Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Buzullar Eriyor Dünya Sular Altında

Bilim insanları uzun süre boyunca, Grönland ve Antarktika'daki devasa buz örtüsünün erimesinin binlerce yıl alacağını ve bu yüzyılda deniz seviyesindeki yükselmenin, neredeyse 20'nci yüzyıldakine eşit şekilde 18 santim olacağını düşündü. Ancak yakın zamanda hem Grönland hem de Antarktika'da büyük değişimler gözlemleyen araştırmacılar şaşkınlığa

Sabah Gazetesi, New York Times
1 Buzullar Eriyor Dünya Sular Altında

br />
Doğrusunu söylemek gerekirse, araştırmacılar bu değişimlerin sebebinin insan kaynaklı küresel ısınma olduğunu kanıtlamış değil. Kuzey Kutbu'ndaki iklimin kapsamlı doğal değişimler geçirdiğini unutmuyorlar. Alabama Üniversitesi'nin, genelde ana akım iklim bilimine eleştirel yaklaşan iklim bilimcisi John R. Christy, Grönland'daki değişimlerin bu doğal döngülerle ilişkili olduğunu düşünüyor. Christy deniz seviyesindeki artışın yüksek olacağına dair tahminlerin doğru çıkması için "Grönland'daki buz örtüsünün büyük parçalarından bazılarının erimesi gerektiğini, oysa bunların şu anda erimediğini" söylüyor. Yine de diğer araştırmacı lar Grönland'daki son değişimlerin hava ve okyanus ısılarındaki artışla eş zamanlı olarak gerçekleştiğini ve dünyanın birçok yerinde buzullardaki erimenin hızlandığını belirtiyor. Sermilik Fiyordu'nda son bulan Helheim Buzulu, büyük değişimler sergileyen güneybatı Grönland'daki bir dizi buzuldan birisi. Grönland'ın en büyük buzulları arasındaki Hellheim'da görülen erime, son on yılda bilinmeyen bir nedenle oldukça hızlandı ve buzuldan okyanusa o kadar çok parça karıştı ki, birkaç yılda 91 metrelik incelme oldu. Buzulda o zamandan beri düzensiz hareketler var. Grönland'ın tümünde de durum aynı. Hamilton, "Bütün bu değişim, geleneksel kuramlarla tahmin edebileceğimizden çok daha hızlı oluyor" diyor.

Kabaran bir okyanus

İklim bilimcilerin çoğu için asıl soru, dünyadaki karasal buzulların eriyip erimeyeceği değil, bunun insanların uyum sağlayamayacağı kadar hızlı olup olmayacağı. Son araştırmalar, okyanus seviyesinin binlerce yıldır sabit olduğunu gösteriyor. Ama bu seviye 19'uncuyüzyıldan, yani gelişmiş ülkelerin büyük miktarlarda kömür ve petrol yakmaya başlamasından sonra yükselmeye başladı. O zamandan beri deniz seviyesi ortalama 20 cm yükseldi. Bu oran kulağa az gelebilir, ancak böyle bir artış ciddi bir erozyona neden olmaya yetiyor. Ülkeler yok olan plajlara kum pompalamak ve kıyılardaki sulak alanların kaybını engellemek için milyarlarca dolar harcıyor. Birleşmiş Milletler'in iklim değişimini değerlendiren örgütü Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, 2007'deki son büyük raporunda deniz seviyesinin 21'inci yüzyılda 18 ile 65 cm arasında bir oranda yükseleceğini açıkladı. Fakat örgüt bir uyarıda bulundu: Bu tahminler buzul dinamiklerini, yani dünyanın en büyük buzul örtülerinden okyanusa, karadaki buzul erimesinden çok daha büyük bir hızda buz parçaları karışacağını tam olarak hesaba katmıyor. İklim paneli bu olasılığa dair bilimsel bilginin çok sınırlı olduğunu ve deniz seviyesindeki muhtemel artışa ilişkin hiçbir anlamlı üst sınır koyulamayacağını belirtti.

