Coğrafya Balkan, Vakıf Eserleri Talan!
Geçtiğimiz günlerde Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlığa ait vakıf mallarının yıkımına başlandı. 1952 yılında açılan Celal Bayar Lisesi'nin yurdu ve yemekhanesi Gümülcine Belediyesi'ne ait dozerler tarafından yerle bir edildi. 'Yol geçecek' bahanesiyle alınan yıkım kararına, Yunan makamları, 1933'te kabul edilen imar planını gerekçe gösterdi.
/P> Balkanlar'ın tümü tahrip ediliyor Uzun yıllardır Balkanlar'da Osmanlı izini süren Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Neval Konuk, tahribatın yalnızca Batı Trakya'da değil, tüm Balkan coğrafyasında yapıldığını söylüyor. Balkanlar'daki Osmanlı eserlerinin envanter çalışmalarında da araştırmacı olarak görev yapan Konuk, bu coğrafyada neredeyse ayak basmadık yer bırakmamış. Beklediklerinden iki katı Osmanlı eseriyle karşılaştıklarını anlatan Konuk, tahribat sonucu eserlerin ancak % 10'unun günümüze kadar ulaştığını ifade ediyor. Birçok Osmanlı eserini yerinde inceleyen araştırmacı, çok çarpıcı tahribat ve yıkım örneklerine rastlamış. Konuk'un anlattıkları tüyler ürpertecek cinsten. Filibe Perşembe Pazarı Camii şu anda pizzacı olarak kullanılıyormuş. Üstelik caminin kubbesindeki Osmanlı motifleri silinmiş, yerine ahlaka mugayir tasvirlere yer verilmiş. Yine bir dönem Yunanistan'da Selanik Hamza Bey Camii'sinde gayrı ahlaki filmler izletiliyormuş. Bulgaristan'da bulunan Eski Zağra Camii'nin son cemaat yerinde de gamalı haç figürü ve çirkin yazılar yer alıyor. Konuk, yine bugünlerde birkaç metre ilerisine yapılacak alışveriş merkeziyle gündeme gelen Larissa'daki Bayraklı Camii'nin ve hemen yanındaki medresenin kurtarılması gerektiğini söylüyor. Yalnızca bir kısmı ayakta olan caminin içinde şu an dükkânlar bulunuyor. Dış duvarları kalan binanın kitabesi de artık yok. Kitabe yerine beyaz bir mermer konulmuş. Yaklaşık 500 yıllık eserin yan tarafı da çöplük olarak kullanılıyor. Balkanlar'da medrese tarzı eserlerin birkaç tane olduğunu ve bunların da yalnızca Yunanistan'da bulunduğunu söyleyen araştırmacı Konuk, "Balkanlar Osmanlı'nın anavatanı gibi. Bu eserlere mutlaka sahip çıkılmalı. Sadece bir minare de kalsa, bir duvar da kalsa 'Bunlar Osmanlı'nın izidir' deyip, sahip çıkmamız lazım. Masaya oturup, mutlaka bu eserlerin o ülkelerin yetkili mercilerine tescil ettirilmesi gerekiyor." diyor.
|