br />
Çağdaş Sanata Bol Sıfırlı Çekler!
Tam 50 yıl önce SBF’de öğrenciyken ekonomi dersi için tez hazırlamam
gerekiyordu. “Türkiye’de Turizm Ekonomisi” konusunu seçtim. O günlerde turizmin
ekonomik girdisi hiç akla gelmiyordu. Bugünkü gibi birkaç bin insanın çalıştığı
bir bakanlık yoktu. Başbakanlık’ta yalnızca bir “Turizm müdürü” vardı. Müdürden
tezim için yardım istedim. Yardım için yırtındı. O müdür, bugünün ünlü ressamı
Burhan Doğançay’dan başkası değildi!
Bir yıl sonra iş aramaya başladım. Tanıdığım en yüksek bürokrat o olduğu için
ondan yardım istedim. Beni 9 Kasım’da, yakın arkadaşı, o günlerde Hürriyet
Ankara Temsilcisi olan Cüneyt Arcayürek’e götürdü. Ancak “boş kadro” yoktu.
Doğançay kafama gazeteciliği sokmuştu. Cumhuriyet gazetesine başvurdum. Rahmetli
Ecvet Güresin kabul etti. Bundan tam 49 yıl önce bugün gazeteciliğe başladım.
Kaderin cilvesi, sonra Arcayürek’e genel yayın yönetmeni bile oldum!
Ressam Adil Doğançay’ın oğlu Burhan o tarihlerde resim yapmıyordu. Nev
York’ta turizm ataşeliğine atanmıştı. Resme 1963’te başladı. İlk sergisini
1964’te orada açtı.
30 yıl sonra “International Herald Tribune” gazetesinde Nev York’ta
“Doğançay’ın Kapıları ve Duvarları” adlı sergisinin duyurusunu gördüm. Nev
York’taki Türk meslektaşlar sergiyi haberleştirmediler. O yıl işliğinde bir
gazeteci olarak yaptığım söyleşi 11 Aralık’ta Cumhuriyet Pazar ekinde
yayımlandı. Doğançay dünyanın 40 kentinde çeşitli sergiler açtı, yabancı müzeler
yapıtlarını aldılar. Türkiye’den çok yabancı ülkelerde tanındı.
Geçen ay Dubai’de bir resmi 242 bin dolara, bir başka ürünü Türkiye’de 470
bin TL’ye alıcı buldu. Böylece “yaşayan en pahalı Türk ressamı” oldu. Cumartesi
günü Antik AŞ müzayedesinde (182x285cm.) boyutundaki “Mavi Senfoni” eseri için 1
milyon TL’lik alıcı öngörülüyor.
Küresel ekonomik bunalıma karşın “çağdaş sanat” ürünlerinde rekorlar
kırılıyor. Önceki gün Nev York’ta Sotheby’s’in bu alandaki müzayedesinde 68
milyon dolarlık ön beklenti 134 milyon dolarlık satışla iki katına çıktı. Gözde
Andy Varhol’un “200 Bir Dolarlık Banknotlar” resmi 12 yerine 43.7 milyon dolara
satıldı.
Sotheby’s geçen hafta Yunan ressamlarını sattı. Aralıkta Kazak ressamlarını,
nisanda Türk çağdaş ressamlarını pazarlayacak. Yıllarca önce Nev York’ta
konuştuğum bir sanat eleştirmeni şöyle demişti: “Ressam var, resmi metrolarda
tek-çift sıfırlı dolara satılıyor. Ressam var 3-4 sıfırlı çekle alıcı buluyor.
Ama Vincent Van Gogh, Pablo Picasso gibi ustalar 7-8 sıfırlı çeklere imza
attırıyorlar.”
Van Gogh’lar, Picasso’lar, Türkiye’de Osman Hamdi’ler artık yok! Oysa
dışarıda ve içeride yeni zengin sanatseverler artıyor. Bunların da Van Gogh,
Picasso, Osman Hamdi’ye bol sıfırlı çek yazabilmeleri olanaksız. Müzayede evleri
de bu yeni alıcılar için çağdaş sanatçıların daha az sıfırlı, fakat geleceğin
imzaları ile birlikte Türk, Yunan, Kazak ressamları pazarlıyorlar…
Bu olguyu Türk müzayedecileri de yeni algıladılar. “Çağdaş İstanbul” ya da
“İstanbul İkiyıldabir” gibi etkinlikler ile çağdaş sanatçıların yıldızları
parladı. Hatta Antik Dekor dergisi iki sayıdır çağdaş sanatçılar için özel dergi
eki ve son sayıda da galeri adreslerini içeren bir katalog verdi.
VKF, akıllı ve gönüllü bir girişimle İKSV’nin “ikiyıldabir” etkinliğini
desteklerken öğrencilerin ücretsiz gezmelerini, ilköğretim çocuklarının
işliklerde sanatla tanışmalarını sağlamakla kalmadı, mesleki liselerde sanat
eğitimi veren öğretmenlere de özel programlar düzenleyerek sanatın geniş
kitlelere yansımasına katkıda bulundu. Bu yılki etkinliği 15 milyon nüfuslu
İstanbul’da 150 bin kişinin, bir başka deyimle her 100 İstanbulludan birinin
gezdiği açıklandı.
Türkiye’de çağdaş sanata yönelimde İstanbul Modern Sanatlar, Sakıp Sabancı ve
Pera müzelerinin de önemli katkıları olduğu unutulmamalıdır.
|