br/>
Yeni Türk Ceza Yasası’nın kabul edilerek Resmi Gazete’de yayımlanmasının üzerinden iki yılı aşkın süre geçti. Yasada çevre suçları için yapılan iki yıllık erteleme 12 Ekim tarihinde sona erdi. Yasanın çıkarıldığı tarihlerde “3 bin 200 belediye başkanı ertesi gün hapse girer” diyerek gerekçelendirilen erteleme sonrasında geçen iki yıllık süre içinde 3 bin 200 belediye başkanı hapse girmemek için ne yaptı, sorusu iki yılın sonunda ilk akla gelen sorudur.
TCK’nın uygulaması yürürlük maddesiyle iki yıl ertelenen 181. ve 182. maddelerinin birinci fıkralarında sözü edilen suçlara ve yaşadığımız ortama bakıldığında açıkça görülecektir ki, geçen iki yıllık süre içinde bu konularda kentlerimizde somut herhangi bir gelişme yaşanmamıştır. Yaşanan tek somut gelişme TCK sonrasında Çevre Yasası’nda yapılan bir başka değişiklikle belediyelere büyüklüklerine göre yeni sürelerin verilmesiyle günümüzde iktidarda olan ve süreleri 2009 yılında dolan belediye başkanlarına dönem sonuna kadar suç işleme özgürlüğünün sağlanmasıdır.
TCK’nın uygulaması ertelenen maddelerinden, “Çevrenin kasten kirletilmesi” başlıklı 181. maddenin birinci fıkrasında; “İlgili kanunlarla belirlenen teknik usüllere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denilmektedir. Çevrenin taksirle kirletilmesi başlıklı 182. maddesinin ilk fıkrasında ise; “Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adli para cezası ile cezalandırılır. Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” denilmektedir.
26 Nisan 2006 tarihinde 2872 sayılı Çevre Yasası’nda değişiklik yapan 5491 sayılı Yasa’nın geçici 4. maddesinde yapılan düzenlemede ise; “Atıksu arıtma ve evsel nitelikli katı atık bertaraf tesisini kurmamış belediyeler ile halihazırda faaliyette olup, atıksu arıtma tesisini kurmamış organize sanayi bölgeleri, diğer sanayi kuruluşları ile yerleşim birimleri, bu tesislerin kurulmasına ilişkin iş termin plânlarını bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Bakanlığa sunmak ve aşağıda belirtilen sürelerde işletmeye almak zorundadır.
İşletmeye alma süreleri, iş termin plânının Bakanlığa sunulmasından itibaren; belediyelerde nüfusu, 100 binden fazla olanlarda 3 yıl, 100 bin ila 50 bin arasında olanlarda 5 yıl, 50 bin ila 10 bin arasında olanlarda 7 yıl, 10 bin ila 2 bin arasında olanlarda 10 yıl, organize sanayi bölgeleriyle bunların dışında kalan endüstri tesislerinde ve atıksu üreten her türlü tesiste 2 yıldır” denilerek, TCK’nın 181. ve 182. maddelerinin uygulanmasının (atıksu açısından) belediyelerde 4 ile 11 yıl arasında, sanayiler için ise 3 yıl daha ertelenmesinin önü açılmıştır.
Ülkemizde var olan belediyelerden çok büyük bölümünde arıtma tesisinin bulunmadığı, atıksuların doğrudan doğal ortama verildiği, organize sanayi bölgelerinde arıtma tesislerinin sanayi tesislerinin üretime başlamasından çok sonra gerçekleştirildiği, pek çok küçük organize sanayi bölgesinde ise hiç kurulamadığı, organize sanayi bölgeleri dışındaki diğer sanayi tesislerinde ise genel olarak arıtma tesislerinin var olmadığı düşünüldüğünde erteleme getiren bu düzenlemelerin gerekçeleri daha net anlaşılmaktadır.
Çevre Yasası’nda yapılan yeni düzenlemeler, henüz arıtma tesisi bulunmayan belediye ve sanayi tesisleri açısından erteleme getirse de, geçmiş yıllarda arıtma tesislerini kurmuş olan, ancak bu tesisleri çalıştırmayanlar açısından uygulama yürürlükte görünmektedir. Bazı sanayi tesislerinde ve turizm tesislerinde enerji giderlerinden kaçınarak arıtma tesislerinin çalıştırılmaması, atıkların doğrudan akarsulara, toprağa ve denizlere verilmesi günümüzde açıkça suç oluşturmaktadır. Bu tür uygulamalar doğrudan bir kasıt unsurunu da içerdiğinden TCK’nın 181. maddesine göre cezalandırılmayı da gerektirmektedir.
Aynı yasal düzenleme uyarınca, Yatağan Termik Santrali örneğinde olduğu gibi, yıllardan bu yana hava kirliliğinin önlenmesine yönelik önlemlerin alınmadığı tesislerin çalıştırılması ve hava kirliliğine yol açılması TCK’na göre cezalandırılması gereken suçlardandır ve bunlara ilişkin yeni bir erteleme de henüz söz konusu değildir. Çevre Yasası’nda atık, “Herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan her türlü madde” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkıldığında, atıksu konusunda kendisini kurtaran belediyelerin, çöp konusunda başlarının derde girmesi ise kaçınılmaz görünmektedir. Günümüzde düzenli çöp alanı sayısının yok denecek düzeyde azlığı, çöplerin pek çok beldede düzensiz ve çevreye zarar verecek biçimde atıldığı düşünüldüğünde, önümüzdeki günlerin pek çok belediye başkanının (bir başka erteleme devreye girmezse) yargı karşısına çıkacağı günler olacağı görülmektedir.
Şimdi sıra sivil toplum ve meslek örgütlerinde yani vatandaştadır. Kent merkezlerinde siyah egzoz gazı çıkararak gezen belediye otobüslerinden, termik santrallere, sanayi tesislerinden madenlere kadar soluduğumuz havayı, içtiğimiz suyu ve yaşadığımız toprağı kirletenlere, topladıkları çöpleri rasgele dere kenarlarına boca eden belediyelere dur deme zamanı gelmiştir.
|