Daha İyisi Yapılamaz Saplantısı: Tarihte Kültürel Ortaklık ve Taklit Üzerine Düşünceler
/P> Bir yöreye ait ve kültürel kimliği olan, bölgenin dar olanaklarıyla çok yavaş bir evrim yaşayan toplumlarda, kendini yineleme ile oluşan yerel mimariyi, özgün ve soylu saymaktayız. Içine kapanık. tek düze bir yaşamın mimarisi, taklit amaçlı olınayan geçek bir ortaklığa sahiptir. Konunun tarihteki yerini çok kısaca sorgulamak istersek, taklidi sanırım, aydınlanıııa çağının sorunu olarak görebiliriz. Bu dönemde benimsenen felsefenin geçmişine olan haklı hayranlık, sanatına da devam etmiş, "Klasik" diye adlandın1an mimari, erişilebilecek zirve olarak kabul edilmiştir. Teknolojik gelişmelerin kışkırttığı yeni söylemlerin üretilme süreci beklenmek zorunda kalınmıştır. Buna, burjuvalaşma sürecinin soyluluk ôzentisiru de katarsak, taklidin güçleneceği ortanun oluşmasındaki nedenlere sanırım yaklaşmış oluruz. Bu dönemde, çok az sayıda mimar yeni bir söylem üretebilmiştir. Duvarcı ustaları taş ve ahşaptaki arayışlarıyla, malzemenin kendine uygun bezemelenyle duygulannı arılatrnışlardır. Büyük ölçüde el becerisine bagımlı uygulamaların dar dünyasında bol yineleme olması doğaldır. 19. yüzyılın ortalarında, Ingiliz eleştirmenjohn Ruskin, bezemeyi, mimarinin egemen veya temel unsuru olarak gösterirken; 20. yüzyılın başında Avustuıyalı ınimar Adolf Loos, bezemeyi suç olarak görüyordu. Güzellik için süslerne, dönemin teknolojik olanakları ile müsbet düşüncenin "yararlılık" kavramına yenik düşmüş; değerler ve istekler mekansal boyudarla yer değiştirmişlerdir. Modern çağa kadar yineleme, bezemeler ve Rokoko da az veya çok kendine özgü bir yaklaşun olarak değerlendirilmiş, Yeni-klasik döneme kadar bu, mimari taklit sayılmamıştır. Aşılmaz bir başan sayılan klasik dönem mimarisirıin ögelerini yineleyerek yenilerunek istenmesi çağın değerlerini temsil edernemiş yerini modern mimariye bırakmıştır.
|