Denizler Tehlikenin Eşiğinde
Konunun uzmanlarına göre denizlerin çöle dönüşmesinde baş sorumlu, iklimsel değişimleri tetikleyen sera etkili gaz salınımlarının yanında tarımda kullanılan kimyasallar.. dereler, akarsulara sorumsuzca boca edilen zararlı atıklardır. Denizlerimizin çöle dönüşmesini istemiyorsak, öncelikle ve acil olarak kıyılarımızın, akarsularımızın pervasızca
/P> Binlerce araştırmacı, teknisyen ve uzmanı temsil eden sekiz bilimsel örgüt geçen ağustos sonlarında, Bush yönetiminden umudu kestikleri için gelecekteki başkana, yönetime ve Kongre’ye iklimsel ısınmanın neden olduğu aşırı meteorolojik olgulara karşı korunmada alınması gereken politikaları uygulamaya koyması için çağrıda bulunmuştur. Katrina, İke gibi her yıl ortalığı birbirine katan kasırgaların önceden saptanması için gerekli yeni uydular ve daha güçlü bilgisayar sistemleri için gerekli 9 milyar dolarlık kaynak talep etmişlerdir. Irak savaşına 3 bin milyar dolar harcamakta tereddüt etmeyen Bush yönetimi, kasırga afetinin zararlarının en aza indirilmesi için gerekli 9 milyar doları esirgemesi bir yana, çok daha büyük bir küresel afetin baş sorumlusu karbon salınımının azaltılmasına şaşı bakıyor. Son günlerde yayımlanan bir başka bilimsel rapor, çevre kirlenmesinin okyanuslar dahil tüm denizler ve kıyıları düpedüz yok olmanın eşiğine getirdiğini ortaya koymaktadır. ABD Virginia Deniz Enstitüsü’nden Robert Diaz’la İsveç’in Goetheburg Üniversitesi’nden Rutger Rosenberg’in geçen 15 Ağustos 08’de Science dergisinde yayımladıkları araştırmaya göre 1960 yılından bu yana denizlerdeki ‘ölü bölgeler’ her on yılda 1 katı artmaktadır. Dünyada bugün 400 deniz kıyısı bölgesinde toplam 245 bin kilometre kare, yani Yeni Zelanda büyüklüğündeki bir alanı ‘ölümün’ eşiğine getirmiş bulunmaktadır. Ciddi Le Monde gazetesi ‘Ölmekte Olan Denizler’ başlığıyla yayımladığı başyazıda şu çarpıcı görüşleri dile getirmektedir: “Çöl sözcüğü, asla denizle değil, toprakla ilgilidir. Ne var ki, okyanuslar insanların kusurlu davranışları yüzünden ‘sıvı çöllere’ dönüşmenin tehdidi altındadır. Deniz canlılarının yok oluşunun en belirgin etkenlerinden biri aşırı avlanmadır. Ama yaşam için son derecede tehlikeli ve sinsi gelişme deniz suyunu oksijensiz bırakan ve yok eden ‘L’Eutrophisation’ olgusudur.” Bu olgu başlangıçta yosunların sıra dışı yayılmasıyla ortaya çıkmakta, sonuçta deniz suyunun oksijenini yok ederek, deyim yerindeyse, denizleri öldürmektedir. Bu tehlikeli gelişmenin önde gelen nedenlerini Le Monde şöyle sıralıyor: “Okyanuslara, denizlerin soluğunu kesen söz konusu ‘boğulmanın’ kaynağında bir kez daha yine insan yer almaktadır. Kirletilmiş sular, akarsulara boca edilen sanayi atıkları, kıyılardaki turizm baskısı, özellikle de tarımda kullanılan kimyasallar...” (Le Monde, 16.08.08) Konunun uzmanlarına göre denizlerin çöle dönüşmesinde baş sorumlu, iklimsel değişimleri tetikleyen sera etkili gaz salınımlarının yanında tarımda kullanılan kimyasallar.. dereler, akarsulara sorumsuzca boca edilen zararlı atıklardır. Denizlerimizin çöle dönüşmesini istemiyorsak, öncelikle ve acil olarak kıyılarımızın, akarsularımızın pervasızca kirletilmesini, tarımda kimyasal gübrelerin aşırı kullanılmasını önlememiz gerekmektedir. Bu da, sadece kıyılarımıza ‘mavi bayrak’ dikmekle olmaz. Devletin artık savsaklamadan işe ciddi olarak el atması, gerekli caydırıcı yasaları çıkarması, kapsamlı bir ‘kirlenme envanteri’ hazırlayarak, etkin denetim ağının kurulması ve doğanın kirletilmesinin ‘ağır suçlar’ kapsamına alınmasıyla gerçekleşebilir. |