CSO Konser Binası Küllerinden Yeniden Doğdu
Kökenleri 1826 tarihine kadar uzanan, 1924’te Atatürk’ün emri ile Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrası olarak kurulup Ankara’ya taşınan ve 1961 yılından itibaren bugünkü binada müzikseverlerle buluşan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) konser salonu Doğuş Grubu’nun sponsorluğunda yenilendi. Yenileme projesi Y. Müh. Mimar Özgür Ecevit
Kökenleri 1826 tarihine kadar uzanan, 1924’te Atatürk’ün
emri ile Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrası olarak kurulup
Ankara’ya taşınan ve 1961 yılından itibaren bugünkü binada müzikseverlerle
buluşan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) konser
salonu Doğuş Grubu’nun sponsorluğunda yenilendi. Yenileme
projesi Y. Müh. Mimar Özgür Ecevit tarafından yapılan tarihi
binada sezon konserleri verilmeye başlandı. Doğuş Grubu’nun katkılarıyla hayat bulan “CSO Teknik İyileştirme Projesi” kapsamında, 2007’nin Kasım ayında başlayan tadilat çalışmaları 2008’in Eylül ayında sona erdi. İyileştirme projesi ile teknik altyapısı yenilenen ve çağdaş bir görünüme kavuşan CSO Konser Salonu’nun hacmi artırıldı, koltuk araları açıldı, akustik kalitesi yükseltildi, aydınlatma, havalandırma-soğutma sistemleri ile sahne düzeni iyileştirildi. Üç katlı yapının her bir katı ayrı işlevlere göre planlandı. Buna göre; Galeri Katı’nda; genel müzik direktörü odası, sanatçı, şef – misafir şef ve solist soyunma odaları, orkestra üyeleri soyunma odaları ve özel yalıtımlı sanatçı çalışma odaları, kayıt stüdyosu ve naklen yayın stüdyosu yer alıyor. Zemin Kat’ında; giriş holü, ön ve arka fuayeler, protokol odası, konser salonu gibi önemli mekanlar ve sanatçı kulisi, ıslak hacimler gibi işlevsel mekanlar bulunuyor. Sanatçı kulisi dışındaki tüm mekanlar yeniden planlandı. Sanatçı ve seyirci trafiği tamamen birbirinden ayrılarak sanatçıların düşey ulaşımını sağlamak için mevcut merdiven boşluğunda asansör düzenlendi. Bu asansör aynı zamanda bedensel özürlü seyircilerin salona ulaşımı için de kullanılıyor. Bodrum Kat’ta alt fuaye, sanatçı kafeteryası, yönetim ile teknik bölümler yer alıyor. Şeffaf merdivenle inilen ‘alt fuaye’ de yeniden düzenlendi. Büyük bir büfeye sahip tamamen renkli LED sistemi ile aydınlatılan mekan, konser aralarında dinleyiciye hizmet vereceği gibi konser öncesinde de kafeterya ile ilişkili olarak kullanılabilecek. Eski 30 kişilik sanatçı kafeteryası da büyütülerek 90 kişi kapasiteli, self-servis sistemli çağdaş bir mekan haline getirildi. Yönetim bölümü ve sanatçı dinlenme mekanları da tamamen yenilendi. Mevcut kütüphane ve atölye yeniden tanzim edilerek büyütüldü. Bu katta aynı zamanda tarihi müzik enstrümanları sergisi de yer alıyor.
Konser Salonu’nun akustiğinin iyileştirilmesi amacıyla salonun hava hacminin artılması için tavan kirişleri arasındaki betonarme döşemeler kesilip, kişi başına 4,5 M3 olan hava hacmi 7,5 M3’e çıkartıldı. Ayrıca orkestra üzerindeki yansıtıcı tavan, ülkemizdeki ilk “şeffaf tavan” olarak düzenlenerek, sahne üzerindeki hava hacminin azaltılması da önlendi. Sahne büyütülerek, 100-120 kişilik orkestra ile 80 kişilik koronun rahatça sahne alabilmesini sağlayacak bir genişlik kazandırıldı. Eski salon düzeninde 80 cm olan koltuk araları açılarak 95 cm olarak düzenlendi, böylece dinleyiciler rahatça hareket ederek yerlerine ulaşabilecek. Ayrıca salonun güvenli olarak boşaltılabilmesini sağlamak amacıyla eski salonda var olan orta koridor kaldırılarak salonda üçüncü yangın çıkış kapısı düzenlendi. Salonun akustiği artık Viyana’daki ünlü Musikvereinsaal düzeyinde Salon ve sahnenin yan duvarları ve arka duvarları “yansıtıcı-saçıcı” ahşap elemanlar ile kaplanarak salonun akustik kalitesi yükseltildi. Konser Salonu’nun akustik danışmanlığını Prof. Dr. Mehmet Çalışkan, akustik kontrol müşavirliğini ise; Sydney Operası, Metropolitan Operası gibi tesislerin akustik danışmanlığını yapmış olan Jordan Akustik yaptı. Jordan Akustik’in raporuna göre CSO Salonu’nun, uluslararası standartlarda bir akustiğe sahip olduğu ve optimal akustik ortamın sağlanmış olduğu belirtiliyor. Fuaye alanları rahatlatıldı Mevcut fuayeden 700 kişilik salona yalnız bir yerden girilebilmekteydi. Binanın fuaye alanları yeniden düzenlenerek giriş ve çıkışlar da rahatlatıldı. Güney cephesinde yaklaşık 200 m2 alana sahip arka fuayenin düzenlenmesi ikinci giriş sorununu da çözmüş oldu ve aynı zamanda da yapının güneyinde planlanmış olan 140 araç kapasiteli otoparktan yararlanabilmesini de sağladı. CSO Binası’nın orijinal bütünlüğünü bozmadan arka tarafına tek katlı ve tamamen şeffaf “kış bahçesi” niteliğinde arka fuaye eklendi.
