ir yıl önce genç yaşta yitirdiğimiz Av. Derviş Parlak'ın, imar talanına karşı kültür ve yaşam değerlerimizi savunanlara "rehber" olacak kitabı "Şehrin Hukuku" artık başucumuzda... Hayat arkadaşı Betül Parlak'ın girişimi ve Behçet Çelik'in özenli derlemesiyle, "Kanat Kitap"lar(1) arasında yayımlanan kitap, geçenlerde Beyoğlu'ndaki Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü'nde buluşan dost ve yakınlarına armağan edildi...
Şehrin Hukuku, Aldo Rossi'nin aynı yayınevinin dilimize tam 40 yıl sonra kazandırdığı "Şehrin Mimarisi"yle birlikte anlamlı bir ikili de oluşturuyor. Kent ve mimarlık ilişkisini öncelikle "insani bağlar"la kuran Rossi, bunun "toplumsal sorumluluklar"ını da irdeleniyor.
Nitekim mimarinin bu tarihsel ve evrensel "öz"ünü yadsıyan "modern binalar"ın, adeta sadece "kendilerini gösterme"yi önemseyen "kentsel ve çevresel umarsızlık"ları, küresel kapitalizmin himayesinde şımartılıyor...
İşte bu süreçte Derviş Parlak'ın kitabı da özellikle "ayrıcalıklı izinler"le gerçekleşen ve sadece özel rant beklentilerini gözeten imar uygulamalarına karşı "kamusal haklar"ın savunulmasını içeriyor... Yazarın, mimarlık ve şehircilik dünyamıza hemen tüm "avukatlık yaşamı"yla armağan ettiği "toplum yararına tasarım ve planlama için hukuk savaşımı"nın önemli örneklerini sergiliyor..
Her biri değişik alanlardaki "kente karşı suç" örneklerini yaratan "hukuka aykırı" karar ve işlemler, çoğu yargı kararlarına dönüşmüş değerlendirmelerle sorgulanıyor.
"İdare"nin yargılanması
Başta Mimarlar Odası olmak üzere, sivil duyarlı kesimlerin, yerel ve merkezi yönetimlerdeki yağmaya dönük uygulamalara karşı sürdürdükleri hukuk savaşımlarında "davacı vekili" olarak görev alan Derviş Parlak, "yurttaşların ve toplumun talebiyle devletin sorgulanması" anlamına da gelen "idarenin yargılanması"nda demokratik kazanımlar sağladı...
Örneğin, imardan sorumlu kamu kurumlarının şehircilik ilkelerine ve toplumsal haklara aykırı tutumlarına karşı idare mahkemelerinde "dava açma hakkı", yakın geçmişe kadar sadece o "idari işlem"den ötürü doğrudan zarar gören kişi ya da kurumlara aitti... Bu hakkın artık meslek odalarına, sivil kuruluşlara ve hatta belde sakinlerine de tanınmış olması, birçoğu Derviş Parlak'ın savunmasıyla kazanılan yargı kararlarının oluşturduğu "içtihat"la sağlanmıştır.
Kenti ve çevreyi gözden çıkaran idari kararlara odaların "davacı" olmalarını "mesleklerin kamusal sorumlulukları"yla savunan Parlak, belde sakinlerinin de "hemşeri"lik haklarıyla davacı olabileceklerini kabul eden yargı kararlarında etkili oldu. Nitekim aynı kararların yaygınlaşması sonucunda da özellikle kent ve çevre alanındaki uygulamalara karşı devletten davacı olunabilmesi için "doğrudan etkilenme" koşulunu kaldıran düzenlemeler yapıldı.
Bugün, başta en çok "emek verdiği" Mimarlar Odası olmak üzere, imar yolsuzluklarını ve doğal, kültürel çevre tahribatını durdurmak için yargıya başvurmayı başlıca mücadele alanı olarak sürdüren kurum, kişi ve kuruluşların, kendilerini "taraf" görerek "davacı" kabul eden bu çağdaş hukuk kazanımındaki önemli payı nedeniyle de Derviş Parlak'ı saygı ve minnetle anmaları gerekiyor...
Yol gösterecek
Şehrin Mimarisi'nde, kültür ve doğa mirasını "görev"leri gereği korudukları için "görevleri"nden alınan koruma kurulu üyelerinin yargıya gitmeleri sonucunda yine Parlak tarafından "kazanılan" davalarını da ibretle okuyabilirsiniz...
İmar talancılarının SİT kararlarına karşı açtıkları iptal davalarında, aynı kararların "toplum adına" savunulmasındaki "hukuksal dayanaklar"ı öğrenebilirsiniz. Geçenlerde Anayasa Mahkemesi'nce de iptal edilen "ormanların turizm tesislerine tahsisi"yle işlenen çevre suçlarının "yasaya rağmen durdurulması"nı sağlayan yargılama süreçlerini izleyebilirsiniz.
Bütün bu örneklerde, bir hukukçunun onca bakanlıklara ve büyük belediyelere karşı koca bir "şehir"i nasıl savunduğunu görebilir; yazarını tanımasanız bile siz de "ışıklar içinde yatması"nı dileyebilirisiniz...
Sanırım bu kitabı bizlere kazandıran Betül Parlak ile oğlu Fırat'a en anlamlı armağan da işte böylesine yüce bir emeğin kuşaktan kuşağa "yol göstericiliğiyle birlikte anılması" olacaktır...
(1) Pusula Yayıncılık: (0212) 252 42 80
|