Coğrafya Balkan, Vakıf Eserleri Talan!
Geçtiğimiz günlerde Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlığa ait vakıf mallarının yıkımına başlandı. 1952 yılında açılan Celal Bayar Lisesi'nin yurdu ve yemekhanesi Gümülcine Belediyesi'ne ait dozerler tarafından yerle bir edildi. 'Yol geçecek' bahanesiyle alınan yıkım kararına, Yunan makamları, 1933'te kabul edilen imar planını gerekçe gösterdi.
Geçtiğimiz günlerde Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlığa ait vakıf mallarının yıkımına başlandı. 1952 yılında açılan Celal Bayar Lisesi'nin yurdu ve yemekhanesi Gümülcine Belediyesi'ne ait dozerler tarafından yerle bir edildi. 'Yol geçecek' bahanesiyle alınan yıkım kararına, Yunan makamları, 1933'te kabul edilen imar planını gerekçe gösterdi. Yetmiş beş yıldır uygulanmayan planın bugün uygulanmasına bir anlam veremeyen uzmanlar, bu durumda iyi niyet aranamayacağı görüşünde. Batı Trakya Türklerinden olan ve bu bölge hakkında yaptığı çalışmalarla tanınan Yard. Doç. Dr. Halim Çavuşoğlu, yıkıma giden süreci 'kuşkulu çalışmaların sonucu' olarak değerlendiriyor. Türkiye'nin Balkanlar'da yürüttüğü envanter çalışmasında uzun süredir görev alan Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü'nde Araştırma Görevlisi Neval Konuk, tahribatın sadece Yunanistan'da değil, tüm Balkan ülkelerinde sürdürüldüğü görüşünde. Ancak bu kıyımı bitirmenin yolunu arayan Batı Trakyalı Türkler, 3 Kasım'da Çin'de gerçekleştirilecek olan Birleşmiş Milletler HABITAT 4. Dünya Kent Forumu'na katılacak. Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Türk azınlığının çektiği ciddi sıkıntıları bu toplantıyla dünya gündemine taşımayı hedefliyor. 1933'te yapılan şehir planı bahane edilerek son Osmanlı eserleri de yok ediliyor! Balkanlar da kıyım var Yunanistan'ın uygulamaya başladığı şehir planının gerekçeleri ilk bakışta meşru ve masum nedenlere dayanıyor. Vakıf mallarının yıkımına, 'Yıkım karşılığında onarım', 'yıkım karşılığında yenisinin inşasına izin verilmesi', 'kamu yararına kamulaştırma' gibi gerekçeler öne sürülüyor. Celal Bayar Lisesi'ne ait yurdun ve yemekhanenin de yıkımının ardından Yunan resmi makamları, yıkılan binaların yerine kamu yararına kullanılacak bir yol geçeceğini ve yıkılan kısmın da var olan lise binasının içine eklenmesine izin verileceğini bildirdi. Bu durumu 'Uygarlık yıkma' suçuna bulunmuş bir kılıf olarak değerlendiren Yard. Doç. Dr. Halim Çavuşoğlu, yıkım faaliyetlerinin 'Osmanlı eserlerinin Romalılaştırılması' olarak niteliyor. Bunun en bariz örneği ise, yine Gümülcine'de yaşandı. Ircan (Arisvi) köyünde bulunan 360 yıllık Osmanlı köprüsü, 11 Eylül 2008 tarihinde 'Roma Köprüsü' olarak değiştirildi. Oysa köprünün kitabesinde iç savaş sırasında bombalanan köprünün suya düşen ve köylüler tarafından bulunarak köy camisinin minare içine betonla yerleştirilen kitabesinde, köprünün Mimar Hacı Kasım Ağa tarafından 1649 yılında yaptırıldığı açıkça belirtiliyor. Osmanlı eserlerini tahrip ederek Romalılaştırmak isteyen Yunanlıların, bölgede aralıksız var olduklarını gösterme çabalarının da bulunduğunu ve Osmanlı izlerini bölgede tamamen silmek için gayret sarf ettiklerini anlatan Çavuşoğlu, "Özellikle Balkan Kolu civarındaki kilise, manastır, ayazma gibi Yunan ve Ortodoks yapılarına da, Batı Trakya dışından getirilen eski taş ve levhalar iliştirilmesi ve üzerlerine oldukça eski inşa tarihlerinin yazılması çok manidar." diyor.
|