CSO Binası; orijinal mimarisi korunarak işlevsel ve çağdaş görünüme kavuştu Çevre düzenlemesi ile çağdaş bir görünüme kavuşan tarihi yapının güvenlik sistemi de yenilendi. Binanın ön bahçesinde ise; ünlü heykeltıraş Eşber Karayalçın’ın krom çelikten ürettiği yaklaşık 3 m yükseklikte ve 10.5 m enindeki heykel çalışması yer alıyor. Eser; notaların seslere dönüştürülmek için üzerine dizildikleri Porte’yi (Dizek) temsil ediyor. Konser Salonu’nun Gençlik Parkı tarafındaki yaya giriş kapılarından itibaren döşemeye gömülmüş aydınlatma elemanlarının oluşturduğu ‘kırmızı halı’ dinleyiciyi ana girişe götürüyor. Heykeltıraş Tolga Kınalı’ın imzasını taşıyan Atatürk rölyefi ile bezenmiş ana fuayeye yine buradan ulaşılıyor. Tüm yapıda duvar, döşeme ve bankolarda tek tip (Eflani, yeşil fosilli taş ) doğal taş kullanıldı. Böylelikle mekanlarda bütünlük ve uyum sağlanmış oldu. Ana fuayeye girildiğinde taş döşemede ”yerde kalmış notalar“ motifleri görülüyor. Akustik sorunların çözümü için salon hacminin artırılması amacıyla beton tavan plağının kırılması sonucunda ortaya çıkan kirişlerin görüntüsü endüstri yapılarını hatırlatmaktaydı. Bu görüntünün yumuşatılması için salonun orta aksında aydınlatma elemanları ile bir “ışık seli” oluşturulması tasarım çalışmalarının başından beri düşünülmüş ve uzun denemelerden sonra orta aksta kristal avize fikrinden hareketle kristal çubuklardan oluşan “çağdaş bir avize formu“ biçimlendirilmesine karar verildi. Bu kararın verilmesinde asırlardan beri opera, tiyatro ve konser salonlarının aydınlatılmasında “kristal” elemanların kullanılması geleneği etken oldu. Ayrıca; böyle bir avizenin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın uzun geçmişine bir gönderme olacağı da düşünüldü.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Tarihinden Kesitler -1826’da Osmanlı padişahı II. Mahmut devrinde İstanbul’da batılı bir bando oluşturmak düşüncesiyle Mızıka-ı Hümayun adı altında kurulan topluluk, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın temelini oluşturmaktadır. -Mızıka-ı Hümayun 1924’te Atatürk’ün isteği ile Ankara’ya taşınmış ve 1932’de Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası adını alarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak hizmetlerine devam etmiştir. -1957 yılında Orkestranın Özel Kuruluş Yasası çıkmış ve Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrası adını almıştır. -Atatürk’ün yüce makamının adını vererek onurlandırdığı Cumhuriyet tarihinin ilk kurumu olan orkestra, günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bünyesi içinde yer alan bir kurumdur. -CSO Binası ise 1958 yılında sergi evi olarak inşa edilmiş, 1961 yılında CSO’ya tahsis edilmiş ve bina konser salonuna dönüştürülmüştür. -2000-2001 sezonunda bina Kültür Bakanlığı tarafından bir restorasyon çalışmasından geçirilmiştir. -Kasım 2007 tarihinde CSO tarafından boşaltılan bina, Doğuş Grubu’nun yürüttüğü iyileştirme projesinin ardından 2008-2009 sezonunda yeniden müzikseverlerle buluşuyor. İyileştirme Projesi Y. Müh. Mimar Özgür Ecevit tarafından hazırlandı. |
-
binanın restore edilmesine sevindim, doğuş grubuna teşekkürler. www.cizgiperde.net YANITLA