Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Boş Vaatleri Okumak için Tıklayın!

17 Ağustos depreminden bugüne dokuz yıl geçmesine rağmen yapılması gerekenlerin hiçbiri yapılmadı. Her yıldönümünde ‘yetkililer’ mikrofonun karşısına geçti uzun uzun konuştu ancak ertesi günü konuşulanları herkes unuttu. Deprem uzmanları korkunç günün yaklaştığını her fırsatta dile getirip önlem alınması için yalvarıyor. Ancak dokuzuncu yıldönümde

Radikal Gazetesi
Boş Vaatleri Okumak için Tıklayın!

7 Ağustos depreminden bugüne dokuz yıl geçmesine rağmen yapılması gerekenlerin hiçbiri yapılmadı. Her yıldönümünde ‘yetkililer’ mikrofonun karşısına geçti uzun uzun konuştu ancak ertesi günü konuşulanları herkes unuttu. Deprem uzmanları korkunç günün yaklaştığını her fırsatta dile getirip önlem alınması için yalvarıyor. Ancak dokuzuncu yıldönümde de değişen hiçbir şey yok. Dün İstanbul’da gerçekleştirilen toplantıda yine en yetkili isimler mikrofonun önündeydi:

Vali Güler: Unutmayacağız unutturmayacağız 

İstanbul Valisi Muammer Güler, afetin unutulduğu an meydana geleceğini belirterek, "Bunun için unutmayacağız, unutturmayacağız" dedi. İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezinde gerçekleştirilen, depreme hazırlık ve acil müdahale altyapısı konusunda bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmaların ele alınacağı halkı bilgilendirme amaçlı toplantı başladı.

Toplantıya, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay da katıldı. Depremde hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunulmasının ardından konuşan Muammer Güler, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sonrası İstanbul’un deprem riski altında olduğu gerçeğinin sürekli dile getirildiğini belirterek, bunun, bilim adamlarınca da vurgulandığını söyledi. Güler, depremin en az zararla atlatılabilmesi için gerekli çalışmaların öncelikli olarak yürütülmesinin kaçınılmaz olduğunu, göreve başladıklarından bu yana afete hazırlık çalışmalarına özel bir önem verdiklerini bildirdi.
"Bugüne kadar bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmalarda önceki dönemlere göre oldukça mesafe kaydedildi" diyen Güler, afet hazırlık çalışmalarının sadece il bazında değil, ülke çapında da ele alınması yönünde genel bir yaklaşımla hareket edilmesi gerektiğini, bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hükümetin konuya özel bir öncelik ve önem verdiğini kaydetti. Güler, şöyle konuştu:

"Bakanlar Kurulunun aldığı kararla Dünya Bankasından sağlanan 310 milyon avroluk kredi, İstanbul Valiliği İl Özel İdaresine karşılıksız olarak tahsis edildi. Bu sadeye dış kaynaklı bir projenin ilk defa yerinde denetim şeklinde tahsisi hükümetimizin desteğiyle sağlanmış bulunmaktadır. Bunun yanın sıra Avrupa Yatırım Bankasından sağlanan 300 milyon Avro ile kaynağımız 610 milyon avroya çıkmış oldu."

İstanbul’da modern denilecek bir afet merkezi kurulduğunu, yakında dünya çapında iki yeni merkez daha kurulacağını kaydeden Güler, "Kamu binalarının güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması konusunda oldukça iyi bir noktaya geldiğimizi ifade edebiliyorum. Ayrıca acil müdahale kapasitesi de önceki yıllara göre önemli ölçüde arttırılmış bulunmaktadır" dedi.


