Beşiktaş’tan Ortaköy’e giderken sıralanan yapılar: Galatasaray Üniversitesi,
Beşiktaş Lisesi, Four Seasons, Çırağan Kempinski, Feriye...
17. yüzyılda “Kazancıoğlu Bahçeleri“ olarak bilinen ve tamamı 1870’de
tamamlanan “Çırağan Sarayı kompleksi” içinde yer alan bu yapıların her biri;
kütüphane, ağalar dairesi, karakol gibi Osmanlı’nın kentsel ihtiyaçlarını
karşılıyorlardı. Teker teker hayatımıza katılan binalar içinde en görkemlisi de
şüphesiz Çırağan Sarayı’ydı.
Çırağan Palace Kempinski İstanbul’un “Kültür Ataşesi” Ayşe Sipahioğlu, Halkla
İlişkiler Müdürü Çiler İlhan ve Toprak Sanat Galerisi’nin sahibi Ayfer Toprak
ile önceki gün Çırağan’ın saray bölümündeki salonlarından birinde öğlen yemeği
yiyoruz. Yemek kadar sohbet de farkındalık yaratacak kadar rafine tatlar
veriyor. Çırağan Palace Kempinski’nin otel bölümünün 1990 yılından, 11 süit ve
16 toplantı salonunun bulunduğu saray bölümünün ise 1992 yılından beri hizmet
verdiğini hatırlayarak, ilerliyoruz... Konu en çarpıcı yere geliyor: Çırağan
Sarayı kapılarını ilk kez geçen yıl halka açtı!
Halka açık konser
Sipahioğlu, “Atatürk Kültür Merkezi (AKM) bir buçuk yıldır kapalı olduğu için
sanatseverler burada verilen ‘Cumartesi Konserleri’ni izleyemiyordu; bu boşluğu
doldurmaya çalışıyoruz“ diyor. Cumhuriyet misyonu, Çırağan’da sürüyor (!) 2007
yılında “Sanat Galerisi” açan Çırağan’ın işletmecisi Kempinski Grubu, tüm
dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de müzik, resim ve edebiyat alanlarındaki
etkinliklere ağırlık veriyor. 2009 Mart’ından beri halka açık klasik müzik
konserlerini dinlemeye gelen misafirlere, Çırağan kalitesinde çay-kahve-kek
ikramları da yapıyorlar. Konserlerin, Çırağan’ı halka organize bir şekilde
gezdirebilmek için fırsat olduğunu söyleyen Sipahioğlu, Saray’ın giriş katında
açtıkları resim sergilerinden de söz ediyor. Ünlü yerli ressamların
sergileri, en az kendileri kadar ünlü müzisyenlerin performanslarıyla
zenginleşiyor.
Abdülaziz’in Ojeni aşkı
1909’da Meclis binası olarak hizmet veren Çırağan Sarayı, 1910’da yanınca
kapanmış! Harabe görüntüsünü uzun yıllar sürdüren Çırağan Sarayı’nın
bahçesindeki ulu ağaçları kesen Beşiktaş Futbol Kulübü 1930’da burayı top sahası
olarak kullanmış. 1980’lerde Çırağan’ın havuzunda “İğne atsan yere düşmez” denir
ya, tam da böylesi türden kalabalıklar oluşurmuş. Çırağan yangından sonra ilk
olarak 1987 yılında Japon Kumagai Gumi ve Yüksel İnşaat tarafından restore
edilmiş.
Çırağan’ı gezerken tarihindeki en renkli sayfaya geliyoruz... Saray bölümünde
bir tablo: Sultan Abdülaziz, Süveyş Kanalı’nın açılış törenine katılmak üzere
yola çıktığı sırada İstanbul’a uğrayan 3. Napolyon’ın eşi Ojeni’ye Çırağan
Sarayı’nı gezdiriyor. Sipahioğlu, Abdülaziz’in Ojeni’ye olan aşkının sıradan bir
saray dedikodusu olmadığının altını çiziyor.
Oda fiyatı 500 euro’dan başlayıp 3000 euro’ya kadar çıkan Çırağan’ı kimler
tercih ediyor? Âşıklar mı; bilmiyorum... Çırağan’a gelen turistler içinde
Amerikalılar birinci, İngilizler ikinci, yurtdışında yaşayan Türkler ise üçüncü
sırayı alıyor. Türkiye’ye gelen turist sayısında ilk sıraları paylaşan Almanya
ve Rusya Çırağan’da ancak ilk 10’a girebiliyor.
Zenginlere hizmet satmakla yetinmeyip, “sanat” gibi özel bir neden üreterek,
tarihi ve kültürel mirasını halka açmayı akıl eden Kempinski Grubu’nun
Çırağan’daki uygulaması herkese örnek olmalı. Yaşadığımız kentlerde kim bilir
nice tarihi ve kültürel değer, birilerinin tasarrufunda yok olup gidiyor; kaç
nesil karanlıkta kalıyor?!
|