stanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) tarafından, geleceğin tasarımcılarını teşvik etmek amacıyla düzenlenen düzenlenen 1. Halı Tasarım Yarışması'na 85 kişi katıldı ama sadece 10 finalist belirlendi. İlk üç sırayı elde eden Seher Süleymanoğlu, Başak Özdemir ve Serkan Çağlar'la buraya gelene kadarki öykülerini konuştuk.
Birinci olan Seher Süleymanoğlu, 1984, Bulgaristan doğumlu. 1990'da ailesiyle birlikte Türkiye'ye gelmiş. 2003'te Çanakkale Üniversitesi Tekstil Bölümü'ne girmiş, halen dördüncü sınıfta. Daha üniversiteye girmeden kafasındaki planları çizmiş: "Desenlerin anlamları üzerine araştırmalar yaptım. Halı, döşeme kumaşları, nevresim katalogları arşivlemeye başladım. Neredeyse 2 bin desenlik halı koleksiyonum vardı. Öyle ki bir desen görünce hangi firmaya ait olduğunu söyleyebilirdim."
Süleymanoğlu okulda herkesin moda tasarımına yöneldiğini, kimsenin halı sektörünü düşünmediğini belirtiyor. Katalogları inceleyip halı desenlerinin birbirinin kopyası olduğunu görünce buna odaklanmış. Dinarsu'da staj yaparken İTKİB'in bu yarışmasını duymuş: "Desenlerde batik dokusu kullanılmıyordu. Kumaşa batik dokusu oturttum. Bitirme tezim doğum ve ölüm sembolleri üstüne, oradan yola çıktım."
'Eli belinde'nin 'koç boynuzu' aşkı
Süleymanoğlu'nun ortada kullandığı yuvarlak desen, çoğalma sembolü. 'Eli belinde' ve 'koç boynuzu' desenlerinin erkek ve kadını simgelediğini söylüyor: "İkisi bir arada doğurganlığı anlatıyor. Anadolu'da kadınlar doğurganlık motiflerini bereketi çağrıştırdığı için kullanıyormuş. Ben de evlere bereket gelsin istedim."
Süleymanoğlu bu yıl mezun olacak. Öncesinde sınıf arkadaşı Sibel Onur'la birlikte bilgisayarda yaptıkları desenlerden kitap oluşturmak istiyor: "Tekstille ilgili Türkçe kitap bulmakta çok zorlanıyoruz. Sadece dergiler var. Bizden sonrakiler için de kaynak olsun istiyorum." Çalışmalarını Balıkesir ve Çanakkale'de sergilemeyi düşünüyor. Uzun vadede de uluslararası bir marka yaratma derdinde: "Önce önemli bir firmanın, uluslararası ilişkilerini de yöneten tasarımcısı olmak istiyorum. Üç-dört yıl sonra da bir marka oluşturmayı ve onu uluslararası alanda tanıtmayı planlıyorum."
Yarışmanın ikincisi Başak Özdemir, 1981, Ankara doğumlu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde araştırma görevlisi. Sanata ilgisi müzikle başlamış. Yedi yıl klasik gitar, piyano, solfej, şan dersleri almış. Hedefi konservatuvarmış fakat biraz geç davranınca fırsatı kaçırmış: "Güzel sanatlar neden olmasın diye düşündüm. Heykel, seramik ve tekstil bölümlerini kazandım. Tekstile daha çok ilgim vardı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Sanatları'nı 2003'te bitirdim."
Okurken iş hayatına adım atmış. Zara'da başlamış, Serfloor'da halı, banyo yolu tasarımları yapmış, Mor Tekstil'de transfer baskı kâğıdı üzerine çalışmış. Sonra akademisyenliğe adım atmış ama yine de piyasayla içli dışlı olmak gerektiğini düşünüyor: "Dışarıda çalışmak okuldan çok farklı. Her zaman piyasada neler olup bittiğini bilip öğrencilere aktarmak gerek."