-Yapılan çalışmalar-

Güler, valilik başkanlığında yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi vererek, kentin çeşitli yerlerinde depreme hazırlık konusunda halkı bilgilendirici broşürler, bilgi kartları dağıttıklarını söyledi. İstanbullular’a "Güvenli yaşam için 1 adım atalım" kampanyası çerçevesinde afete hazırlık eğitimi, okul, hastane ve iş yerlerinde afete hazırlık planlaması, psikolojik ilk yardım eğitim gibi 12 ayrı konuda eğitim verdiklerini anlatan Güler, "Hedef depremle ilgili farkındalığın güçlendirilmesi ve deprem bilincinin kazandırılmasıdır" diye konuştu. Güler, bugün gerçekleştirilen toplantıda İstanbul’da güçlendirilen, yıkılıp yeniden yapılan okul binalarının açılış törenlerinin canlı bağlantılarla gerçekleştirileceğini bildirdi.

"Afet unutulduğu an meydana gelir. Bunun için unutmayacağız, unutturmayacağız" diyen Güler, depreme hazırlıkla ilgili eğitim çalışmalarına devam edeceklerini, okullar açıldıktan sonra yoğun bir eğitim kampanyasına başlayacaklarını kaydetti.

Toplantı, Bayındırlık ve İskan Bakanı Özak, Milli Eğitim Bakanı Çelik ve İçişleri Bakanı Atalay’ın açılış konuşmalarıyla devam edecek. Vali Güler, valiliğin çalışmaları ile ilgili bir sunum yapacak.



Faruk Nafiz Özak: Hasarı önleyemeyebiliriz ama azaltabiliriz 

Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nazif Özak, hükümetleri döneminde afetlere ilişkin temel prensibin, "yara sarmak" yerine, "yara almamak" üzerine kurulduğunu söyledi. Özak, İstanbul Valiliği İl Afet Yönetim Merkezinde düzenlenen depreme hazırlık ve acil müdahale altyapısı konusunda bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmaların ele alındığı bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, Marmara depreminin üzerinden 9 yıl geçtiğini, milletçe büyük acılar yaşandığını anımsattı.
Deprem ve diğer afetler konusunda toplumu bilinçlendirme çalışmalarının hız kazandığına dikkati çeken Özak, özellikle hükümetleri döneminde afet yönetiminin birinci öncelikli konular arasında ele alındığını vurguladı.


Özak, geçmişin acı tecrübelerinin yaşanmaması için yapılması gereken daha çok iş bulunduğunun bilincinde olduklarını, bunun için çaba sarf ettiklerini belirterek, Türkiye’nin topraklarının büyük bir bölümünün birinci derece deprem kuşağında yer aldığını, 10 büyük kentte deprem riski bulunduğunu dile getirdi. Özak, "Bu, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Hasarı tamamen önleyemeyeceğimizi biliyoruz, ama azaltma şansına sahibiz" dedi.


-Afetlerdeki ekonomik kayıplar-

Bakan Özak, doğal afetlerin can kaybının yanı sıra büyük ekonomik kayıplara da yol açtığını, dolaylı etkileri de dikkate alındığında ekonomik kaybın ciddi boyutlara çıktığını kaydetti. Özak, afet sonrası uygulamalar konusunda gelişmiş ülke örneklerinin göz önünde bulundurulduğunu ifade ederek, "Hükümetimiz döneminde temel prensip, yara sarmak yerine yara almamak üzerine kurulmuştur" diye konuştu.

Düzenlenen Deprem Şurasını hatırlatan Özak, burada bir eylem planının ortaya konduğunu, bunun büyük ölçüde hayata geçirildiğini, imar planlarında jeolojik ve jeoteknik etütlerin yapılmasının zorunlu hale geldiğin söyledi.


-Yapı Denetim Kanunu'nun Kapsamı-

Faruk Nafiz Özak, Türkiye’deki yapı stokunun depreme dayanıklılığının yetersiz olduğunun belirlendiğini, bu doğrultuda deprem bölgelerinde yapılacak binalara ilişkin yönetmelik çıkarıldığını, Kat Mülkiyeti Kanununda da değişiklik yapıldığını hatırlattı. Özak, "Tüm bu çalışmaların sonuçlarını ileride göreceğimize inanıyorum" dedi.
"Ulusal Sismik Ağ Sisteminin Geliştirilmesi Projesi" sayesinde uzun dönemli deprem tahminlerinde bulunulmasının sağlandığını belirten Özak, yerel yönetimler için örnek niteliğindeki "Bütünleşik Afet Tehlike ve Risk Tespiti Çalışmalarının" yapılmaya başlandığını bildirdi.
Özak, İstanbul ve çevresinde 325 yapıyı güçlendirme çalışması kapsamına aldıklarını, 310’unun projelendirilmelerinin tamamlandığını belirtti.


