Foto: Sinan Gül (AA)
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük,
İstanbul Sanayi Forumu 2012 Yılı 1. Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı'nda,
İstanbul'un yenilenmeye, yeniden tanzim edilmeye ihtiyaç duyduğunu, son dönemde
altyapı yatırımlarından alan düzenlemelerine, bina yenilenmelerine kadar
İstanbul çok olumlu bir yenilenme sürecine girdiğini kaydetti.
Mevcut durum itibarıyla İstanbul'un geleceğine ve değişimini yönetmeye dair
en önemli referansın 1/100.000 ölçekli plan olduğuna dikkati
çeken Küçük, plan çerçevesinde İstanbul'da konut, sanayi, rekreasyon,
tarım ve benzeri alanlar yeniden belirlendiğini hatırlattı.
Küçük, sanayinin payı azaltılarak, İstanbul'un finans, ticaret,
hizmetler, kültür ve turizm ağırlıklı bir yapıya taşınmasının, uzun
yıllardır dile getirilen bir yaklaşım olduğunu, bu mantığın, 1/100.000 ölçekli
plana da yansıdığını belirterek, ''Plan kapsamında, sanayimize, Türkiye
ve İstanbul ekonomisindeki ağırlığı ile orantılı bir önemin verilmediği
yönündeki görüşümüzü daha önce de çeşitli vesilelerle ifade etmiştik. Sanayi
şehre ait bir faaliyettir, sanayi ile şehir arasında karşılıklı bağımlılık
üzerine kurulu bir ilişki vardır. Nitekim bu, İstanbul için de
böyledir. 1950'lerden itibaren İstanbul'un ekonomisindeki ve nüfusundaki
büyümenin arkasındaki dinamik, sanayi olmuştur'' diye konuştu.
2011 yılında İstanbul'da istihdam edilen 4 milyon 211 bin kişinin 1 milyon
677 bininin, yani İstanbul'daki toplam istihdamın yaklaşık yüzde 40'ının
sanayi sektöründe istihdam edildiğine, Türkiye genelinde toplam
istihdamın yüzde 26,3'ünün sanayi sektöründe bulunduğuna değinen Küçük, İstanbul
için sanayi sektörünün, Türkiye genelinden daha farklı bir öneme sahip olduğunu
kaydetti.
Küçük, ''İstihdamın yüzde 40'ını aileleriyle birlikte düşündüğümüzde
çok büyük bir nüfus söz konusudur. Bu rakamlar, İstanbul sanayinin
hassasiyet ve önemini açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye'deki sanayi
kuruluşlarının yüzde 38'ine ev sahipliği yapan, çalışan nüfusunun yaklaşık yüzde
40'ını sanayide istihdam eden İstanbul'un, sanayi fonksiyonundan kolayca
vazgeçeceğini düşünmek, şehrin ekonomik ve sosyal gerçekleriyle
örtüşmemektedir'' dedi.
İstanbul ölçeğinde bir ekonomiyi sanayisiz düşünmenin gerçekçi olmadığını
belirten Küçük, ''Bu toplantı için sanayiciler olarak bizim en net mesajımız
şudur ki; sanayisiz bir İstanbul düşünülemez, İstanbul'da sanayi mutlaka
olmalıdır ve her zaman olacaktır'' diye konuştu.
Küçük, İstanbul'da sanayinin yerleşimi ve sektörel içeriğinin zaman içinde,
Türkiye ve dünya ekonomisindeki değişime paralel şekilde değiştiğini ve bundan
sonra da değişeceğini kaydederek, bundan sonrası için hedefin,
''değişimi yönetmek ve kendiliğinden akışına bırakmak yerine, kontrollü,
planlı, sosyal ve ekonomik maliyetleri en aza indirecek şekilde
gerçekleştirmek'' olması gerektiğini söyledi.
Bir şehrin kültür, turizm, finans, ticaret, moda merkezi olmasının,
sanayiden vazgeçmesi anlamına gelmediğini vurgulayan Küçük, İstanbullu
sanayicilerin, sanayinin yanında, İstanbul'un diğer özelliklerine ve değerlerine
sahip çıktığını ve hepsini önemsediğini ifade etti.
''Tablo, sanayicimizi endişeye sevk etmektedir''
Tanıl Küçük, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında sanayi alanı
olarak belirlenmiş alanların dışında kalan üretim tesislerinin geleceğine
ilişkin soru işaretlerinin ortaya çıktığını kaydederek, planda yapılan
revizyon çerçevesinde mevcut sanayinin tevsi yapmasına izin vermeyen plan
notunun, ''kendi parselini aşmayacak şekilde'' olarak yeniden
düzenlendiğini, mevcut sanayi tesislerinin ekonomik ömrünü tamamlayana kadar
mevcudiyetlerini sürdürecek olmalarının eklendiğini anlattı.
