ahramanımızın adı Mikio. Sene 2060... 13 yaşındaki Japon kızı, uzay asansörünün yapımında görev alan babasını ziyaret etmek üzere asansöre biner ve burada kendisine bilgi veren yaşlı bir kadınla tanışır: Hediye Hanım. Mikio bu teyzenin proje hakkında bu kadar bilgili olmasına şaşırır, ardından onun uzay asansörünün yapımını yöneten, Türk bilim kadını Dr. Hediye Hanım olduğunu öğrenir...
'Uzay Asansörü' adlı bu animasyon geçen ay Tokyo'daki Ulusal Bilim ve Gelişen Teknolojiler Müzesi'nde gösterildi. Kasımda Japonya'daki tüm bilim merkezlerinde, yakında da Asya ve ABD'de gösterilecek.
Japonya'da çok popüler
Gelelim gerçek hayattaki 'kahramanımıza'... İsmi Serkan Anılır. Sene 2007... 34 yaşındaki Anılır'ın 'yakın geçmişi ve şimdiki zamanında' NASA'da yöneticilik, astronotluk eğitimi, Japon Uzay Araştırmaları Merkezi JAXA'da bölüm başkanlığı (9 bin görevli içinde tek yabancı araştırmacı), Tokyo Üniversitesi'nde öğretim üyeliği, arasında Yale ve Princeton'ın da olduğu yedi üniversitede konuk öğretim üyeliği, uzay asansörü ve altyapısız yaşam üniteleri gibi işler var... Bir de, yukarıda bahsedilen, Japonya'da ilk kez bir Türk senaristle Japon yönetmen ortaklığında hazırlanan 'Uzay Asansörü' filmi...
Buralarda pek tanınmasa da Japonya'da 'sokakta tanınacak kadar popüler'.. Üç kitabın satış rakamı 1 milyonu geçmiş. Şimdi dördüncü kitap ve yeni bir animasyon üzerine çalışıyor. Türkiye'den öğrenciler ona uzayla ilgili merak ettiklerini soruyor, internet aracılığıyla...
34 gibi genç bir yaşta imza attığınız çalışmalara dalınca insanın başı dönüyor! Mimarlıktan uzay meselelerine geçiş nasıl oldu?
İlkokula kadar Almanya'da, ortaokul ve lisede, dayım ve yengemle Bursa'da yaşadım. Dayım mimardı, beni büroya götürürdü. Kalbimde bilgisayar mühendisliği vardı ama mimarlık yazıp Yıldız Teknik Üniversitesi'ni kazandım. Sonra yüksek teknoloji çalışmak üzere Almanya'ya gittim. Oradan Japonya'ya, NASA'ya ve JAXA'ya uzanan yol başladı. Uzay teknolojilerinin mimarlıktaki kullanımına yoğunlaştım.
Çocukluk hayaliniz neydi?
Beş-altı yaşındayken kapıcı olmayı çok istiyordum! Çünkü o her gün asansöre binebiliyordu. Uzay asansöründe belki bundan da esinlenmişimdir.
Sekiz yıldır Japonya'dasınız. Çalışmalarınız için en uygun olanaklar orada mı?
Japonya'da beni en çok etkileyen, içine kapalı bir toplum olması ve yabancıların kendilerine kolay yer bulamaması. Bu yüzden Japonya'da geldiğim noktanın, büyük tecrübe olduğunu düşünüyorum. Bir devlet görevlisi olarak, Japon araştırmacılara sağlanan yetkilere sahip olabilmek 34 yaşındaki bir araştırmacı için inanılmaz bir fırsat. Çok düzenli çalışan, bilime değer veren, alanlarının en uzman isimlerinin yer aldığı kurumlarda beraber görev almak, benim için burayı en çekici kılan unsur.
Uzay asansörü projesinin ilk kıvılcımı nasıl çaktı?
Asıl amaç, uzay asansörünü yapmak değil, onun gibi binlerce kilometre yükselikte bir kule yapmak için gerekli teknolojiyi tespit etmek, geliştirmek ve günlük hayatımızdaki etkilerini görmekti. Bir teknoloji transfer projesi. 27 teknoloji geliştirilmiş ve uygulanmış, 84 teknolojinin de kriterleri belirlenmiş ve çalışılmaya başlanmış durumda. İlk kıvılcımı yakan, uzay asansörünü ilk düşünen bilim insanı Arthur C. Clarke'dır. Kendisi de projemize destek verdi. Proje bugün teknoloji geliştirme platformu olarak hizmet veriyor.
Geçen yıl altyapısız yaşam ünitelerinden bahsetmiştiniz. Geri dönüşümünü içinde gerçekleştiren evler...
Bunlar altyapısız, altyapısı yetersiz veya altyapısı deprem gibi felaketler dolayısıyla hasara uğrayan bölgelerde yaşanabilecek konutların üretimi üzerine bir proje. 2010'da ilk ünitenin uygulamasını göstermek için çalışıyoruz. Amaç, insanlara daha iyi yaşam koşulları sunmak ve şehirlerin nasıl evrim geçireceğini görmek...
Uzay asansörü animasyonunun gösterimlerine başlanmış. Nedir hikâyesi?
Haziran 2006'da Japonya'da ikinci kitabım 'ATA Uzay Asansörü'nü yayımladım. Yüksek satış rakamlarına ulaşması üzerine, ana kısmını oluşturan uzay asansörünü beyazperdeye aktarmak icin, Tokyo'daki National Museum of Emerging Science and Innovation'dan (Miraikan) teklif geldi. 35 dakika sürecek ve genç kitleyi hedefleyecek projede, karakterler ünlü Japon animasyon yönetmeni Miyazaki Hayao'nun ekibi tarafindan, seslendirme ise ünlü Japon sanatçılarınca yapılacaktı. Miraikan'da gösterime girdi. Kasımdan itibaren tüm bilim merkezlerinde gösterilecek. Japon animasyon tarihinde, ilk kez bir Türk senaristle Japon yönetmen ortak çalıştı. Uzay asansörü ve geleceğin şehri olarak görülen sahnelerin tasarımlarını hazırlayan grubu da kontrol ettim.
Filmi Türkiye'de de izleyebilecek miyiz?
Bu benim karar verebileceğim bir konu değil. Ama kendi ülkemde de gösterilmesi beni çok gururlandırır.
Film çocukları hedefliyor, Türkiye'den iletişimde olduğunuz çocuklar var mı?
Türkiye'de nisanda 'Bir günlüğüne bilim adamı olalım' projesini yaptık. 200'ün üzerinde öğrenciyle tanıştım. Geçen sene sizinle yaptığımız ve Radikal'de yayımlanan söyleşi, ilköğretim kitaplarına eklenmiş. Bunu okuyan, Türkiye'den öğrencilerden mektup geliyor, elimden geldiğince yanıtlıyorum. Üniversitelilerle de yazışıyoruz.
En büyük hayaliniz ne?
İki hayalim var. Birincisi, ülkemi ilk Türk astronot olarak uzayda temsil edebilmek. Diğeriyse, ilki gerçekleştiği takdirde Türkiye'ye dönüp bunu ülkemizin en uzak köşelerindeki çocuklara kadar ulaştırmak.
Türkiye'den sizinle bağlantıya geçen resmi bir kurum oldu mu?
Hayır, herhangi bir irtibat olmadı.
|