-4 yeni deprem araştırma projesi-

Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi, TÜBİTAK, Marmara Araştırma Grubu, ODTÜ ve Dokuz Eylül Üniversitesinin 4 yeni deprem araştırma projesi başlattığını kaydeden Özak, "Bu projeler, katılım, kapsam, çalışma sahası ve bütçesi göz önünde bulundurulduğunda Cumhuriyet tarihinin en büyük projeleri arasındadır. Projeye ayrılan kaynak 23 milyon YTL’dir" diye konuştu.

Avrupa Uzay Ajansına deprem konusunda yapılan başvurunun kabul edildiğini ifade eden Özak, olası bir deprem sonrası uydu görüntülerinin bedelsiz alınacağını bildirdi. Özak, kültürel varlıkların doğal afetlerden korunmasına ilişkin proje başlatıldığını, ayrıca "Ulusal Afet Arşiv Sistemi" kurulduğunu, bunun da bu yıl sonunda kullanıcıların hizmetine açılmasının planlandığını söyledi.

Bakan Özak, "Afet zararlarının azaltılması ve ülkemizdeki yerleşimlerin afetlere karşı güvenli hale getirilmesi, kararlı bir şekilde sürdürülen geniş kapsamlı ve toplumsal olarak içselleştirilmiş bir mücadele kültürüyle desteklenmesi gereken toplumsal hedefimizdir" dedi.



Çelik: Hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Çocuklarımız bizim çok büyük değerlerimizdir. Güvenli ortamda eğitim için hükümet hiçbir fedakarlıktan kaçınmamaktadır" dedi.
Çelik, İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezinde düzenlenen depreme hazırlık ve acil müdahale altyapısı konusunda bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmaların ele alındığı bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, bir asırlık dönemde 182 deprem meydana geldiğini, 495 bin binanın yıkıldığını veya hasar gördüğünü, 100 bine yakın insanın da hayatını kaybettiğini söyledi.

Türkiye’nin deprem riski altında olan ülkelerin başında geldiğini hatırlatan Çelik, hükümeti devraldıkları 2002 yılında, ekonomik krizin bütün boyutlarıyla yaşandığını, 2003 yılında bütçede depremle ilgili para olmadığını, 2004 yılında Milli Eğitim Bakanlığının 7 trilyon lirayı 56 vilayete gönderdiğini, bütün okulların sismik risk çalışmasına tabi tutulduğunu anlattı.

İhalelerdeki yüksek kırımlara dikkati çeken Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yüzde 56 kırımla iş alınıyor. Stopajı vesaire eklendiğinde yüzde 65 eder. Müteahhit devlete diyor ki ’ben birim fiyatı 100 lira olan bu binayı 35 liraya yaparım’. Bu yaptığı binanın da yüzde 50 kar bırakmasını istiyorsa, 17 lirayı binaya harcıyor demektir. Geçen yıl büyük çapta bir ihaleye çıktık. Muhalefet hakkımda gensoru önergesi verdi. ’Bakan en düşük tekliflere ihaleyi vermeyerek devleti riske sokmuştur’, iddia buydu. Ben dedim ki, ’ben çocuklara okul yapıyorum, mezar yapmıyorum’. Bugün olsa yine vermeyeceğim."

Aslında en düşük değil, en uygun fiyat prensibinden hareket etmek gerektiğinin altını çizen Çelik, "Nitekim Meclis açıldığı zaman İhale Yasası’nda yapılacak revizyonda da ümit ediyorum esas mantık bu olacak" diye konuştu.