Yapılan bu revizyonların sanayicinin soru işaretlerini ve endişelerini
gidermekten uzak olduğunu dile getiren Küçük, şöyle devam etti:
''Sanayicimiz, belirsizlik ve tedirginlik içindedir, deyim
yerindeyse İstanbullu sanayici adeta diken üstündedir.
Öncelikle sanayici, tesisini büyütme, yeni yatırım yapma, rekabet gücünü artırma
imkanından mahrum kalmıştır.
Plan çerçevesinde İstanbul'da yeni sanayileşmeye izin
verilmemekte, mevcut organize sanayi bölgelerinin kapasitesinin
doldurulması önerilmektedir. Gidilmesi önerilen organize sanayi
bölgelerinde ise, deyim yerindeyse adeta astronomik diyebileceğimiz fiyatlar
talep edilmekte, ortalama bir KOBİ'nin üretim faaliyetini yerine
getirebilmek için ihtiyaç duyduğu arsa için ödenecek para, milyon dolar veya
avrolarla ifade edilmektedir.
Yüzde 99'u KOBİ ölçeğindeki işletmelerden oluşan İstanbul sanayinin
böyle bir sermaye yapısı yoktur. Bu miktarlarda arsa parasını ödedikten
sonra, bir de üzerine inşaat yapması ve üretim alt yapısını kurması, bizim
sanayicimizin finansman imkanlarını aşan bir fantezi, bir hayaldir. Genişleme
için, organize sanayi bölgelerinin dışında önerilen uygun fiyatlı yerler gündeme
gelmekle birlikte, bu yerler çoğunlukla kabul edilebilir mesafelerin dışında
kalabilmektedir.
Fabrika sadece üretim alanı değil, ekonomik faaliyetle birlikte, aynı
zamanda, çevresinde sosyal hayatın da örgütlendiği bir birimdir.
Ortalama hayat standartlarından uzak, çalışanların aileleriyle birlikte
kalmaktan imtina edeceği, kalifiye elemanları ikna etmekte, ihracat yapıyorsanız
yurt dışından konuklarınızı misafir etmekte zorlanacağınız bölgeler, sanayimizin
mekan ihtiyacına cevap verememektedir. Dolayısıyla, sanayinin yerleşimi
düşünülürken, sosyal boyutun, sosyal dönüşümün de mutlaka dikkate alınması
gerekmektedir. Bu sorunları aşmak üzere İstanbul'un doğu ve batı
aksında sanayimize arsa tahsisi gündeme gelebilmelidir. Ayrıca, elbette çevre
ile uyumlu fiziksel alt yapının hazırlanması, ulaşım, lojistik imkanların
düşünülmesi gerekmektedir.''
Küçük, bir seçenek olarak, ıslah organize sanayi bölgeleri gündeme geldiğini,
ancak, burada da uygulamada zorluklar çıktığını belirterek, çoğu
sektörün yan sanayi ile birlikte düşünülmesi gerektiğini ve ekonomik ömrünü
sürdürmesine izin verilen sanayicinin ruhsat konusunda sorunlarla karşılaştığını
kaydetti.
İstanbul'da sanayinin önünün tıkandığını düşündüren bir tablo olduğu görüşünü
dile getiren Küçük, ''Önümüzdeki sürecin nasıl işleyeceği net değildir. Bu
tablo, sanayicimizi doğal olarak endişeye sevk etmektedir. Hem ülke hem İstanbul
ekonomisinde ve sosyal hayatında bu kadar önemli yer tutan sanayi sektörü
üzerindeki bu belirsizlik ortamına, bu tıkanmışlık görüntüsüne izin
verilmemelidir'' diye konuştu.
Küçük, tek tek hassasiyetlerin, İstanbul ve İstanbul sanayi için
kümülatif bir sinerjiye ve çözüm odaklı kurumsal bir işleyişe taşımak
gerektiğine dikkati çekerek, ilk adım olarak, ilgili tüm bakanlık ve
birimlerin katılımıyla bu konuda devamlı bir çalışma komitesi oluşturmayı önerdi
ve İSO olarak bu yapının sekreteryasını üstlenmeye ve yürütmeye hazır
olduklarını bildirdi.
|