B>
“EKODÜNYA YAKLAŞIRKEN – Green Drinks Buluşmaları”nın sonuncusu, “Yeşil
Enerji” başlığı altında “Yenilenebilir Enerji Kanunu”nun sektöre etkileri ve
temiz enerji kullanımı üzerine verimli bir fikir paylaşımına sahne oldu. Japonya
depremi ardından yaşanan nükleer felaketin bir yansıması olarak Türkiye’de
nükleer enerji kullanımı tartışması ise, etkinliğe damgasını vurdu.
27
Nisan – 1 Mayıs 2011 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi
Büyükçekmece’de, YAPI FUARI / TURKEYBUILD İSTANBUL ile beraber
düzenlenecek EKODÜNYA Fuarı ana sponsorluğunda ve “Green Drinks
İstanbul”un katkısı ile gerçekleştirilen
“EKODÜNYA YAKLAŞIRKEN - Green Drinks Buluşmaları”, Ekim 2010’dan Nisan 2011’e
uzanan altı aylık aralıkta sürdürülebilirlik konusunda farklı alanlardaki
duyarlı toplulukları buluşturdu ve başarı hikâyeleri ile yeşil iş modellerinin
tartışıldığı bir platform oluşturdu.
Buluşmaların “Yeşil Enerji” başlığını taşıyan sonuncu
ayağı ise bugün (29 Mart 2011) Yapı-Endüstri Merkezi’nde
gerçekleştirildi. Etkinlikte, çok uzun süredir beklenen “Yenilenebilir Enerji
Kanunu”nun yasallaşmasının ve 500kW altındaki temiz enerji sistemlerinin
lisans gerektirmeden serbest kullanımı ile ilgili yönetmeliğin yayınlanmasının
ardından sektörde beklenen gelişmeler tartışıldı.
Etkinliğin açılışı, Temiz Enerji Derneği Başkanı Bengü
Uluengin’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Temiz Enerji” konulu açık
oturum ile yapıldı. Yenilenebilir enerji kaynakları olarak sırasıyla güneş,
rüzgar, biyogaz/biyokütle ve jeotermal üzerine uzman konuşmacıların katılımı
eşliğinde düzenlenen oturumda, “Yeşil Enerji illa ki teşvik ile mi üretilir?” ve
“Yeni kanunun çizdiği yol haritası nedir?” sorularına yanıt
arandı.
“Kötü kurgulanan kanun, kanunsuzluktan
iyidir”
Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği – GENSED
Başkanı Ateş Uğurel, “Yenilenebilir Enerji Kanunu”nun yaklaşık dört sene
önce masaya yatırıldığı sırada güneş enerjisi sektöründe herkesin yatırıma
koştuğunu, ancak tasarının reddedilişi ile sektörün hezeyana uğradığını
hatırlattığı konuşmasında, bugün çıkan yasanın önerilen tasarıya kıyasla ne gibi
değişiklik ve olumsuzluklar içerdiğine değindi. Yasanın “karlı olmaktan uzak”
gözüktüğünü dile getiren Uğurel, her halükarda “Kötü kurgulanan kanun,
kanunsuzluktan iyidir. Çünkü olmayan bir şeyi değiştiremezsiniz” vurgusunda
bulundu.
“Yenilenebilir Enerji Kanunu”nun getirdiği teşvikleri de
eleştiren Uğurel, “yerli üretime Türk usulü teşvik” olarak nitelendirdiği
düzenlemenin, Ar-Ge’lere değil de yatırımcı/müşteriye yönelik teşvikleri
öngörmesini “görülmemiş bir yöntem” olarak değerlendirdi.
Öte yandan mevcut
hükümetin güneş enerjisini istemediği yargısına ulaştığını ekleyen Ateş Uğurel,
düzenlemenin getirdiği kiloWatt bazlı sınırlamaları da detaylandırdı.
Özelleştirilmiş elektrik şebekesi sağlayıcıların oyuna dahil olması ile Türkiye
enerji piyasasının değişen dengelerine dikkat çeken Uğurel, “Elektrik satmak
için yatırım yapan özel şirketin iki şey hoşuna gitmez: Zam yapmamak ve güneş
enerjisinin geliştirilmesi” diyerek, gelecek dönemde yenilenebilir enerji
kaynaklarından elde edilen elektriğin yaygınlaşması yönündeki engelleri
aktardı.
AERO Rüzgar Endüstrisi Genel Müdürü Alper Kalaycı ise
konuşmasına, geçtiğimiz yıl rüzgar enerjisi talebinin azaldığına, ancak rüzgar
tirbünü üretiminin yüksek kaldığına dikkat çekerek başladı. Rüzgar tirbünlerinin
herhangi bir teşvik olmadan da kurulabileceğini belirten Kalaycı, sözlerine
şöyle devam etti:
“Ne var ki teşvik, markayı ortaya çıkarır, satışları
yükseltir. Teşvik olmadan Türkiye rüzgar enerjisi üreticileri, dünyanın büyük
markaları arasına giremez.”