-Güçlendirme yatılı okullardan başladı-

Çelik, Van’ın bir ilçesinde Mimar Sinan’ın yaptığı bir köprü bulunduğunu, 5 asır geçmesine rağmen köprüden taş oynamadığını anlatarak, "Ama bir bakıyorsunuz, Köy Hizmetleri köprü yapmış, Karayolları köprü yapmış, sular kabarınca köprünün yerinde yeller esiyor. Nedir bunun esas sebebi? Mimar Sinan’ın yaptığı yapının temelinde, harcında dürüstlük var" dedi.

Bingöl depreminin ardından kamuoyunda okullara ilişkin bir hassasiyet oluştuğunu belirten Çelik, okullarda güçlendirme programına yatılı okullardan başladıklarını bildirdi. Çelik, 600’ün üzerinde yatılı okulda güçlendirme çalışmalarının 2006 Eylül ayında tamamlandığını, daha sonra yatılı orta öğretim kurumlarında çalışmalara başladıklarını, buradaki çalışmaların 2009 yılında tamamlanacağını kaydetti.

İstanbul özelinde deprem riski taşıyan 2 bin bina olduğunu, 874 okul tespit edildiğini ifade eden Çelik, bunun 507’sinin bugüne kadar güçlendirildiğini, 176 okulun yıkılarak yeniden inşa edildiğini, böylece okulları da büyüttüklerini anlattı. Çelik, 367 okulla ilgili çalışmaların ise sürdüğünü söyledi.

-Medyanın desteği-

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu konuda medyanın desteğine ihtiyaç duyduklarını dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Medya demokrasilerde 4. güçtür ve çok ciddi bir denetim mekanizmasıdır. Doğru bilgiyi, doğru yansıtmak çok önemlidir. Üsküdar’da Reşat Nuri Güntekin İlköğretim Okulunu yıkıp, temelden yapmak üzere programa aldık. Deprem riski taşıyan okullardan birisidir, ancak birinci veya ikinci öncelikli okullar arasında değildir. Eğer bu açıdan baktığınızda, bu okulu hemen yıkmanız gerekiyorsa, İstanbul’daki binaların yüzde 70’ini yıkmanız gerekir. Ebette kayıt yapılıyor. Yarın bunu yıktığımız zaman öğrencileri taşıyacağız. Doğru bilgi vermeden yazılacak haber gazeteciyi ofsayta düşürür. Medyanın görevi felaket tellallığı yapmak ve korku salmak değildir. Bu sitemimi iletmek istiyorum. Yapılan bunca güzellikten sonra bunları görmezlikten gelmek doğru mudur?"

Çelik, deprem konusunda önemli adımlar atıldığını, bakanlık bünyesinde Deprem Güvenliği Teknik Komitesi kurulduğunu ifade ederek, "Çocuklarımız bizim çok büyük değerlerimizdir. Güvenli ortamda eğitim için Hükümet hiçbir fedakarlıktan kaçınmamaktadır" dedi.



İki ayda büyük onarım yapamazsınız

Bakan Çelik, yapılan ihalelerin zaman zaman 3 ayda sonuçlandığını, demokratik işleyişin yavaş, ancak sağlam olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Rekabeti ve kamu kaynaklarını gözetecekseniz işleyiş yavaşlıyor. Zaten okullar 2 ay tatil. İki ayda büyük onarım yapamazsınız. Okullar açıldığı zaman iskeleyi çekiyor basın mensubu, ’felaket, skandal, Milli Eğitim Bakanlığı, valilik uyuyor mu?’ Yapmayın böyle şeyler, bu doğru bir yaklaşım değildir. Bazı medya kuruluşlarının tahrik etmesiyle veliler sokağa dökülüyor, okulu niye yıktınız?"

