Yıllık Ortalamanın 9 Katı Alan Kül Oldu
Yangında Antik Kent Lyrbe de Yandı
6 İlde 13 Yangın Devam Ediyor
Manavgat'ta Hasar Tespit Çalışmaları...
Kemerköy Termik Santrali'ndeki...
Tarım Orman İş Sendikası’ndan...
Manavgat, Marmaris ve Milas...
Yangın Kemerköy Termik Santrali'ne...
“Doğaya ve Yaşam Alanlarına...
OGM, Yangınlar için Ayrılan...
Yangınlarda Son Durum
“Canımız Yanıyor, İnat ve Dayatmaya Son Verin”
Ülke genelinde devam eden yangınlarla ilgili bir açıklama yapan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, “Bütün yaşamsal kaynaklarımızı tüketen, sadece ve sadece kısa süreli ekonomik ve politik rantı gözeten bilim ve hukuk dışı kentsel ve çevresel politikalarınızdan derhal vazgeçiniz.” çağrısında bulundu.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, ülke genelinde devam eden orman yangınlarıyla ilgili bir açıklama yayınladı. “Canımız Yanıyor, İnat ve Dayatmaya Son Verin” başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “TMMOB’ye bağlı Meslek Odaları ve TMMOB Mimarlar Odası olarak mesleki, bilimsel ve toplumsal sorumluluğumuzun gereği yıllardır bıkmadan usanmadan mücadele ve müdahale etmeye çalıştığımız neo-liberal kapitalizmin işbirlikçisi iktidarların doğa, yaşam, tarih, kültür ve hukuk tanımaz politikalarının amansız ve acımasız sonucunu, tüm ülkemiz ölçeğinde yaygın ve çok ağır bir biçimde yaşıyoruz. Bugün ülkemizin farklı bölgelerinde canlarımızı yakan orman yangınları, depremler ve seller, coğrafyaya, topoğrafyaya, kadim yerleşme bilgilerine, bilimsel ve mesleki gerçeklere ve toplumsal yararlara aykırı olarak, inatla ve dayatma ile alınan hatalı yapılaşma ve kullanım kararlarının sonucudur. Daha da vahim olarak dünyamız, küresel kapitalist ekonomi ve kentleşme politikalarının sonucu olarak ortaya çıkan iklim krizinin etkileri ile boğuşur, önlemler alır, kriz planları yaparken; küresel ısınma etkilerinin en yoğun olarak hissedileceği coğrafi kuşakta olan ülkemizdeki merkezi iktidar, inanılmaz bir biçimde küresel iklim krizi ile de inatlaşmaktadır. Ülkenin her tarafı yangın ve sellerle boğuşur, pandemi ve deprem tehdidi altında yaşarken dahi, merkezi iktidar, kısa süreli ekonomik ve politik çıkarlar uğruna ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, meralarımızı, su havzalarımızı, derelerimizi, denizlerimizi, kıyılarımızı, kentlerimizi, kırlarımızı, doğal, tarihi, kentsel ve arkeolojik sit alanlarımızı rantçı sermayenin emrine ve talanına sunmakta hiçbir tereddüt ve çekince göstermemektedir. Tam da yangınların ortasında, 28 Ağustos 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 2 Ağustos 2021’de askıya çıkan Kanal İstanbul revizyonları afetlerden fırsat devşiren bu politikanın en yeni örneklerinden sadece ikisidir. Bugün bulunduğu coğrafyada asla yapılmaması gereken ve bu konuda yıllarca uyarıda bulunduğumuz Milas Kemerköy Termik santrali göz göre göre yanmakta ve çevresi için büyük bir yaşamsal bir tehdit oluşturmaktadır. Kamunun bütün imkanlarını yağmalar gibi kullanan termik santral sahiplerinin ise böylesi stratejik bir tesisi korumak için hiçbir tedbir almamış olduğu açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır. Son bir haftadır ülkece gördüğümüz en ürkütücü durum ise; doğa ve iklim kaynaklı afetlerin özellikle de orman yangınlarının çok sık olarak yaşandığı ülkemizde bütün yapılan çalışmalara ve uyarılara rağmen olası afet sonuçlarını önlemek ve engellemek üzere afet hazırlığı, ekipmanı ve afet yönetim planı bulunmayan, var olanları da özelleştirme politikaları ile elden çıkaran başta merkezi idare olmak üzere tüm kamusal idarelerin, bu yaygın afet halini sadece izlemek durumunda kalmasıdır. Bu vahim eksiklik yetmiyormuş gibi yitirdiğimiz tüm canlara adeta bedeli ödenecek mal gibi bakan iktidarın tüm çabasının halkın, yandaş olmayan belediyelerin, duyarlı kurumların cansiperane dayanışmalarını engellemek ve tarafsız medyaya sansür getirmek ve hayatı sönen insanlara TOKİ projelerini muştulamaktan öte bir çabasının olmaması afet durumunu daha da katlanılamaz hale getirmektedir. Bütün yaşamsal, doğal, tarihi, kültürel, kentsel ve ekolojik rezerv alanları, 3.Köprü, İstanbul Havaalanı, Kanal İstanbul, kentsel yenileme-dönüşüm projeleri gibi mega projelerle talan edilen ve büyük depremini bütün bu umarsızlık ve hazırlıksız bir biçimde bekleyen İstanbul metropolünün sorumlu meslek kuruluşu olarak bütün yetkili ve ilgilileri tekrar ve önemle uyarıyoruz; Bu ülkenin duyarlı insanlarının, kurumlarının, bilim, meslek kuruluşlarının feryatlarına ve söylediklerine kulak veriniz. Bütün yaşamsal kaynaklarımızı tüketen, sadece ve sadece kısa süreli ekonomik ve politik rantı gözeten bilim ve hukuk dışı kentsel ve çevresel politikalarınızdan derhal vazgeçiniz. Küresel iklim krizinin etkisi ile daha da ağırlaşan doğa kaynaklı olayları felaketlere çeviren anlayışları terk ederek, bütün bu krizler ile baş edebilecek evrensel, bilimsel ve dayanışmacı bir ilkeyle bütün afet ve kriz hazırlık politikalarını ve çalışmalarını yeniden ele alınız… TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak ülkemizin tüm bölgelerinde yaşam alanlarını, canlarını, yaşam kaynaklarını yitiren halklarımızın acısını paylaşıyor; üzerimize düşen sorumluluğun bilincinde olarak bütün bilgi ve birikimimizi tüm meslektaşlarımızla beraber toplumun hizmetine sunacağımıza, ülkemizin aydınlık bir geleceğe ulaşması için tüm katkı ve çabamızı yılmadan ve usanmadan devam ettireceğimize söz veriyoruz.” (Fotoğraf: AA) |