b>ABD küresel ısınmaya karşı Kyoto'yu imzalamamakta direnirken AB, 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde, 'iklim değişikliğiyle mücadele planı'nı açıkladı...
BRÜKSEL - Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğini konuşan AB, bu, dönüşü olmayan ancak kötü gidişi durdurulabilecek felakete karşı kısa ve uzun dönemli stratejilerini açıkladı.
Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, en önemli sorunların başında geliyor. Geçen yüzyıldan beri sıcaklık ortalama 0.6 derece artarken bu artış Avrupa'da 1 derece oldu. 1991'den sonraki 10 yılda ise dünya geçen 450 bin yıla oranla daha sıcak yıllara mahkûm oldu. Kutuplarda buzlar eriyor, Avrupa'yı seller götürüyor. Okyanuslara açık birçok bölgede, beklenenden fazla fırtınalar yaşanıyor. Bilim adamları, sürekli artan sıcaklığa karşı yetkilileri uyarıyor ve sera efekti yaratan gazların, başta fosil yakıtların kullanımı olmak üzere, insan etkinlikli olduğunu söylüyor.
Uluslararası işbirliği
İşte dünyanın önündeki bu küresel sorun, dört gün boyunca AB Komisyonu'nun Brüksel'de düzenlediği Uluslararası İklim Değişikliği Konferansı'nda tartışıldı. AB Komisyonu, iklim değişikliğiyle mücadelede kısa ve uzun dönemli stratejilerini konferans sonunda açıkladı. Uluslararası işbirliği isteyen AB yetkilileri, dünyanın yıllık karbondioksit ortalamasının yüzde 25'ini tek başına karşılayan ABD'ye de, Kyoto Protokolü'nü imzalaması ve işbirliği için çağrı yaptı.
AB'nin Kyoto Protokolü'ndeki taahhüdü ise, tüm üye ülkelerin emisyonlarını (gaz salınımı) 2012'ye kadar 1990'lardaki seviyelerinin yüzde 8 altına indirmek. AB bunu öncelikle emisyon ticaretini yürürlüğe koyarak yapmak istiyor. Yani emisyon fazlalığı olan bir ülke, emisyon değerleri düşük olan ülkenin hakkını satın alarak uluslararası kredi kuruluşlarından kredi sağlayarak yeni teknolojiler geliştirebilecek.
AB Komisyonu'nun iklim değişikliğiyle mücadele politikaları ise şöyle:
Araç emisyonlarını düşürmek,
Araçlarda yakıt ekonomisini geliştirmek,
Binalarda ısı yalıtımıyla enerji verimliliğini artırmak ve sera etkisi yaratan gazların çıkışını azaltmak,
Elektrik üretiminde ve yakıt teknolojilerinde enerji verimliliği sağlayan teknolojiler geliştirmek,
Kömür yerine doğalgaz kullanmak,
Elektrik santrallarında karbon tutucu ve depolayıcı teknolojiler geliştirmek,
Hidrojen enerjisi planlarını hayata geçirmek,
Fosil yakıtlar yerine atmosfere zarar vermeyen sentetik yakıtlar geliştirmek,
Nükleer füzyon enerjisini geliştirmek (Yani bugünkü nükleer santrallarda olduğu gibi uranyumun parçalanarak enerji elde edilmesi değil, lityum ve helyum gibi hafif elementlerin birleşmesinden sağlanan enerji),
Rüzgâr santrallarını desteklemek,
Güneş enerjisi yatırımlarını desteklemek,
Yenilenebilir hidrojen enerjisine yönelmek,
Biyoyakıtları geliştirmek ve kullanmak,
Ormanları korumak ve geliştirmek,
Tarım alanlarını korumak ve iyileştirmek...
|