Uydu görüntüleri, denizlerdeki yükselmenin 20'nci yüzyılda hızlandığını ve deniz seviyesinin artık her on yılda 2,5 santimetreden biraz fazla arttığını gösteriyor. Yüzyıl içindeki yükselme yaklaşık 30,5 cm. Bunun ana nedenlerinden birisi, karadaki buzulların erimesindeki artış. Bir diğer etken de insan kaynaklı sera gazlarının tuttuğu fazla ısının atmosfer yerine okyanusu ısıtması ve buna paralel olarak suyun genleşmesi. Bilim insanları bu temponun ne kadar hızlanabileceğini anlamaya çalışıyor. Alman iklim araştırmacısı Stefan Rahmstorf'un öncülük ettiği bir yöntemde, dünyanın ısısıyla deniz seviyesi arasında geçmişte var olan ilişkiye bakılarak tahminler yapılıyor. Tad Pfeffer adlı buzulbilimcinin geliştirdiği bir diğer yöntem, buzullardan okyanusa ne hızda buz karışacağına dair hesaplamalar içeriyor. Bu yöntemler aşağı yukarı aynı sonucu veriyor: Deniz seviyesi 2100 yılına kadar 76 cm ile 2 metre arasında yükselebilir. İklim bilimcileri arasında giderek beliren bir uzlaşma, en iyi ihtimalle bir metrenin biraz üzerinde yükseliş öngörüyor. Bir metrelik yükselişin etkileriyle ilgili tahminler, bunun kıyı şeridindeki erozyonu önemli ölçüde hızlandıracağını gösteriyor. Eskiden yalnızca büyük kasırgalarda su altında kalan yerlerde, sıradan bir fırtına bile aynı etkiyi yapacak. Muhtemelen en kötü etkiler, denizler yükselirken batmakta olan bölgelerde görülecek. Buna dünyanın en büyük şehirlerinden bazıları da dâhil.

Tabii ki denizi durdurmak için tıpkı New Orleans'daki kıyı setlerine veya Hollanda'daki bentlere benzer setler yapılabilir. Ama okyanusun yükselmesiyle birlikte masraflar da hızla artacak. Birkaç yılda bir fırtına sonucu kabaran denizin dünya kıyılarını dövmesi, insanların iç bölgelere kaçmasını neredeyse zorunlu kılacak. Fakat yerlerinden edilenlerin, özellikle de büyük şehirlerin ve hatta Bangladeş gibi ülkelerin tehlike altında olduğu Asya'daki insanların nerelere gidebileceği belirsiz. Bilim insanları, tahminlerinin doğru çıkması durumunda denizdeki yükselmenin 2100'de durmayacağını söylüyor. O noktaya gelindiğinde, buz örtüsündeki erime muazzam boyuta ulaşacak. Pennsylvania Devlet Üniversitesi'nde görev yapan iklim bilimci Richard B. Alley, "Bundan yüz yıl sonra durum çok daha sıkıntılı hale gelecek. İnsan gezegendeki bütün kıyı kentlerinin, yaklaşan fırtınalara karşı duvarların arkasına saklanacağını düşünmeye başlıyor" diyor.

Washington'da son on yıldaki bütçe kesintilerinin ve uzay çalışmalarıyla ilgili değişen önceliklerin ardından, buzul örtülerini ve diğer çevresel değişimleri izlemek için çok gerekli olan bazı uyduların ömrü dolmak üzere. Yerlerine koyulacak yeni uydular yok. Maryland Üniversitesi'nde kutup araştırmacısı olan ve NASA ile 30 yıl boyunca buzul çalışmaları yapan Robert Bindschadler, "Uzaydaki gözlerimizi yavaşça kaybediyoruz" diyor. Bu arada NASA bilgi toplamak için buzul örtüleri ve buzullar üzerinde uçaklar uçuruyor. Ayrıca çeşitli kuruluşlar, bilgi açığını kapatmak için birtakım projeler yürütüyor. Uydularla ilgili sıkıntılar, daha büyük bir sorunun göstergesi: Gelişmiş ülkelerin hiçbirisi buzullardaki değişimin anlaşılmasını stratejik bir ulusal öncelik olarak görmediğinden, bilim insanları ne olduğunu anlamak için ihtiyaç duydukları temel bilgilerden yoksun. İklim bilimciler karalardaki buzulların, daha siyasi liderler ısıyı tutan gazları sınırlandıracak bir çare bulmadan ve bilim insanları geri dönülemez noktanın geçildiğini anlamadan önce, büyük ölçüde erimesinden korkuyor. Rahmstorf, "Geçmiş veriler bize, denizler ısındıkça su seviyesinin giderek daha hızlı yükseldiğini gösteriyor. Bu süreç neden şimdi dursun ki? Dünya daha da ısınınca, buzullar daha hızlı eriyecek" diyor.

TÜMÜNÜ GÖSTER HABERİN DEVAMI:   1  |   2
http://www.yapi.com.tr/haberler/buzullar-eriyor-dunya-sular-altinda_83852.html

Read Comment Section
1 Yorum Yorum Yaz
  • Dünya batıyor, insanlık uyuyor. 4 milyar yılda kurulan medeniyetin dibine dinamit konuluyor. Dünya nüfusunun kreması sahillerde yaşar. Bu kremanın yok olmasına göz yummak demek dinazorlar dönemindeki felaketlere davetiye çıkarmaktır. Dünya büyük bir dilemmayla karşı karşıyadır; ya yok olacak ya da bugünkü lükslerinin %90'nından vazgeçerek doğanın kendisini toparlamasına zemin hazırlayacaktır. YANITLA
1 yorumdan 1 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!