/P>
Çağdaş mimarlıkta ana element
Oturumda tartışılan en önemli konu çağdaş mimarlık tanımında kullanılan
ana elementin ne olduğuydu. 20.yy başından beri mimarlık, artık sarayların ve
kiliselerin değil, halkın dilini konuşuyor. Halkın içine inmek zorunda kalan bu
dil, insanların sorunlarıyla birebir ilgilenmek zorunda; “sosyal konut” tam da
bu kaygının bir sonucu değil mi? Heidegger’in “Bauen, Wohnen, Lernen” (yapı
yapmak, yaşamak ve öğrenmek) kelimeleri arasındaki birlikteliğe koyduğu vurgu;
insanın varoluşunu mesken tutmaya, mesken tutmayı da düşünmeye bağlıyor.
Yaşamayı öğrenmek gibi keyifli bir ifade de 20. yy’in mottosu olageliyor.
Bu anlamda modern mimarlık toplumu şekillendiriyor, toplum da talepkar
olmaya başlıyor. Modern mimarlık toplumun ve sivil yaşamın hijyeni, sağlığı,
devamı, sürekliliği ve gelişimi gibi misyona gebe kalıyor. İşte bütün bu kaygı
ve sorumluluklar “kent planlaması” kavramını yaratıyor. Ama mimarlığın
üstlendiği görev her geçen gün daha da fazlalaşıyor; çevre kirliliği, enerjinin
korunumu gibi bütün insanlığı ilgilendiren sorunlar mimarlık dilinin kelimeleri.
Artık mimarlık çok önemli bir protagonist.
Görünmeyen yüzü olmayan,
söylemini şekillendirmek zorunda olan mimarlık, bu anlamda izole edilmiş bir
kavramlar bütünü müdür? Mimarlık sadece bir marka mıdır? Aslında her dönemde
yaptığı görsel anlamda ihtişamlı ve ilgi çekici kütleler yaratmak mıdır?
|