlu vardı. Kızı evlenince İstanbul'da kaldı. Biricik oğlu Serkan Cebeci
ise astsubay olunca Gölcük'e yerleştiler. 17 Ağustos 1999 gecesi saatler
03.02'yi gösterirken büyük bir gürültü olduğunu hatırlayan Emine Cebeci,
kendisini tonlarca ağırlığın altında buldu. Emine Cebeci sonrasını şöyle
anlatıyor: "Enkazın altında ben 16 saat, oğlum ise 13 saat kaldı. Dışarıdaki
sesleri duyuyordum. 'Orada kimse var mı?' diye bağırıyorlardı. Ben 'Evet. Ben ve
oğlum buradayız, yardım edin' diyordum. Böyle saatler geçti. Sonra oğlum
Serkan'a birileri ulaştı. Duyuyordum, onu çıkarıyorlardı. Serkan bağırıyordu
'annemin çıktığını görmeden hastaneye gitmeyeceğim' diye. Ondan 3 saat sonra
yani 16'ncı saatte beni de çıkardılar. Ben 'oğlum hangi hastanedeyse beni de
onun yanına götürün' dedim. Serkan'ı sevk ettiklerini söylediler. 'Beni de
gönderin oraya' dedim. Ankara GATA'ya sevk ettiler beni. Oğlumu bulamıyordum."
Kendi hastalığıyla uğraşırken bir yandan da oğlunu bulmaya çalışan acılı anne,
''14 kere ameliyat oldum. Ayağıma cihaz ayakkabı taktılar. Bir tek yattığımda
bunu çıkarabiliyorum'' diyor ve aylar sonra oğlunu bulmak için yeniden Gölcük'e
geldiğini anlatıyor: "Kayıpların peşine düştüm. Kayıp olan hep gençlerdi. 18
ceset resmi gösterildi bana ama oğlum onlardan biri değildi. Son umudum kimsesiz
mezarlarını açtırıp, DNA testi yaptırmaktı. Dava açıp kazandım. Türkiye'yi il il
dolaştım. Mezarların açılması için gereken parayı 10 gün geçirdim diye zaman
ileriye attı. 4 yıl adliye kapılarında dolaştım."
Oğlunun kemikleriyle yolculuk yaptı
Depremden 4 yıl sonra artık mezarların açılmaya başlandığını anlatan Emine
Cebeci, 17 tane mezarın açıldığını ve sonuncu mezara geldiklerinde artık içinden
bir sesin 'oğlum bunların içinde değil. 18'incinin içinde de olmayacak' dediğini
anlatıyor. "Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp mezarların açılmasını ücretsiz olarak
üstlendi. En son mezar açıldığında tüm kayıp aileleri mezarın başındaydı.
Gölcük'ten İstanbul Adli Tıp Kurumu'na DNA testi için bilmediğim, oğlum olduğuna
inanmadığım bir cesede ait kemiklerle aynı araç içinde gittim. Çektiğim acıları
anlatmama imkân yok." Testlerin sonucunda ceset oğlu Serkan'a ait çıkınca
yıkılmış acılı anne. "Meğer oğlumun kemikleriyle yolculuk yapmışım. İnanmak
istemediğim, korkulu rüya görmektense hep uyanık gezerek, oğlumun öldüğünü bile
düşünmediğim gerçek bas bas bağırıyordu. Mezardan çıkan benim oğlumdu. Şoka
girdim. Depremden sonra 4 senemi mezarlıklarda ve adliyelerde geçirmiştim. Bütün
mücadelem bitmişti. Oğlumu kendi ellerimle bir daha mezara gömdüm" diye
anlatıyor yaşadıklarını.
|