Sonbaharın renklerine vurgun
Özdemir, İTKİB'in 2006 ve 2007'deki kumaş tasarım yarışmalarında da derece almış. Bu yarışma için hazırladığı desenin temasıysa 'yaşamın durağanlaştığı dönem' olarak tarif ettiği ve renklerini özellikle kullanmak istediği sonbahar: "Sonbaharda etrafıma bakınca dinlenmeye hazırlanan doğayla baş başa kalıyorum. Amacım o durağanlığı, mevsim renklerini tasarımlarıma yansıtıp evlere taşımaktı."
O da Süleymanoğlu gibi ev tekstili üzerine çalışmayı planlıyor: "Kıyafeti değil, o kıyafet için kumaşı tasarlamak hoşuma gidiyor" diyor. Renk eğitimi almak istiyor. Önce okulunda bir workshop'a katılacak. Sonra da kısa süreliğine de olsa New York'ta bu eğitimi alma niyetinde. "Her şeyin başı renk, onunla tüm tasarımları değiştirebilirim. Diyelim sade bir desen, onu farklı renklerle yaparsam çok daha ilginç olabilir, karşımdakini onunla vurabilirim. Gri, kahverengi ve turuncu favori renklerim."
Yarışmanın üçüncüsü aynı zamanda milli eskrimci olan 1987 doğumlu Serkan Çağlar. Onun hayatı İzmir'deki Karşıyaka Gazi Lisesi'nin hazırlık sınıfında okurken değişmiş. "Bir kız arkadaşıma yağlı boya resim yapmıştım. Eve götürmüş, annesi çok beğenmiş. Benim için özel kurs bulmuş. Bir gün eve çağırdılar, benim hiçbir şeyden haberim yok. Birlikte çıktık, kendimi resim atölyesinde buldum."
Çağlar'ın ailesinin maddi durumu iyi değilmiş. Fakat atölyenin hocası genç sanatçının çizimlerinden etkilenmiş, ücret almamış. Çağlar dört yıl atölyeye gitmiş, eskrimi de ihmal etmeden: "Sabah çıkıyorum, okula, oradan atölyeye, akşam antrenmana." 2005'te eskrim milli takımına seçilmiş, 2006'da İstanbul'daki Dünya Eskrim Şampiyonası'nda yarışmış. O günlerde kafasında iç mimarlık varmış. Fakat yoğun tempodan ötürü fazla çalışma fırsatı bulamamış, ÖSS'den düşük puan almış.
Eskrim sayesinde tasarımcı oldu
Kaderin cilvesi; o, eskrim sayesinde tasarımcı olma fırsatı yakalamış: "Eskrimde ders de veriyordum. Bir gün ders verdiğim birine, 'Yarın antrenmana gelmeyeceğim, resim dersim var' dedim. Bana 'Resim mi yapıyorsun? Getirsene yaptıklarını' dedi. Ağabey-kardeş gibiydik, 'Sen ne anlarsın ki' dedim." Çağlar'ın 'Ne anlarsın' dediği kişi Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden öğretim üyesi Fırat Neziroğlu. 'Eskrim hocası'nın resimlerini çok beğenen Neziroğlu, onu Dokuz Eylül'e başvurmaya ikna etmiş. Çağlar şu an üniversitesinin Tekstil Bölümü'nde ikinci sınıfta.
Onun yarışmaya gönderdiği tasarım da konusunu mevsimlerden alıyor. Favorisiyse kış. "Aslen Erzurumluyum. Dokuz yıldır İzmir'de yaşıyorum ama kara özlemim var. Desen olarak kar tanesi ve kardaki ayak izlerini kullandım." Çağlar'ın bundan sonraki hedefi iç mimarlık yükseklisansı yapmak. İkinci hedefiyse endüstriyel tasarım. "Ev tekstilini ve dekorasyonu birleştirip daha uyumlu tasarımlar yapmak istiyorum. Mekân komple bana ait olmalı. Sandalyeler, mobilyalar, onların üstündeki döşemeler, kumaşlar; hepsini ben yapmalıyım."
O da yurtdışında eğitim almak istiyor. Fakat ailesinin şartlarını şu anda bile zorladığını söylüyor ve bu sanayicilere sesleniyor. "Okumama yardım etsinler ki onlar için çalışabilecek, donanımlı bir kişi olayım. Şartlar elverirse çok başarılı olacağımı biliyorum."
|