ürkiye Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk , üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamamıza karşın denizlerin küresel ısınmadan nasıl etkileneceğine dair hiçbir çalışma ve bunu gerçekleştirecek bir kadro bulunmadığına dikkat çekti. Öztürk, bugüne dek yaptıkları incelemelere dayanarak denizlerimizde farklı bir rüzgâr ve akıntı sisteminin ortaya çıkacağını, bazı limanlarda ulaşımın aksayacağını, balıkçı filolarının, deniz araçlarının seyrinin zorlaşacağını, balık çiftliklerinin şiddetli dalgalara maruz kalacağını tahmin ettiklerini belirterek deniz ortamının kara alanından daha riskli bir hal alacağını vurguladı.
TÜDAV'ın "Küresel ısınma ve Türkiye denizleri" raporu, dünyanın geleceğini tehdit eden iklim felaketine karşı ülkemizin ne kadar hazırlıksız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bayram Öztürk, Türkiye'de 27 ilin deniz kıyısında olmasından dolayı bu kentlerdeki kıyı yapılarının, balıkçılığın, turizm gibi ticari faaliyetlerin ciddi zarar göreceğini ifade etti.
Denizlerin hâlâ "protein deposu" olduğunu kaydeden Öztürk, küresel ısınmayla ortaya çıkacak sorunların geleneksel balık avcılığına, av türlerine ve yöntemlerine darbe vuracağını söyledi. Öztürk, bu sorunların hangi bölgelerde ve hangi şiddette yaşanacağını şimdiden söylemenin mümkün olmadığını dile getirerek "Hazırlıksa yok. Doğanın nasıl bir reaksiyon göstereceğini, değişimlerin hangi bölgelerde, nasıl olacağını saptamak zor" dedi.
Prof. Dr. Öztürk, Türkiye kıyılarındaki uzun dönemli deniz seviyesi değişimleri için kullanılan ölçüm istasyonlarının sayısının yeterli olmadığını belirterek "Sınırlı mevcut veriler, yılda ortalama 7 mm'lik deniz seviyesi artışının olduğunu gösteriyor. Bunun da kıyısal ekosistemde başta erozyon olmak üzere tuzlanma ve diğer değişim ve tahribatalara yol açacağı ortada" diye konuştu.
Öztürk, deniz suyunun ısınması sonucunda yüksek sıcaklıkta yaşayan bakterilerin artacağına, bunun da hastalıklara yol açacağına dikkat çekti.
Karadeniz Akdenizleşiyor
Rapora göre küresel ısınmanın ülkemiz denizlerinde yaratacağı sorunlar da şöyle:
Akdeniz: Akdeniz'de yaşanan tropikalleşme tüm havzayı etkiliyor. Daha şimdiden, tropikal türlerden olan ve katil yosun olarak bilinen "Caulerpa Taxifolia" türü yosunla birçok balık havzada başarılı bir şekilde gelişmekte, hatta alan kazanmakta. Son yıllarda Orta Akdeniz ve Ege Denizi'nde de görülen yumuşak mercanların (Gorgonlar) ölümü de küresel ısınmayla ilintili. 12 binden fazla deniz canlısının bulunduğu Akdeniz'de bunların kaç tanesinin ve hangi türlerin küresel ısınmadan etkileneceğini kestirmek şimdilik zor.
Ege ve Marmara: Akdeniz'de yaşayan, Karadeniz ve Marmara'da 20 yıl önce nadir görülen sardalya, kupes ve salpa gibi balıkların bu denizlerde sıkça görülmeye başlanması, hatta İğneada gibi Batı Karadeniz'de avcılığına başlanması deniz suyu sıcaklığının artışıyla ilişkilendirilmekte. Yine "Thallossoma Pavo" (gün balığı) türü balıkların artık Marmara Denizi'nde de görülebilmesi, dağılımının Akdeniz'in güneyinden daha kuzeye çıkması küresel ısınmanın etkileriyle açıklanabilir.
Karadeniz: Küresel ısınmayla Karadenizin su sıcaklığı artacak, yağış rejimi değişecek, denize besleyici yüklerin birden girmesiyle mevsimsel plankton patlamaları yaşanabilecek. Karadeniz'de Akdenizleşmenin hızlanması ve birçok yeni türün bu denize girmesi ve besin zincirini değiştirmesi önümüzdeki yıllarda daha da belirginleşebilir. Günümüzde hamsi ve çaça gibi balıklar planktonlarla beslenerek su kolonundaki organik yüklerin denizden emilmesini sağlıyor. Bunun olmadığı, yani planktonların diplerde biriktiği bir süreçte, dipte hidrojen sülfür (H2S) oluşumu hızlanacak. Dolayısıyla sistemdeki organik maddeleri tüketen balıkların azalmasıyla H2S tabakası daha da yükselecek.
|