Çelik, depreme karşı tavırlarının, tıpkı sağlık teşkilatının koruyucu hekimlik anlayışıyla sürmesi gerektiğini belirterek, "Salgın hastalık çıktıktan sonra salgının ortadan kaldırılması, salgına karşı alınacak önlemlerin maliyetinden milyonlarca kez daha fazladır" diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, deprem olup bittikten sonra "ah, vah" etmenin çok anlamı olmadığını da ifade ederek, "(Eğer şunu yapsaydık, şöyle olurdu. Meğerse şu şöyleymiş) demenin de faydası yoktur. Türkçemizde güzel bir söz var, "Eğer ve meğeri evlendirmişler, keşke adında çocukları olmuş’, keşke dememek için eğerleri, meğerleri şimdiden ayarlamamız lazım" dedi.

Atalay: Rahmetle anıyoruz

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Marmara Depremi’nde yaşanan acıların çok şey öğrettiğini söyledi. Atalay, İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezinde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, 1999 yılında yaşanan 2 büyük depremde hayatını kaybeden binlerce vatandaşı bu vesileyle rahmetle andığını söyledi. Atalay, "O dönemde yaşanan acılar halen içimizde. Tabi ki o acılar bize çok şey öğretti. Millet ve devlet olarak almamız gereken çok büyük dersler olduğunu, çok büyük ihmallerimizin olduğunu, yapmamız gereken çok şey olduğunu ve yapmadığımızı o zaman görmüş olduk" dedi.

Devletin o dönemde adeta aciz kaldığını, olaylara ulaşılamadığını, hatta iletişim bile kurulamadığını hatırlatan Atalay, vatandaşların olağanüstü duyarlılık ve fedakarlık gösterdiğini kaydetti. Atalay, özellikle planlı kentleşme, yapılaşma ve sivil savunma alanında yapılması gereken çok şeyin olduğunun farkına varıldığını dile getirerek, "Şunu hep biliyoruz ülkemizin konumu bu risklere açık. Sadece deprem değil, sel, çığ gibi doğal afetlere açık. Bizim bu konuda daha fazla tedbirler almamız, hazırlıklı olmamız gerekiyor" diye konuştu.

Hükümet olarak bu konuda çok duyarlı olduklarını ifade eden Atalay, gerekli yasal düzenlemelerin, araştırmaların, merkezlerin ve gerekli bütçelerin hazırlanmasında çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Atalay, "Özellikle Başbakanımızın bu konuda çok özel bir duyarlılığı var. Bir İstanbullu olduğu için belki ama bir başbakan olarak bu sorumluluğu en fazla duyan kişi" dedi.

-Sivil savunma teşkilatı-

Atalay, Marmara Depremi’nin yaşandığı dönem ile günümüzü kıyasladığında, o dönem çok yetersiz kalan sivil savunma teşkilatının durumunun bugün çok farklı olduğuna işaret etti.

Sivil savunma teşkilatını olaylara anında müdahale, araç gereç ve uzman kadrosu açısından çok güçlendirdiklerini vurgulayan Atalay, "Bugün nerede olay olsa, sivil savunma teşkilatı anında oraya ulaşabilir, çünkü illerde örgütlenmemiz var" diye konuştu.

Atalay, teşkilatın sadece depremle ilgili değil, orman yangını, trafik kazaları, sel ve suda boğulma gibi diğer durumlarda da çok önemli olduğunu, sivil savunma teşkilatının devletin adeta olay yerine hızlı ulaşan etkin ve şefkatli eli gibi olduğunu vurguladı. Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

"Afet öncesi hazırlıkların yapılması yönünde Türkiye’de ciddi bir bilinçlenme ve farkındalık oluşmuştur. Bütün yerel yönetimlerimizin bu konuda ciddi çalışmaları var. Sivil toplum kuruluşlarının risk durumlarına karşı ciddi hazırlıkları var. Üniversitelerimizde bu konuda ciddi araştırma bölümleri kuruldu. Depreme hazırlık konusunda hemen hemen yatırımcı bütün kuruluşların hassasiyeti vardır."

-"Hassasiyet var"-

"Hükümet ve bakanlık olarak olaya çabuk müdahale etme konusunda hassasiyet gösterdik" diyen Atalay, olaya hangi kurumun ne kadar sürede müdahale ettiğini dakikalandırdıklarını, hangi yardımların en önce yapıldığını, sıralamanın yeterince yerine gelmesi için yapılacakları gözden geçirerek bu konuda ciddi çalışmalar yürüttüklerini bildirdi.