“Nükleer siyasi bir karardır;
dolayısıyla teknik veya sosyal bir çerçevede tartışılamaz”
Oturumun
moderatörü Bengü Uluengin’in “Enerji tanımı ile çevre, uyum içinde mi
olmalıdır?” sorusunu yönelttiği TÜGİAD Enerji Komisyonu ve Biyogaz Derneği
Başkanı Ufuk Ünal, “enerjinin odağı insan” diyerek başladığı sözleri ile yenilenebilir
enerji piyasasının açmazlarına değindi. Ünal, geçtiğimiz sene enerji
verimliliğinin de tüketimin de azaldığını ifade ettiği konuşmasında “İnsanın az
enerji tükettiğini görmek isterim” dedi. Ünal, şunları ekledi.
“Ülkemde sorumsuzluk görüyorum. Nedensel düşünce yok. Yalnızca
sisteme entegre bir protesto var. Oysaki yeni kaynaklar, siyasi değil samimi bir
çerçevede araştırılmalı. Türkiye’de nükleer enerji de siyasi bir karardır.
Dolayısıyla ancak siyasi bir platformda tartışılabilir. Teknik veya sosyal
kararlar olsa, o çerçevede de konuşabilirdik.”
Ünal, uzmanlık alanı olan
biyogaz ve biyokütle enerjisi konusunda da bilgilerini paylaştığı oturumda,
Alper Kalaycı ile benzer güzergahtaki düşüncesine yer vererek “Bizim teşvike
ihtiyacımız yok. Sadece üretimin popülerleşmesini sağladığı için işimize yarar”
dedi. Ünal, Uğurel’in tepkisine de destek çıkarak “Türkiye’de güneş enerjisine
haksızlık yapılmıştır. Önemli bir fırsat kaçırılmıştır” ifadesini
ekledi.
“Bir Alman’a jeotermalimiz ile hava
atabilirsiniz”
Açık oturumun dördüncü konuğu İhtisas Enerji Genel
Müdürü ve TÜGİAD Enerji Komisyonu Üyesi Kerim Ertan, Türkiye yenilenebilir
enerji sektörüne jeotermal ve jeotermik enerji üzerinden bir bakış sunduğu
konuşmasında, ilgili alanın diğer yenilenebilir enerji sektörlerinden “proje
yönetimi ve geliştirmesi” açısından büyük farklılıklar taşıdığını vurguladı.
Ertan, Türkiye özeline müthiş bir potansiyele sahip olduğunu belirttiği
jeotermal enerji kaynaklarının geliştirme aşamasında teşvike ihtiyaç duyduğunu
ekleyerek, mevcut piyasa koşullarında sıkıntıyı “yerellik” olarak teşhis etti.
Ertan’ın “Size fotovoltaikleri ve rüzgar tirbünleri ile övünen bir Alman’a
‘Jeotermal potansiyelimiz, sizin tüm sistemlerinizin toplamından fazla!” diye
hava atılabileceğini ifade etmesi, dinleyicilere keyifli bir an
yaşattı.
“Fotovoltaikte gelecek, ucuz maliyet ve yerel
üretimde”
“Yeşil Enerji” başlıklı son “EKODÜNYA YAKLAŞIRKEN –
Green Drinks” etkinliği, bu keyifli ve verimli açık oturumun ardından iki
önemli konuşmacıyı ağırladı. Arıkanlı Holding Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı
ve Enerji ve AR-GE alanlarından sorumlu Genel Koordinatör Yardımcısı
Prof. Dr. Şener Oktik, “güneş enerjisinden fotovoltaik elektrik enerjisi
üretiminde ezber bozmak” başlığını taşıyan sunumunda, yenilenebilir enerji
kaynaklarının sunduğu potansiyele yönelik rakamsal verileri paylaştı. Oktik,
fotovoltaik panel ve modül fiyatlarının giderek düştüğünü vurgulayarak, 2015
yılı itibariyle modül çıkış fiyatlarının %35 – 50 oranında ucuzlayacağı
öngörüsünde bulundu. Maliyet düşüşlerine paralel olarak binalara entegre
çözümlerin de yaygınlaşacağını belirten Oktik, “toplu üretimler yerine yerel ve
küçük ölçekli üretimlerin verimliliği”nin yakın dönemde anlaşılacağını
ekledi.
Etkinliğin son konuşmacısı olan ve iklim değişikliği konuları
üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Özgür Gürbüz, Çernobil’e karşı koyarak,
yerine nelerin konulabileceğini araştırarak ve rüzgar tirbünlerine “aşık
olarak” adım attığı mesleki serüvenini dinleyiciler için detaylandırdı.
Gürbüz, “Yenilenebilir Enerji Kanunu” ve rüzgar enerjisini yaygınlaştırma
girişimleri sırasında karşılaştığı politik dirençleri esprili bir dil ile
anlattı.
“EKODÜNYA
YAKLAŞIRKEN” etkinliklerinin sonuncusu, “Green Drinks” kapsamında
gerçekleştirilen küçük kokteyl ile sona erdi.
|