Dünya Bankası Küresel Kalkınmanın Finansmanı
raporuna göre Türkiye ekonomisi bu yılı kötü geçirecek, 2010’da ise
canlanma başlayacak. Dünya Bankası raporunda Türkiye’deki GSYİH’nın 2009 yılında
reel olarak bir önceki yıla göre yüzde 5.5 azalacağı, 2010 yılında yüzde 1.5,
2011 yılında ise yüzde 3 artacağı tahmin edildi. Türkiye, Avrupa ve Orta
Asya’da, kısa vadeli borçları rezervlerine oranla en düşük bulunan ülkeler
sıralamasında en iyi durumdaki ülke konumunda. Dünya Bankası’nın sözkonusu
raporunda Türkiye’nin cari işlemler açıklarının ise bu yıl ve 2010 yılında
GSYİH’sının yüzde 1.9’u, 2011 yılında ise yüzde 2’si düzeyinde olacağı tahmin
edildi.
Dünya Bankası tarafından hazırlanan raporun ‘Küresel Ekonomi İçin
Olasılıklar’ başlıklı bölümünde finansal kriz salgınının yatırımların
büyük ölçüde likiditasyonuna, dünya çapında zenginlikte önemli kayıplara,
küresel kredi verme koşullarında sıkılaşmaya ve belirsizlikte büyük çaplı bir
artışa neden olduğu da bildirildi. Sözkonusu raporda özetle şu tespitlerde
bulunuldu:
* “Ekonomik etkinlikte en keskin düşüş özellikle dayanıklı tüketim malı ve
yatırım malı üretmede uzmanlaşmış ülkeler ile önceden oluşmuş ciddi
makroekonomik zayıflıkları bulunan ülkelerde yoğunlaştı.
Gıda ve petrol fiyatı düştü
* Düşük gıda ve akaryakıt fiyatları, azalmış ekonomik etkinliğin yoksullaşma
etkisini hafifletti ve gelişmekte olan ülkelerde petrol ithalinin cari işlemler
üzerindeki baskısını azalmasına yardımcı oldu. Gelişmekte olan petrol ihraç eden
ülkelerin kazançlarında ise gayrı safi iç hasılalarının yüzde 17’si kadar bir
azalmaya yol açtı.
* 2009 yılında mali dengenin yüksek gelirli ülkelerde gayrısafi iç hasılanın
yüzde 3’ü, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 4’ü dolayında kötüleşmesi
bekleniyor.
* Ekonomik etkinlikteki düşüş, gelişmekte olan ülkelere daha zayıf sermaye
akışıyla birleşince, düşük ve orta gelirli pek çok ülkeyi ciddi finansal
zorluklar içine soktu. Birçok ülke ihracattan yeterli döviz kazanma ya da
ithalat talebini karşılayacak yeterli borç sağlama güçlüğüne girdi. Gelişmekte
olan ülkeler için genel borçlanma gereksiniminin net sermaye akışlarını aşması
beklenirken, birçok ülke bu finansman boşluğunu iyi günlerde oluşturduğu
uluslararası döviz rezervlerini aşağı çekerek karşıladı. Ancak bu stratejinin
sürdürülebilirliği belirsizdir.
* 2008 Eylül ayından bu yana 16 ülke dış rezervlerinin yüzde 20’sini ya da
daha fazlasını tüketti. Bu arada toplam 18 ülkede halihazırdaki rezerv stokları,
ithalatlarının dört aydan az bir bölümünü karşılayabilir.
* Cari işlem açıkları ve kötüleşen mali pozisyonlar en fazla, kısmen
durgunluğun en derin biçimde görülmesi beklenen yerler olmalarından dolayı,
Avrupa ve Orta Asya bölgesinde kronik bir şekilde yayıldı. Bunda birçok
ülkenin son yaşyanan global finansal krize gayrı safi iç hasılalarına göre iki
haneli cari işlemler açıklarıyla girmesi ve yüksek kamu borçları da rol
oynamıştır. Söz konusu ülkelerde iç-dış dengelerin oluşturulması için talebin
bastırılması ve para değerinin düşürülmesi gerekebilir.
* Yüksek gelirli ülkelerde gayrı safi iç hasılalardaki hızlı düşüşe karşın
2009 yılının ilk üç ayı boyunca bir dizi gösterge ekonomik iyileşmenin
başladığına işaret etti. İstikrara kavuşan hatta iyileşmeye başlayan dünya
borsaları, kimi ülkelerdeki ihracatta görülen ılımlı iyileşmeler, sağduyulu mali
teşvik önlemlerinin hala süren talep patlaması yapan etkileri ve bunun yanı sıra
tüketici talebinde yaşanan bir artış iyileşmenin başladığına işaret eden
faktörler arasındadır.”
İyileşme tahminlerden kötü
Dünya Bankası’nın söz konusu raporunda küresel ve Türkiye dahil ülkeler için
öngörülen büyüme tahminlerinin dayandığı temel senaryonun, global finansal kriz
ardından gelen bir ekonomik çöküş yaşanmasından dolayı “Daha durgun bir
iyileşme” öngördüğü belirtilirken şöyle denildi:
* “Sözkonusu senaryoya göre küresel gayrı safi iç hasıla 2009 yılında yüzde
2.9’luk rekor bir düşüşten sonra ılımlı bir şekilde 2010 yılında yüzde 2
düzeyinde, 2011 yılında ise yüzde 3.2 düzeyinde iyileşecek. Bu arada
bankacılık sektöründe konsolidasyonlar, negatif zenginleşme efektinin devam
etmesi, yüksek işsizlik oranları ve riskten kaçınmanın, tahmine konu olan dönem
boyunca talep üzerinde ağırlıklarını hissettirmeleri beklenmektedir.
* Gelişmekte olan ülkeler arasında büyüme oranları, daha güçlü verimlilik ve
nüfus artışları dolayısıyla daha yüksektir, ancak 2009’dan 2011’e kadar
sırasıyla yüzde 1.2, 4.4 ve 5.7 oranlarında gerçekleşecektir.
* Yavaş iyileşme nedeniyle kötüleşebilecek cari işlemlerin baskısı, özellikle
birçoğu Avrupa ve Orta Asya ülkesini, yerel paranın değerinin önemli oranda
düşürülmesi ve iç talepte acı veren kesintiler şeklinde karakterize olan ve daha
az düzenli iyileşme sürecine zorlayabilir.”
Petrol fiyatı yükselecek
Raporda dünya ticaret hacminin bu yıl yüzde 9.7 oranında düşeceği, ticaret
hacminin ise gelecek yıl yüzde 3.8, 2011 yılında ise yüzde 6.9 oranında artacağı
öngörüldü. Bu arada global piyasalarda petrolün varil fiyatı bu yıl için
ortalama 55.5 dolar, 2010 yılı için 63 dolar, 2011 yılı içinse ortalama 65.9
dolar olarak tahmin edildi. Rapora göre bu yıl Çin yüzde 6.5, Hindistan yüzde
5.1, Endonezya yüzde 3.5 büyüyecek.
|