Atalay, "Beni sevindiren bir husus da üniversitelerimizin ve hocalarımızın katkısıyla bilinçlenmenin vatandaşlarımızda da olması. Sivil yapılarda herkes bu hassasiyeti daha fazla duymaya başladı" diye konuştu. Afet durumlarında koordinasyonun çok önemli olduğunu vurgulayan Atalay, bu koordinasyonun sağlanması için bir çalışma yaptıklarını kaydetti. Atalay, "Başbakanlık bünyesindeki acil durumlarla ilgili birim ile İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü bir çatı altında toplanacak. Bunların hepsini birleştirip ’Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi’ diye yeni bir kuruluşun oluşturulmasına karar verildi" dedi.

Konuya ilişkin yasa tasarısının Meclis’te olduğunu, genel kurula yasama yılı başında sunulacağını ifade eden Atalay, amacın "koordinasyonu daha iyi sağlamak", "bütün birimlerin daha hızlı toparlanması" ve" daha hızlı müdahale edilebilme olduğunu" söyledi.

İstanbul’da yerel yönetimlerin hükümetin de desteği ile daha etkili çalışmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Atalay, "Özellikle İstanbul ve bölgesinde çalışmaların daha koordine yürümesi için elimizden gelen desteği vereceğiz, veriyoruz" diye konuştu.



Bakanlar gazetecilerin sorularını yanıtladı

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, "Afet gibi acil durumlarda daha hızlı hareket etmek, bürokratik mekanizmaları azaltmak ve çabuk müdahale ederek hem can kaybını azaltmak hem de ihtiyaçları karşılamak amacıyla İçişleri, Bayındırlık ve Bakan bakanlıklarıyla Başbakanlıktaki üç birimi bir kurum haline getirme çalışması içerisindeyiz" dedi.

Atalay, İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezinde gerçekleştirilen toplantının ardından basın mensuplarının yeni oluşturulacak birim ile ilgili sorularını cevaplandırdı.
Beşir Atalay, söz konusu kurumun Başbakanlığa bağlı olup olmayacağının kesin olmadığını, birimlerin birleştirilmesinin komisyondan geçtiğini söyledi.

Ayrı ayrı kurumların bir araya getirilmesiyle daha pratik ve daha çabuk, hızlı koordine ve müdahale olacağına dikkati çeken Atalay, "Afet gibi acil durumlarda daha hızlı hareket etmek, bürokratik mekanizmaları azaltmak ve çabuk müdahale ederek hem can kaybını azaltmak hem de ihtiyaçları karşılamak amacıyla kendi bakanlığındaki Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığındaki Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık’taki Acil Durum Başkanlığı birimlerini bir kurum haline getirme çalışması içerisindeyiz" diye konuştu.

Bazı olaylarda gecikmelerin kayıplara neden olduğunu hatırlatan Atalay, "Özellikle de çabuk müdahalede can kaybı azalıyor. Birimin hangi bakanlığa bağlı olacağı belli değil. Ama dünyadaki diğer örnek ülkelerde yine İçişleri Bakanlığına bağlıdır. İllerde müdürlükleri olacak. İllerde vali ve kaymakamlarımız başında olacak" dedi.

