b>Acarkent ve Beykoz Konakları ile ilgili tartışma büyüdü. Bu arsa veya arazilerin orman arazisi olduğu ve sınırlı ölçüde inşaat yapılması gerekirken, orman arazisinin yok edilerek yasalara aykırı yapılaşmaya gidildiği iddia ediliyor.
Oysa, bu alanlarda konut sahibi olanlara tapuları verilmiş. Muhtemelen, birçoğu da bankaların konut kredilerinden yararlanmış. Türkiye, tapu mevzuatı bakımından diğer ülkelerden biraz farklı. Bizde tapular devlet garantisinde. Yani, tapu kayıtlarına güvenerek gayrimenkul satın alanın, tapu kayıtlarında görünen hakkı devlet tarafından güvenceye alınıyor. Diğer bir deyişle, "Tapunuz varsa mal sizindir, bu konuda devlete güvenebilirsiniz" deniliyor. Bankalar da bu tapuları esas alarak, gayrimenkul kredileri için değer belirliyor ve krediyi veriyorlar.
Tapu iptal davası
Ancak, tapuyu verdikten sonra, eğer dava kabul edilirse, devlet "tapu iptal davası" açıp tapuyu geri alabiliyor. Bu uygulama, devlet arazisine ev yapanlar için, orman arazisine verilen izinden fazla gayrimenkul inşa edenler için, belediyelerden inşaatlarına ruhsat ve iskân alamayanlar için, davaların kabul edilmesi halinde devreye sokulabilir. Esasında, "tapu iptal davası", çeşitli nedenlerle özel kişiler tarafından da açılabiliyor. Hatta, yeni yasaya göre, belediyeler ve özellikle büyükşehir belediyeleri, dava bile açmadan, o alanı gelişim sahası gösterip yıkıma gidebiliyorlar.
Devlet ve belediye yetkileri zorlanırsa, inşaatında en küçük ruhsata aykırı uygulama olan herkesin binası yıkılabilir. Oysa, sanıyorum şu anda, Türkiye'de belediyeye verilen plana ve alınan ruhsata bire bir uygun bir inşaat yok. İsterseniz yapılmakta olan ve isterseniz yapılmış olan tüm inşaatları inceleyiniz, mutlaka plana ve ruhsata aykırı bir uygulama görürsünüz. Bu ülkede, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bile yapıldığında ruhsatı ve iskânı yoktu.
Serbest piyasa mantığı
Durum böyle olunca, Acarkent ve Beykoz Konakları için, haklı bile olunsa, "tapu iptal davası" açılırsa ve bu uygulama yaygınlaştırılırsa, ülkede büyük huzursuzluk yaşanır. Bir inşaat alanı için dava açar, diğeri için ise açmazsanız büyük haksızlık yapmış olursunuz. Bence, bu gibi sorunları kökünden ve serbest piyasa mantığı içinde çözmek gerekiyor. Yoksa, ülkede tapu güvencesi tamamen ortadan kalkar. Vatandaş devletine güvenemez olur.
Bir de, bankaların ve Türkiye'de mülk alan yabancıların halini düşünün. Böyle bir uygulamanın yaygınlaştırılması halinde değil, sadece başlaması halinde bile, bankalar gayrimenkul kredilerini kesecekler, yabancılar ülkemizde mülk almaktan vazgeçeceklerdir.
Tüketiciyi Koruma Yasası uyarınca, inşaatların tamamlanmasından kredi sağlayan bankalar da sorumlu. Davalar başlatılırsa, herkes birbirine dava açmak zorunda kalır ve yargı sistemi kilitlenir. Sorunu, herkesi tedirgin etmeden çözmek marifettir.
|