-Faruk Nafiz Özak-

Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak da basın mensuplarının, "İstanbul’daki yapı denetim firmaları" ile ilgili sorusu üzerine, İstanbul’da 281 yapı denetim firmasının çalışmalarının devam ettiğini, yapı denetim firmalarının 2000’li yıllardan sonra kurulduğunu hatırlattı.
Önemli olan hadisenin 1999 depreminden sonra çıkarılan yönetmeliğe göre yapılmayan binaların denetimi olduğunu dile getiren Özak, şunları kaydetti:
"Bu konuda sorun yaşanıyor. İnşallah bunları dönüşüm alanları yasasıyla beraber, özellikle depreme dayanıksız olan yapıları, dönüşümle depreme dayanıklı hale getirmemiz gerekecek. Bu, İstanbul’a yeni bir imar anlayışı, yeni bir çehre getirecek. Dönüşüm alanları yasasını çıkaracağız. Hep beraber Marmara ve Türkiye’de bunu hayata geçirmeye çalışacağız. 19 ilde yapı denetimini uygulayabiliyoruz. Bunun daha değişik illere yaygınlaştırılması isteniyor. En azından 2. ve 3. derece deprem bölgelerine aktarmamız lazım. Ama her ilde bunu sağlayacak altyapımız yok. Yapı denetim kuruluşlarının önemli sorunları var. Bunların, denetimle ve fiyatlarla, belediyeyle ve vatandaşla ilgili sorunları var."

-"Denetlenmediği" iddiaları-

"Yapı denetim firmalarının denetlenmediğine dair iddialar olduğunun" hatırlatılması üzerine Özak, şunları söyledi:

"Bilakis çok iyi denetliyoruz. Çok fazla da ceza da yazıyoruz. Dört dörtlük yaptığımız anlamına gelmese de yapı denetim firmaları özellikle depremden sonra çok önemli metrekarelere imza attılar. Çok önemli işlevlerde etkili oldular. Eksikliklerini biliyoruz. Yeni yasada inşallah bunları yapı denetim firmalarıyla görüşüyoruz. Onların sorunlarını dinliyoruz, vatandaşları dinliyoruz. Belediye üçlüsünde daha iyi hale getirmeye çalışacağız."

Bir gazetecinin, "Yapı denetimi bakanlıktaki 5 kişi tarafından mı denetleniyor?" sorusuna Özak, "Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüzde bir heyet tarafından inceleniyor. 5 kişi değil, illerde de müdürlerimiz denetimi yapıyor. 5 kişiyle bu iş olmaz. Yapı denetim firmaları dışında bakanlığın Yapı İşleri Genel Müdürlüğüyle özellikle malzeme denetimi de yapıyor. Beton denetimi de yapıyoruz. Bu konuda Türkiye genelinde 400’den fazla teknik elemanımız var. Satış yerlerinde denetlemeye de çalışıyoruz, bunu da yaygınlaştırmaya çalışacağız" yanıtını verdi.

‘Panik yapmayın ama rahat da olmayın’

Faruk Nafiz Özak, "İstanbul’daki yapıların güvensiz olduğu" yönündeki iddialar olduğu hatırlatılarak, "Bu yönde bir senaryonuz var mı?" sorusu üzerine, şöyle konuştu:

"Bu konuda paniğe gerek yok ama çok da rahat olmamamız gerekiyor. Şu saatte şu kadar büyüklükte deprem olacak demeye hiç kimsenin hakkı yok. Bu konuda özellikle etik kurallara dikkat etmek lazım. İstanbul’daki yapı stokunu söyledim. Tespit etmeye çalışıyoruz. Resmi envanter yapıldı. Okullar, hastanelerle ilgili sorunlar asgariye indirildi. Biz ekonomik olarak sorunu çözsek de bu zaman alacaktır. Her vatandaşımız güçlendirme bilincine erişmeli. Kendi güçlendirmesini yapması için gayret içinde olmalı. Valilikten, belediyeden beklersek gecikme olabilir. Yasal altyapı ve finansman teminini hazırlamaya çalışıyoruz. Bu konuda acele etmemiz gerekiyor. Bizim öyle bir senaryomuz yok."

"Vatandaşın maddi durumu yerinde değilse evini güçlendirmek isterse kredi verilmesi söz konusu olabilir mi?" sorusu üzerine Özak, "Şu anda onun üzerinde bir çalışma var. Ama biz orta hasarlılarla ilgili deprem bölgesinde orta hasarlılara kredi verdik. Bu konuda bir çalışma var. Bunu mutlaka sağlamamız gerekiyor" dedi.

http://www.yapi.com.tr/haberler/bos-vaatleri-okumak-icin-tiklayin_63161.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!